SEKİZİNCİ SAAT (1994)
Senaryo ve Yönetmen: Cemal Gözütok, Görüntü
Yönetmeni: Erhan Canan, Sanat Yönetmeni: Funda Arkut, Kurgu: Yusuf
Aldırmaz, Yapım: Belge Film/Sabahattin Çetin York Film / İngiltere Set
Amiri: Basri Büyükçam, Set Teknisyenleri: Ali Yılmaz, Aygün
Kahraman, Işık Şefi: Akif Eski, Işık Teknisyenleri: Murat Omay,
Nihat Yıldız, Ferhat Şirin, Ulaşım: Ali Yılmaz, Koordinatör: Müfit
Çetin, Yapım Sorumlusu: Şerif Ablak, Yapım Görevlileri: Yunus
Yakışıklı, Murat Güven, Halkla İlişkiler: Handan Erat, Kuaför: Kerem
Kenenci, Kamera Asistanı: Hakan Canan, Set Fotoğrafları: Funda
Arkut, Negatif Montaj: Ömer Aksu, Kurgu, Senkron: Yusuf Aldırmaz,
Jenerik: Özkan Sevinç, Semihan Sevinç, Seslendirme Yönetmeni: Musttafa
Aslan, Efekt: Ayhan Arlı Ses Kayıt, Mixaj: Tuncer Aydınoğlu,
İhsan Küçüktepe, Teknik Danışman: Necip Sarıcı, Stüdyo Yönetim: Ender
Teker, Telesine: Ertan Küçükoktay, Laboratuar: Sinefekt, Kontrol:
Yusuf Özbek, Film Yıkama: Orhan Turgut, Film Baskı: Mustafa Koç,
Feridun Koç, Sanat Yönetmeni: Funda Arkut, Müzik Oğuz Abadan, (Lale Film
stüdyosunda seslendirilmiştir)
Oyuncular: Zuhal Gencer
(Esra), Osman Wober (Sinan), Özlem Savaş (Elif), Mahya Taşdöğen (Yula). Saim
Yavuz (Nihat), Parkan Özturan, Ajlan Akktuğ, Devrim Atmaca, Nuray Uzunöz, Yunus
Yakışıklı, Özgün Özgülgün, Gül Maadenci (Sekreter), Şebnem Dinçgör, David
Grabias. Demet Genç, Dolunay Soysert (Hemşire), Konuk: Kutay Köktürk
(Dr. Ünal) Doğan Aybay (Amerikalı), Zeynep Funda Ecen (Sibel), Yavuz Gencer
(Cihan), Özgür Özgülgün (Garson),Parkan Özturan (Metin), Rıza Sönmez (Komiser),
Nuray Uzungöl: Kadıon), Tarkans Yavuz (Mimar), Hamza Zeytinoğlu (Mithat), Berk
Okumuş (Adam), Murat Güven (Bakkal), Yunus Yakışıklı (sarhoş), Ajlan Aktuığ
(sarhoş), Süeda Çil (kadın), Erdoğan Üçkaya (papaz), Feridun Koç (gazete
satıcısı), Rudi (kont),
Konu: Ünlü ve zengin bir mimar olan
Sinan (Osman Wöber), bir gün eski sevgilisi Esra'dan (Zühal Gencer) bir telefon
alır. Kendisine marazi bir tutkuyla bağlı olan kız kapatıldığı akıl
hastanesinden çıkınca ona her saat başı telefon edeceğini ve tanıştıkları günden
başlayarak mutluluklar yaşadıkları sekiz mekandan kendisini arayacağını ve her
arayışta bir uyku hapı alacağını söyler. Sinan akıl hastası da olsa, eski
sevgilisinin bu tarzda intiharına tepkisiz kalamaz. Sinan ile ·ilişkileri başta
çok iyi giderken Esra'nın moda fotoğrafçısı arkadaşı Elif (Özlem Savaş) ile
kurduğu ilişki yüzünden zihinsel dengesi bozulmuş olan Esra'nın, yerini her
telefondan sonra saptamaya çalışır. Sonunda Sinan, sekizinci saatte Esra’yı
bulmayı başarır ve evine getirir. "Daha kapıdan girer girmez birbirlerine
vurmaya başlarlar. Az sonra şiddet, yerini sekse bırakır. Sinan eski sevgilisinin
çekiciliğine kapılmış giderken, Esra Sinan'ın penisini keser" (TÜRSAK
Sinema Yıllığı 95/96, 1995:26).
ÖDÜL;
32. Antalya Altın Portakal Film Festivati'nde (1995)
► Zuhal Gencer "En İyi Kadın Oyuncu"
► Sekizinci Saat "Sadri Alışık Özel Ödülü".
& "Baskı, şiddet ve
sömürüyle süregelen erkek egemenliğine karşı feminist söylemle savunula gelen
kadın haklarından yana olanların bile sonuna dek zor tahammül edebildiği
'Sekizinci Saat', ihanet ve tutkudan kafayı yemiş Esra'nın aldatılma ve kötü
muameleye aynı şiddet ve çılgınlıkla cevap verişini, anılarla geçmişin, şimdiki
zamanla iç içe geçtiği, geriye dönüşlere başvuran karışık bir tarzda ve özenli,
temiz bir müsamere düzeyinde anlatılıyor. 'Başlangıçta utangaç giderek
tehlikeli, sonunda da saldırgan bir hal alan tutku'ya ilişkin, ihanetin, ruhsal
dengesini bozduğu kadının, öcünü alırken öcüye dönüştüğünün filmi olarak
özetlenebilecek Sekizinci Saat'te, ünlü yıldızlarımızın reddettiği bir rolü
üstlenmiş Zühal Gencer, bir nutku tutulmuş, tek laf edemez, sorunlu bir kadın
oluyor, bir salvo halinde, kitap gibi konuşmaya başlayan, derin, psikoloji
uzmanı kesiliyor. Okullu senaristyönetmen Cemal Gözütok'un bu ikinci filmi,
sevimsiz, yapay ve donuk bir çalışma olmaktan öteye gidemiyor sonuçta"
(Çapan, Cumhuriyet, 26.05.1995). Prof.Dr. Alim Şerif Onaran “Doç.Dr.Bülent
Vardar, “20 Yüzyılın Türk Sineması””
& İş
güç sahibi, kültürlü, annesinin Katolik oluşu nedeniyle iki dinin gölgesinde
büyümüş, tutkulu ve sevdi mi tam sevenlerden, kendi halinde bir genç kadın Esra
(Zuhal Gencer). İstanbul barlarında lüks burjuva yaşamını sürdürüp beyaz atlı
prensine bakınırken varlıklı Mimar Sinanla tanışıp evleniyor. Ama Sinan'ın
(Osman Wöber) onu hem de en yakın arkadaşıyla (Özlem Savaş) aldatmasıyla, zaten
mazohist belirtiler gösteren Esracık, keçileri kaçırıyor ve tehlikeli bir
kadına dönüşüyor!
Orta derecede melankoli teşhisiyle kocası
tarafından kapatılan kadın, doktorundan izin alarak bir günlüğüne özgürlüğüne
kavuşunca, telefona sarılıp saat başı aradığı Sinan'a, intihar etmekte olduğu
tehdit şantajıyla, hayatı cehenneme çeviriyor. Ve marazi tutkusunu saat başı
yuttuğu uyku haplarıyla besleyen üşütük Esra'yla, panik içinde bütün bar
köşelerinde karısını ararken arabasıyla birine çarpıp karakolluk olan
(bürokrasi eleştirisi), denizi kirletenlerin de cezasını veren çevreci Mimar
Sinan'ın hastalıklı ilişkisi, yerli Lorena Bobit'vari bir penis kesme
sahnesiyle noktalanıyor. Baskı, şiddet ve sömürüyle süregelen erkek
egemenliğine karşı feminist söylemle savunula gelen kadın haklarından yana
olanların bile sonuna dek zor tahammül edebildiği "Sekizinci Saat",
ihanet ve tutkudan kafayı yemiş Esra'nın aldatılma ve kötü muameleye, aynı
şiddet ve çılgınlıkla cevap verişini, anılarla geçmişin, şimdiki zamanla iç içe
geçtiği, geriye dönüşlere başvuran karışık bir tarzda ve özenli, temiz bir
müsamere düzeyinde anlatıyor. "Başlangıçta utangaç, giderek tehlikeli,
sonunda da saldırgan bir hal alan tutku"ya ilişkin, ihanetin ruhsal
dengesini bozduğu kadının, öcünü alırken öcüye dönüştüğünün filmi olarak
özetlenebilecek "Sekizinci Saat"te, ünlü yıldızlarımızın reddettiği
bir rolü üstlenmiş Zuhal Gencer, bir nutku tutulmuş, tek laf edemez, sorunlu
bir kadın oluyor, bir salvo halinde, kitap gibi konuşmaya başlayan, derin,
psikoloji uzmanı kesiliyor. Okullu senaristyönetmen Cemal Gözütok'un bu ikinci
filmi, sevimsiz, yapay ve donuk bir çalışma olmaktan öteye gidemiyor sonuçta.
(Sungu Çapan Cumhuriyet, 26 Mayıs 1995 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder