Powered By Blogger

31 Mart 2020 Salı

SEN TÜRKÜLERİNİ SÖYLE (1986)


Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Turgay Aksoy
Görüntü Yönetmeni: Aytekin Çakmakçı 
Müzik: Çağdaş Türkü Grubu
Yapım: Uzman Film/Ferit Turgut, Kadir Turgut

Yönetmen Yardımcısı: Turgay Aksu, Film Banyo: Ufuk Kayar, Işık Şefi: Aslan Yıldız, Prodüksiyon Amiri: Ramazan Denizhan

Oyuncular: Kadir İnanır (Hayri), Sibel Turnagöl (Sibel), Tunca Yönder (Tunca), Melih Fırat (Neslihan), Şerif Gören, Aytaç Öztuna, Sibel Hotin, Levent Dönmez, Şerif Gören, Kutay Köktürk (Muhbir), Nuri Tuğ, Muadelet Tibet (Hayri’nin annesi), Hale Akınlı, Coşkun Göğen, Ümit Yesin, Bülent Bilgiç (Şerif), Erdinç Akbaş

Konu: 12 Eylül öncesi olaylara karışan Hayri, yedi sene hapis yattıktan sonra çıkar. Herkesin çıkarcı bir kişiliğe büründüğünü görür. İnfazdan sonra sürgün cezasını çekmek üzere bir kasabaya gider.

► 12 Eylül öncesi olaylara karışmış olan Hayri, 7 yıl içerde yatmış, sürekli bir "leitmotiv" gibi gösterilen bir sahneden anlaşıldığına göre işkence görmüş ve sonunda serbest bırakılmıştır. Onun çıkışı ve eve gelişiyle başlar film. Anası müşfik, babası öfkelidir. Kız kardeşinin sorunları vardır. Mahalleli bir tuhaf bakar, hemen yalnız küçük onunla ilişki kurabilir. Eski "ideal arkadaşları" ise çoktan dönüş yapmışlardır, kimi işadamı, kimi sinemacı, kimi reklamcı olmuştur... Hepsi de eski günleri, ideallerini, "dava"yı unutmuşlardır.... Bir dizi anlamsız, amaçsız, yüzeysel ilişkinin içinde bulur kendini Hayri... Ve bu sahteliklerden sıyrılıp kasabaya yollanır.

Görüldüğü gibi, toplumun önemli bir kesimi için güncel yaşamsal bir konuya el atmışlar, senaryonun yazarı Turgay Aksoy, yönetmen Şerif Gören ikilisi... Kuşkusuz bu öncelikle alkışlanması gereken bir tavır. Bunca fırtınadan sonra geride kalanların, "kazazedelerin sorunlarına eğilinmesi, geçmişle bir tür hesaplaşmaya gidilmesi, sanatın bu tür gerçekleri de konu edinmesi elbette gerekiyor. Ancak ortaya çıkan filmin, amaçlar düzeyinde olmadığını da belirtmek kaçınılmaz.

"Sen Türkülerini Söyle", Şerif Gören'in "Endişe'den "Alışan’a, "Kurbağalar'dan "Fırar'a kimi filmlerinde özellikle kullandığı belgesele kaçan "saptamacı" bir tavrı ve bunun getirdiği gevşek, gerilimsiz bir ritmi yeğliyor. Ancak bu tür film çekmek, dramatik açıdan yoğun, tıkız bir hikayeyi anlatmaktan çok daha zor...

Gören, kendisi ve çevresinden birkaç kişiyi gerçek/gerçeğe yakın kimlikleri, işleri, kişilikleri içinde alarak, onları öykünün amaçladığı "oportünist" tipler olarak göstermekte kuşkusuz ilginç bir iş yapıyor Ama bu o kişileri tanıyın veya tanımayın, onların inandırıcı olmasına yetmiyor. Gören. Tunca ve diğerleri, güya kendilerini oynuyorlar. Ama oynayamıyorlar ki!.. Hem kötü oyuncular hepsi, hem de insanın kendi kendini oynaması, düşünülemeyecek kadar zordur. Bütün hunlar, filmin gerçeklik duygusunu da. önemli amacını da zedeliyor. Ve sonuçla, amaçlanan, ama (henüz) yapılamayan önemli, güncel bir filmin hayaliyle avunmak kalıyor seyirciye.

"Sen Türkülerini Söyle", bu haliyle önemli bir film değil. Film, sosyo politik bir gerçeğin saptaması olmak amacıyla yola çıkıp, sonunda Şerif Gören ve bir avuç arkadaşının, nerdeyse bir "aile filmi" havasında çektikleri bir tür "günah çıkarma" egzersizine, bir tür duygusal dışavurum çabasına dönüşüyor. Ve orda da kalıyor...”Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve Sinemamız” ”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder