Powered By Blogger

22 Ocak 2016 Cuma

ÖLMEK Mİ YAŞAMAK MI (1966)

Yönetmen: Türker İnanoğlu
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Çetin Gürtop
Yapım: Er Film / Berker İnanoğlu


Yapım Sorumlusu: Memduh Karakaş, Yönetmen Yardımcısı: Hüseyin karaoğlu, Müzik Necip Sarıcıoğlu, Kamera Asistanı: Hüseyin Karındoyuran, Işık Şefi: Şevket Yılmaz, Mehmet Çakar, Ses Kayıt: Necip Sarıcıoğlu


Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Hülya), Yusuf Sezgin (Yusuf), Önder Somer (Ekrem), Meral Sayın (Cemil), Necdet Tosun (Arif), Ersun Kazançel (Kavruk), Mine Soley (Mine), Faik Coşkun (Faik), Hüseyin Salıcı (Rıza), Nusret Camgöz (İsmail), Mustafa Dağhan (Emniyet Müdürü), Mehmet Büyükgüngör (Bekçi), Mahmuer Handan (Hülya’nın annesi), Nermin Özses (Hizmetçi), Nusret Ersöz (Serdar Gökhan)

Konu: Hülya Açıkalın.. İzmirli. Ekrem’in söyle-miyle ‘kötülüğü, aklının ve kalbinin almadığı tertemiz bir dünyası var’. 1982’de ‘Güzel Sanatlar Fakültesi’ adını alacak olan ‘Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu’nu (hangi bölümde olduğunu öğrenemiyoruz) gelecek yıl bitiri-yor. ‘Çemberlitaş Kız Talebe Yurdu’nun en güzel kızı. Bir süredir, ‘sevimli ve tembel bir ağustos böceğisin’ dediği Yusuf’la duygu-sal ilişki içinde. Delikanlı, deniz kıyısındaki o güzel lokantada bira içerlerken “Aşkımızın şerefine.


Yusuf Berkan.. ‘Polisin tahkikatına göre anasız, babasız, fakir ve işsizin biri.’ Ama, başlangıçta, onu hep varsıl izlenimi uyandıran davranışlar içinde görüyoruz. Hilton Oteli gibi yerlerden ‘izinsiz’ aldığı arabaları (“Bu tip arabaların yedek parçası zor bulunuyor.. Bir de hırsızlama mal, derdini çekmeye değmez” diye nazlanarak fiyat düşüren) Rıza’ya satıyor. Bir başka ‘gelir kaynağı’ da genellikle ‘yatak odasında konuk olduğu’ sarışın bomba Mine’nin cüzdanı. Hülya’ya “Seninle bütün bir ömür yalansız, kötülüksüz yaşamak istiyorum” demişti. Bunu sağlamak için de, kendisi gibi para sıkıntısı içindeki arkadaşları Cemil ve Ferit’le (ilerde bin pişman olacağı) ‘son bir iş’ çeviriyor. Oysa, bunlara hiç gerek yoktu. Filmin ikinci yarısın-da, onu, çok başarılı bir oto tamircisi ve daha mutlu olarak göreceğiz.


Hülya’nın İzmir’e gittiği gün soygunda Cemil ağır yaralanır. ‘Cezam hafifler’ umudu ile Komiser Ekrem’e arkadaşları hakkında bilgi veriyor ama 3-5 dakika ömrünün kaldığını ne bilsin ; “Birinin adı Yusuf öbürünün Ferit.. Ferit Zengin. Yusuf’un kimsesi yoktu.. Şey.. vardı.. Üniversiteli bir kız vardı.

Çemberlitaş Talebe.. Yusuf araba.. araba çalardı. Soygundan sonra oto tamircisi olacaktı..”

Ekrem, Emniyet Müdürü’ne şunları söylüyor ; “..O talebe yurdunda İzmirli tek bir kız varmış efendim. Adı da Hülya. Adresini aldım.” Cemil, Yusuf’un kız arkadaşının İzmirli olduğundan hiç söz etmemişti ama olsun.
Yusuf ile Ferit, bir ay sonra gece yarısı Kasımpaşa İskelesi’nde buluşmak üzere ayrılırlar. Kahramanımız bu sürede adını Ali olarak değiştirip Arif Usta’nın tamirhanesinde çalışmaya başlar. O kadar çok sevilir ki mahalleli ona Ak Ali diyor.


Ekrem, İzmir’de Hülya’yı bulur. İstanbul’a gelip, Yusuf’u bulana dek tüm tamircileri dolaşırlar. (Murat Çelenligil – sinematürk veri tabanı)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder