Powered By Blogger

21 Ocak 2016 Perşembe

KANUN BENİM (1966)

Yönetmen:Ertem Göreç
Senaryo: Safa Önal (Bill Balinger’in bir eserinden)
Kamera: Ali Yaver 
Yapım: Metin Film / Işık Toraman


Prodüksiyon Amirleri: Nuri Tuncel, Baran Kutluk, Operatör Asistanları: Tangör Toydemir, Reji Asistanları: Bernar D’Andrea, Set Ekibi: Bahtiyar Değirmenci, Çetin Tanpınar, Tevfik Şen, Işıklar: Rıdvan Varol, Yardımcıları: Mahmut Özbingöl, Yusuf Tümen, Sesleri Alan ve Fon müsiklerini hazırlayan: Necip Sarıcıoğlu, Dublajı İdare Eden: Sacide Keskin, Efektler: Suudi Yılmaz, Senkron: Mustafa Kent, Montaj: Ertem Göreç, Negatif Montaj: Ender Teker, Laboratuvar: İbrahim Üstüner, Hüseyin İnci, Şeref Mehtap, Fehmi Acar,
(Lale Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır.)


Oyuncular: Ayhan Işık (Orhan/Tarık), Sevda Ferdağ (Hülya), Ali Şen (Refik), Nurhan Nur (Cevhere), Yılmaz Gruda (Seyfettin), Hasan Ceylan (Ammar), Gloria Lee (Ayten), Ali Ekdal (El Seyit’in adamı), Hüseyin Zan (El Seyit’in adamı), Güzin Özipek (Tarık’ın abla-sı), Gülgün Erdem (Hemşire), Zeki Tüney (El Seyit’in adamı), Nuri İnal, Misafir Aktörler: Danyal Topatan (El Seyit’in adamı), Süha Doğan (El Seyit),


Konu: Önceleri Tarık Mutver olduğu düşünülen, sonradan adının Orhan olduğu anlaşılan ama şimdilik kim olduğunu bilmeyen kahramanımızın başına gelenleri doktorun ve polisin konuşmalarından öğreniyoruz;


“(Boynuna bıçak, kılıç veya benzeri bir şeyle) Yediği darbe, geçirdiği şok korkunçtu. Kesilen bir damar veya zedelenen bir sinir, hafızasını kaybetmesine sebep olabilir. Aslında yaşaması bile bir mucize.”


“Bana numara yapıyor gibi geliyor.. Bir insa-nın gece vakti sokakta gırtlağı kesilmiş bu-lunması her zaman olacak işlerden değil.. Seni bir kadın bulmuş.. Adı Hülya Gözmen. Köşedeki beyaz köşk..Evinin önünde kan revan içinde bulunca hemen polise haber vermiş.”
“Sonra da parmaklarını şahdamarına bastı-rarak kan kaybetmeni önlemiş. Kısacası hayatını kurtarmış.”


Geçmişini ve yaralanmasının nedenini öğrenmek isteyen Orhan, bir gece Refik’in giysileri ile hastaneden kaçar. Elindeki tek ipucu, Hülya’nın adresi. “Kapımı çaldığın ilk andan beri, seni ilk gördüğüm günden beri seviyorum” diyecek olan Hülya bütün özve-risi ile ona yardımcı olur. .Orhan’ın bir zamanlar Afrika’daki Fransız Lejyonu’nda bulunduğunu Hülya’nın striptizci arkadaşı Ayten’le tanıştıklarını, El Seyit çetesinin bir banka kasasında saklı mücevherlerin peşinde olduğunu öğreniyoruz. Bir ara, o kadar çok ölüme tanık oluruz ki Orhan geçmişte kendisinin de kötü bir insan olduğu kuşkusuna kapılır. 


“..Karanlık bir boşluğun içindeyim. Her adımda bir ölümün, bir belanın üstüne düşüyorum. Dört tarafım duvar. Yumrukladıkça o duvarlar daha da daralıyor. Bilmeliyim, öğrenmeliyim kendimi. Ancak o zaman yeniden yaşayabilirim.”

Filmin sonuna doğru, çetenin elinde bir müddet esir olan Hülya’nın söyledikleri ; “Zannettiğin gibi kötü bir adam değilsin sen. İnan bana. Şirketin İstanbul müdürüymüşsün. Kaçakçılık yapmışlar. Seni alet etmek istemişler. Öğrenince karşı çıkmışsın, tehdit etmişsin onları. Bu yüzden de alınan paraları, mücevherleri merkeze yollamamışsın. Paralar gelmeyince çete reisi El Seyit emir vermiş boynunu vurmuşlar.” (Murat Çelenligil )
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder