BULUŞMA (1994)
Senaryo ve Yönetmen: Artun
Yeres (İnci Aral'ın bir öyküsünden) Sanat Yönetmeni: Suna Çiftçi,
Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay, Kurgu: Ayhan Eryüksel, Yapım: Trend
Film/Nasrullah Ayan, Sarp Kuray Işık Şefi: Aydın Yurteri,
Laboratuar: Şafak Film, Ses Kayıt ve Mix: Erkan Esenboğa, Sanat
Yönetmeni: Suna Çiftçi, Yönetmen Yardımcısı: Rakela Kunyo, Yapım
Sorumlusu: Zafer Arden, Kurgu: Ayhan Ergürsel, Işık Ekibi: Ercan
Durmuş, Ferdi Eskicioğlu, Makyöz: Ayten Yeşil, Görüntü Yön. Yrd.: Hakan
Canan, Jenerik: Semihan Sevinç, Grafik: Print A.Ş. Set Amiri: Halil
Dede, Set: Mehmet Sebetan, Kadir Arıoğlu, Ulaşım: Mehmet Paksoy,
Trans Işık Nakliyat, Renk Tashih: Türker Vatan, Uğur Orbay, Film
Banyo: Ekrem Şen, Arif Şengül, Film Baskı: Veli Burç, Uğur Orbay, Negatif
Kurgu: Tamer Eşkazan, Ses Kayıt Asistanı: Metin Çeşmebaşı ((Şafak
Film stüdyolarında hazırlanmıştır )
Oyuncular: Aytaç Arınan,
Ayşe Emel Mesçi, Gilles Guisveiller
Konu: İnci Aral'ın aynı adlı romanından
sinemaya uyarlanan filmde, kocası Deniz (Aytaç Arman) tarafından terk edilen
İnci’nin (Ayşe Emel Mesçi) öyküsü anlatılır. Ayrılmalarının nedeni, siyasal bir
çatışma sonucu, kocasının vurularak tutuklanması ve gördüğü işkenceyle sakat ve
iktidarsız kalmasıdır. İçine düştüğü durumla sürekli hesaplaşan ve ruhen bir
çöküş yaşayan Deniz, İnci'yi terk eder. Bu terk edişi, Deniz'in İnci ile Ümit
arasındaki ilişkiyi sezmesi hızlandırmıştır. İnci hiç istekli olmamasına
karşın, kocasından ayrılmalarının bedelini ruhsal dengesinin bozuluşu ile öder.
Yaşadığı yanlış ve suçluluk duygusundan İnci'yi kurtarabilecek tek kişi
Deniz'dir. Deniz bu olaydan 9 yıl sonra çıkagelir. Deniz ve İnci bütün geceyi
tartışarak geçirirler. Bu tartışmalar sırasında İnci, gerçek ve halüsinasyonlar
arasında gidip gelir. Bu gidiş gelişler sık sık geçmişle yüzleşme şeklinde
devam eder. Gece boyunca süren bu uzun buluşma, yaşadıkları ve
yaşayamadıklarıyla yüz yüze gelmelerini sağlar. Tıpkı İnci'nin evinin duvarında
yazan "Düşünmüş müydüm bulmayı ve yitirmeyi"? tanımlamasındaki gibi.
Gecenin sonunda İnci, Deniz'le son kez beraber olduğu ve onun kokusunun sindiği
kefeni olacak geceleğini giyerek, Deniz'in de kendini astığı bahçedeki ağacın
dalına kendisini asar.
(Türsak Sinema Yıllığı'94, 1994:72).
“Prof. Dr. Alim Şerif Onaran/Doç.Dr. Bülent Vardar “20.Yüzyılın Türk Sineması ”
&
Sinemaya Ömer L. Akad'a asistanlık yaparak başlayan Artun Yeres, 1968 ve 1969
yıllarında Hisar Kısa Film Yarışması'nda iki ödül kazandı. Sürekli film yapmasa
da, kendine özgü stiliyle dikkat çeken ve aldığı resim eğitiminden kaynaklanan
duyarlığını filmlerinde özellikle biçimsel açıdan öne çıkardığı hisediilen
Yeres, son filmi Buluşma'da, biçimci tavrıyla dikkati çekiyor. Bir süre ara
verdiği sinemaya 1986 yılında dönüş yapan Yeres, başlangıçta 1968 yılında
'Çirkin Ares'i, 1969'da 'Onlar'ı yönetmişti. Dönüşünden sonra ise 1987'de
'İtiras'ı yaptı. 1994 yapımı ve son filmi olan 'Buluşma', teatral anlatımı olan
bir film olarak öne çıkarken kullandığı gerçeküstü imgelerle de,
sinemaylaedebiyat arasında geçişli yapısıyla dikkati çekiyor. İnci Aral'ın aynı
isimli yapıtından uyarlanmış bir film Buluşma. "İnci Aral, yapıtlarında
çoğu kadın olan kahramanlarının bireyseltoplumsal yaşamları ekseninde kadın
duyarlığını, direncini, sevgi ilişkilerini, duygulu ve şiirsel bir üslupla ele
alır. Artun Yeres bu üslubu koruyarak, ancak öykünün kadın ve erkek
kahramanlarının geçmişlerini zenginleştirerek başlamış işe. Öykünün trafik
kazası geçiren kahramanını işkencede sakatlanan ve erkekliğini yitiren
kahramana dönüştürmüş" (Manyaslı, Aydınlık, 06.03.1994:9). “Prof. Dr. Alim
Şerif Onaran/Doç.Dr. Bülent Vardar “
Film, Deniz'in dokuz yıl sonra yağmurlu
bir gece yarısı İnci'ye dönmesiyyle başlar. Gece boyunca İnci ile Deniz
geçmişlerinin ve gelecek günlerin hesaplaşması içinde gerçeği ararlar. Oysa
gerçek çok katmanlıdır. İnci ile Deniz'in de gerçeği algılamaları çok
farklıdır" (Yeres, 1994: 19). İnci ve Deniz'in ilişkisinde, Deniz'in
ideolojik inançları yaşamlarını yönetmiştir. Onunla yaşamı paylaşmayı göze
almış İnci ise, pek çok kadın gibi Deniz'i düşüncelerinden ve düşünceleriinin
yönlendirdiği yaşamından kıskanmıştır. Bağımsız Türkiye'nin peşinde
müücadelesini sürdüren Deniz'in, bağımsızlığını kıskanmıştır sanki İnci.
Sonrasında ise iktidarsızlığının bedelini ona ödetmek pahasına olsa da,
bilinçsiz bir kıskanççlık ve suçluluk duygusudur onunkisi. "İnsani ilişkilerden
soyutlaştırılmış olan birey, kendine ve çevresine yabancılaştırılmıştır. Teknoloji
putlaştırılmış, meta tüketimi narkotik gibi kullanılarak kitleleri tüketim
ideolojisine bağımlı kılmakktadır. Giderek Tek Boyutluluk olan bir toplum
yaratılmaktadır...Buluşma'da kaara duyguya (melankali) tutsak bir birey anlatılıyor"
(Yeres, 1994:19).
Film, gerçeği oldukça ekonomik
ve sinemanın anlatım zenginlikleri içinde aktarma yöntemini benimsemiş. Yeres,
gençlerin devrimci mücadelesini, o günnlerden kalma bir fotoğrafın üstüne
bindirdiği seslerle çözerken, Deniz'in polissten kaçarken vurulduğu sahneyi ise
ıssız bir sokak ve polis sirenleriyle çözmüş. Yeres'in koşulların etkisiyle de
sesi, sık sık bir dekor olarak kullandığı dikkati çekiyor. Yönetmen Artun
Yeres, setin dışında kendisi için kaynatılan cadı kazanı karşısında,
"Yıllarca istemediğim filmler çekmiştim. İlk filmimdi Buluşma benim için.
İnanarak çektiğim ilk uzun metrajlı filmimdi. .. Ben bu filmi ne kooşullar
içinde olursam olayım çekmek, bitirmek zorundaydım artık. 'İstediklerim olmazsa
bu filmi çekmiyorum' diyemezdim" demiş (Yeres, 1994:18). “Prof. Dr. Alim
Şerif Onaran/Doç.Dr. Bülent Vardar “20.Yüzyılın Türk Sineması ”
Ödül:
7. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1995)
►Ertunç Şenkay "En İyi Görüntü Yönetmeni".
Artun
Yeres’in Film Hakkında yazdıkları:
İnci Aral'ın Buluşma adlı
öyküsünü neden seçtiğimi soruyorlar. Bir başka öykü seçmiş olsaydım da aynı
soruyla karşılaşacaktım.
Sonuçta "sevgi" anlatan bir film
yapacaktım. çağımızda sevgi, yitirilmiş, kaybolmuş bir ada. Her türlü insani
ilişkiden, iletişimden kopmuş, yabancılaşmış olan birey kendi içinde yalnız.
Sevginin yitirildiği bir dünyada sevgi arıyoruz. Mistik bir bakış olsa da,
gerçek sevginin ancak bir başka boyutta varolabileceği inancındayım.
Filmimde yitirilmiş olan bir
sevginin nedenleri araştırılıyor. F ilmimde iki insanın içsel çöküşü
anlatılırken de, bu içsel çöküşün nedenleri irdeleniyor. Ülkemizde yaşanan
siyasal çalkantılardan biri olan 1970 darbesi toplumsal bir çöküşe neden oldu.
Bu çöküntü o toplumdaki bireylere de yansıdı ve iç dünyalarını çökertti.
Politik
bir film değil Buluşma. Ama ]uan Goytisolo'nun deyimiyle; "siyasal
özgürlüklerin olmadığı yerde, her şey siyasaldır."
Kişisel
dünyamızı keşfedip, yeni baştan oluşturmaya bıraktığımızda bir başka gerçeği
gözleriz. Dışa doğru yankılanmamız içe doğru yıkımımızı hazırlamaktadır. Bu
yabancılaşma durumuyla hepimiz karşılaşmaktayız. Uyum sağlamamız ne denli
gerçekleşebilir ki? Topluma mı? Yabancılaşmış ve her geçen gün çıldıran bir
dünyaya mı?..
Filmin
şematik yapısı, dıştan görme yerine "iç göz’e yönelmekti. Bunu ne kadar
gerçekleştirebildim, bu filmde anlaşılacaktır.
Filmimdeki
çalışma arkadaşlarımdan söz etmeden önce, tüm tartışmalarımıza rağmen bu filmi
yapmamda söz sahibi olan Yılmaz Zafer'e bir kez daha teşekkür ederim.
Görüntü yönetmeni Ertunç Şenkay
usta bir profesyonel. Set ekibi de çalışkandı. Yardımcım Rakella ise, senaryo
aşamasından itibaren yanımdaydı. Senaryoyu benimsemiş ve özümsemişti.
Oyuncularıma gelince, sevgili Aytaç Arman,
canlandıracağı Deniz tipi üzerinde titizlikle çalışıp çözdü. Zaman zaman
kendisiyle konuşup tartıştık, sonuçta bence Deniz tipini filmde başarıyla
canlandırdı. Emel Mesçi de farklı bir oyun ve yorumla İnci rolünü üstlendi.
Oyuncular hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum. Aslında oyuncu yönetimi
çok karmaşık bir sorun.
Filmin çekimine başlamıştım. Ve ben bu filmi ne koşullar içinde
olursam olayım çekmek, bitirmek zorundaydım artık. "İstediklerim olmazsa
bu filmi çekmiyorum" diyemezdim. Yıllarca istemediğim filmler
çekmiştim. İlk filmimdi Buluşma benim için. İnanarak çektiğim ilk uzun
metrajlı filmimdi. "Korktu, yarım bıraktı" diyeceklerdi. Zaten
çevreden oyunculara, yapımcıya, "Neden Artun'a film
çektiriyorsun?" soruları sorulup duruluyordu. Setin dışında cadı
kazanı benim için kaynayıp duruyordu. Kulaklarımı dışa kapamış ve filmimi
çekiyordum. Tüm sorunum, filmin anlşılması ve kavranması için gerilimi,
dramatik yapıyı, ritm duygusunu kaçırmamaktı.
Montaj aşamasında rahattım. Ama dublaj
aşamasına geldiğimde Trend Film yöneticisi, "Dublajda Aytaç Arman
konuşacak." dedi. Buluşma benim filmimdi ve ben Aytaç Arman'ın
konuş masını istemiyordum. Ne var ki, filmin bu aşamasında çıkıp gidemezdim.
Filmi görenler dublajdan
rahatsız olmadıklarını söylerlerse, yanıldığımı kabul edecek ve Trend Film'den
ve dostum Aytaç Arman'dan özür dileyeceğim. (Artun Yeres ”Antrakt Sinema
Dergisi” Mayıs 1994 Sayı 32)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder