Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Turgay Aksoy
Görüntü Yönetmeni: Aytekin
Çakmakçı
Müzik: Çağdaş Türkü Grubu
Yapım: Uzman Film/Ferit
Turgut, Kadir Turgut
Yönetmen Yardımcısı: Turgay
Aksu, Film Banyo: Ufuk Kayar, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Prodüksiyon
Amiri: Ramazan Denizhan
Oyuncular: Kadir İnanır (Hayri), Sibel Turnagöl
(Sibel), Tunca Yönder (Tunca), Melih Fırat (Neslihan), Şerif Gören, Aytaç
Öztuna, Sibel Hotin, Levent Dönmez, Şerif Gören, Kutay Köktürk (Muhbir), Nuri
Tuğ, Muadelet Tibet (Hayri’nin annesi), Hale Akınlı, Coşkun Göğen, Ümit Yesin,
Bülent Bilgiç (Şerif), Erdinç Akbaş
Konu: 12 Eylül öncesi olaylara karışan Hayri,
yedi sene hapis yattıktan sonra çıkar. Herkesin çıkarcı bir kişiliğe
büründüğünü görür. İnfazdan sonra sürgün cezasını çekmek üzere bir kasabaya
gider.
► 12 Eylül
öncesi olaylara karışmış olan Hayri, 7 yıl içerde yatmış, sürekli bir
"leitmotiv" gibi gösterilen bir sahneden anlaşıldığına göre işkence
görmüş ve sonunda serbest bırakılmıştır. Onun çıkışı ve eve gelişiyle başlar
film. Anası müşfik, babası öfkelidir. Kız kardeşinin sorunları vardır.
Mahalleli bir tuhaf bakar, hemen yalnız küçük onunla ilişki kurabilir. Eski
"ideal arkadaşları" ise çoktan dönüş yapmışlardır, kimi işadamı, kimi
sinemacı, kimi reklamcı olmuştur... Hepsi de eski günleri, ideallerini,
"dava"yı unutmuşlardır.... Bir dizi anlamsız, amaçsız, yüzeysel
ilişkinin içinde bulur kendini Hayri... Ve bu sahteliklerden sıyrılıp kasabaya
yollanır.
Görüldüğü
gibi, toplumun önemli bir kesimi için güncel yaşamsal bir konuya el atmışlar,
senaryonun yazarı Turgay Aksoy, yönetmen Şerif Gören ikilisi... Kuşkusuz bu
öncelikle alkışlanması gereken bir tavır. Bunca fırtınadan sonra geride
kalanların, "kazazedelerin sorunlarına eğilinmesi, geçmişle bir tür
hesaplaşmaya gidilmesi, sanatın bu tür gerçekleri de konu edinmesi elbette
gerekiyor. Ancak ortaya çıkan filmin, amaçlar düzeyinde olmadığını da belirtmek
kaçınılmaz.
"Sen Türkülerini
Söyle", Şerif Gören'in "Endişe'den "Alışan’a,
"Kurbağalar'dan "Fırar'a kimi filmlerinde özellikle kullandığı
belgesele kaçan "saptamacı" bir tavrı ve bunun getirdiği gevşek,
gerilimsiz bir ritmi yeğliyor. Ancak bu tür film çekmek, dramatik açıdan yoğun,
tıkız bir hikayeyi anlatmaktan çok daha zor...
Gören,
kendisi ve çevresinden birkaç kişiyi gerçek/gerçeğe yakın kimlikleri, işleri,
kişilikleri içinde alarak, onları öykünün amaçladığı "oportünist"
tipler olarak göstermekte kuşkusuz ilginç bir iş yapıyor Ama bu o kişileri
tanıyın veya tanımayın, onların inandırıcı olmasına yetmiyor. Gören. Tunca ve
diğerleri, güya kendilerini oynuyorlar. Ama oynayamıyorlar ki!.. Hem kötü
oyuncular hepsi, hem de insanın kendi kendini oynaması, düşünülemeyecek kadar
zordur. Bütün hunlar, filmin gerçeklik duygusunu da. önemli amacını da
zedeliyor. Ve sonuçla, amaçlanan, ama (henüz) yapılamayan önemli, güncel bir
filmin hayaliyle avunmak kalıyor seyirciye.
"Sen Türkülerini
Söyle", bu haliyle önemli bir film değil. Film, sosyo politik bir gerçeğin
saptaması olmak amacıyla yola çıkıp, sonunda Şerif Gören ve bir avuç
arkadaşının, nerdeyse bir "aile filmi" havasında çektikleri bir tür
"günah çıkarma" egzersizine, bir tür duygusal dışavurum çabasına
dönüşüyor. Ve orda da kalıyor...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız”
”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder