Yönetmen: Şerif Gören
Senaryo: Safa Önal
Görüntü Yönetmeni: Çetin Tunca
Yapım : Uğur Film / Memduh Ün
Yönetmen Yardımcıları: Muzaffer
Hiçdurmaz, Erdoğan Kar, Asistan: Nusret Öz, Ses Teknisyenleri: Bedri
Uğur, Ekrem Ülgey, Halil Dedeoğlu, Şerif Yılmaz, Işık: Ömer Ekmekçi,
Işık Yardımcısı: Metin Erdoğdu, Eniz Aydın, Sesleri Alan: Erkan
Esenboğa, Montaj-Senkron: İsmail Kalkan, Renk Uzmanı: Hasan Örnek,
Negatif Montaj: Ömer Sevinç, Yapım Sorumlusu: Selahattin Koca, (Yeni
Stüdyoda Hazırlanmıştır).
Oyuncular : Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Haluk Dural, Mustafa Demirkaya,
Hasan Şimşek, Abdi Algür, Aydın Haberdar, Yusuf Çetin, Balıkçı Remzi, Okumuş
Ali İhsan, Mikro Mustafa, Bahar, Mustafa Güçlü, Cefri Cafer, Mehmet Yeşilipek,
Murat İsmail, Küçük Yıldızlar: Funda Ersin, Zeynep Çayırcıoğlu, Murat Koç,
Küçük Ahmet
Konu: Gelincik
sakin bir tatil beldesinde kişiliğini bulan insanların öyküsüdür . Büyük bir
şehrin, pembe bir dünyanın içinde insanlığını unutmuş Fato bu sakin tatil
kasabasına kendini bulmaya ait olmadığını düşündüğü sahte bir dünyadan
kurtulmaya gelmiştir. Zorla evlendirilmek istediği zengin bir gencin teklifini
sürekli reddetmektedir. Hayatı o güne kadar babası tarafından yönlendirilmiş
olan genç kadın gelincik çiçekleriyle çevrili bu kasabada ufak bir dünyanın
yüreği büyük insanlarını tanır. Kasabanın gençleri büyük şehirdeki sahte
oyunların ötesinde çok daha saf yöntemlerle kendilerine kız arkadaş bulmaya
çalışmaktadırlar. Şehirlerde keskin çizgilerle birbirlerinden ayrılan siyasi
görüşlerin takipçisi gençler bu kasabada aynı meyhanede birbirlerine komşu
masalarda memleket kurtarıp içkilerini içmektedirler ve ortada kavgada yoktur.
Fato yıllardır özlemini çektiği özgürlüğü bir insan kimliği içerisinde sahilde
görür . Kıbrıs harekatından sonra ordudan ayrılıp bu kasabaya yerleşmiş olan
yüzbaşı Alişan ve atı gelincik özgürce suları yararak sahilde koşturmaktadırlar. Tanıştıkları ilk gün bu sonsuz özgürlük duygusunu Fato’da tadar . Takip eden
günlerde beraber balık avlarlar, o güne kadar öğrendiği gibi kibar kurallar
içerisinde sıkışarak çatalla bıçakla yemesine gerek yoktur bu nimeti; Gece
kumsala parıltıları saçılan yıldızları izlerler, gökteki yıldızlar burada
büyük şehirlerde görülemeyecek kadar çok sayıda ve samimidir . Bu küçük mutluluklarda
o güne kadar özlemini çektiği sevgiyi bulur Fato. Sohbet esnasında kendi
babasının isminden bahseder ve ilk kez babasının isminin bir kanun gibi
geçmediği adının bile herhangi bir şey ifade etmediği bir insan olduğunu görür
karşısında . Yeryüzündeki hiçbir mutluluk savaşarak kazanılmadıkça büyük izler
taşıyarak sahiplenme duygusu yaratamaz .
Bu zorlukların en büyüğü de Fato’nun babası ve evlendirilmek için
zorlandığı kişidir . Kasabanın havası bir anda değişir , baba paranın olanca
gücüyle elinden gelen tüm baskıları yapmaya başlar , silaha ve kavgaya yeminli
olan Alişan kirli bir oyunla hapse atılır ama Fato sevgisinden vazgeçmez. Onun
için özgürlüğe ve mutluluğa kaçış için verilen bir savaştır bu ancak sevdiği
insanın hayatını karartmaya daha fazla dayanamaz ve babasının teklifini kabul
ederek Alişan’ın hapisten çıkarılmasını sağlar . Ayrılık günü geldiğinde ise
önünde iki seçenek kalmıştır mutsuz ama zengin bir yaşam yada mutlu ve sakin
bir yaşam. Fato kalbinin sesini dinler ve Alişan’la beraber hayatlarının en
büyük kaçışına başlarlar .
Özgürlüğe yapılan bir kaçıştır bu vermek zorunda kalacakları
kurban ise Gelinciktir. Gelinciğin ölümü kendi özgürlüklerini kazanmalarını
sağlar çünkü peşlerindekilerin karşısında artık yeminini bozmuş Alişan vardır
. Gelincik , Cüneyt Arkın ve Fatma Girik’in birlikte rol aldıkları diğer aşk
filmleri içerisinde kendi zamanının özelliklerini hafif çizgilerle sunan zevkle
izlenen ve her ikisinin de sanatçı kişiliklerinin zirvesinde bir uyumu
gösterdikleri bir filmdir. Fatma Girik in Cüneyt Arkın ın hapisten
çıkarılmasının ardından sahilde yürüyüşü, yüz ifadesi; Cüneyt Arkın ve Fatma
Girik in son seçimi yaptıkları sahnede gözleriyle konuşur gibi yansıyan
mükemmel gö-rüntüler duygularla yapılan oyunculuğun güzel birer örneğidir.
Jandarmaların arasındaki teskere; kasabanın genç delikanlılarının kız tavlama
üzerine girdikleri bahis; kasabanın bitirimlerinin “güldürücü üflemişler” gibi
konuşmaları sokaktaki insanın konuştuğu sıradan sözlerdir ve filmdeki doğallığı
tamamlar . Cüneyt Arkın ın filmde ilk kez ortaya çıktığı sahnede atıyla beraber
sahildeki görüntüsü unutulmayacak şekilde hafızalara kazınacak cinstendir
(www.cuneytarkin.com)
► Şerif Gören, Cüneyt Arkın, Fatma Girik, Side'de tatillerini
geçirirlerken bu filmi de çevirivermişler... gibi geliyor insana .. Turistik
bir yörede geçen hafif "egzotik" bir aşk filmi (at üstünde kumlarda
gezen "esrarlı" Cüneyt, değişiklik arayan zengin kızı Fato, vs)
olarak başlayan film, sonradan "Küçük Ev"den esintiler taşıyan bir
serüvene dönüşüyor. Aile ve aileyi "kötü"lere karşı koruma
savaşımı... Kıbrıs çıkartmasından sonra Side'de yaşamağa başlamış, Kemal Tahir
okuyan yüzbaşı Alişan, sosyal sorunları tartışan veya Brecht'ten şarkılar
okuyan (ve Gören tarafından acımasızcasına gülünçleştirilen) kişiler, bu
"tuhaf' filmin gözden kaçmayan tuz-biberleri... Sonuç olarak, Şerif Gören
tarafından bir yabancı filmi aratmayacak denli ustaca yönetilmiş, Batı sinemasının
her yıl yüzlercesini yaptığı türden bir seyirlik, bir tüketim nesnesi...
“Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları” syf, 228 ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder