Görüntü Yönetmeni: İzzet Akay
Müzik: Zülfü Livaneli
Yapım: Yeşilçam Film/Atıf Yılmaz, Yavuz Özkan
Yönetmen
Yardımcıları: Şahin Gök, Erdoğan Kar, Prodüksiyon
Sorumlusu: Sabri Aslankara, Kamera Yardımcısı: Can Özer, Montaj: İsmail
Kalkan, Işık: Ömer Ekmekçi, Fotoğraf: Celal Erten, Set
Sorumluları: Kadir Yılmaz, Halil Dede, Şeref Yılmaz, Laboratuar: Yeni
Stüdyo, Seslendirme: Necip Sarıcıoğlu,
Oyuncular: Cüneyt Arkın (İlyas), Tarık Akan (Nurettin), Hale Soygazi
(Halkacı Kadın), Meral Orhonsay (Nurettin), Halil Ergün (Ömer), Baki Tamer,
(Sendika Başkanı) Nurhan Nur (Ayşe), Ahmet Turgutlu (Kumpanya sahibi), İhsan
Yüce, Şevki Erdal, Kadir Yılmaz, Aydın Haberdar (sendika görevlisi),
Konu: Bir
maden ocağında işçiler kazaya karşı önlem alınması ve işçilerin durumlarının
düzeltilmesi için kendi aralarında çalışmaya başlarlar. İlyas (Cüneyt Arkın)
buna öncülük eder. Fakat sendika ağaları ile ocak yöneticileri, onu başka yere
göndererek bilinçlenmeyi önlemeye çalışırlar. İlyas, bir göçük sonunda ölür. Bu
ölüm işçileri birleştirir. Maden, genellikle ne anlatacağını pek kestiremeyen,
ele aldığı konunun hakkından gelemeyen, sağlam dramatik çelişkiler yerine, bağırıp
çağırma, sövüp sayma ile amacına ulaşmaya çalışan bir film.
ÖDÜL;
15.Antalya Altın Portakal Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması
(1– 8 Temmuz 1978)
► Maden “ en iyi film”
► Tarık Akan “en başarılı erkek oyuncu”
► Hale Soygazi "en başarılı kadın oyuncu",
► Meral Orhonsay" en başarılı yardımcı kadın
oyuncu"
Jüri Üyeleri: Prof. Dr. Alim Şerif Onaran, Genco Erkal, Ahmet Gönen, Kamil
Suveren, Mevlüt Ekinci, Onat Kutlar, Osman Aydın, Ömer Kavur, Şanar Yurdatapan,
Tan Oral, Vecdi Sayar.
" Kömür madeni ocağında sömürülen işçilerin, işveren ve
sarı sendikacılara karşı verdikleri savaş anlatılmaktadır. Devrimci içeriği ve
duyurusuyla sakıncalı bulunup sansür kurulunca üç kez geri çevrildikten sonra
Danıştay kararı ile gösterime girmiştir. (Turhan Gürkan)
► Gerçekçi, davranabilmek zordur. Gerçeği sinema perdesine
yansıtmak da öyle... Bir öykünün kişilerini, çevrelerini, sorunlarını tek
düzeliğe ve klişeye kaymadan canlandırmak ve inandırıcı hale getirmek bir o
kadar zordur. "Maden", gerçek mekanlarda çekilmiştir. Perdede görülen
kalabalığın çoğu, ger-çek kişilerdir. Kişilerin sorunları, davranışları,
tepkileri ve özlemleri de gerçeğe uygundur. Ama bir şematizasyondan
kurtulamıyor "Maden". Filmde ayrıntı yerine bir genelleme var. Patron
kapkara, sendikacılar da öyle. İlyas hariç, emekçiler hiç bilinçlenmemiş kendi
hal-lerinde ve pasif kişiler. (Giovanni Scognamillo – Hey”
► "Maden" genellikle ne anlatacağını pek kestiremeyen,
ele aldığı konunun hakkından gelemeyen, sağlam dramatik çelişkiler yerine,
bağırıp çağırma, sövüp sayma ile amacına ulaşmaya çalışan bir film. (Halit
Refiğ - Milliyet)
► "Maden"in dramatik yapısı da sağlam değil. Çadır
tiyatrosunu gösteren bölümler içten ve başarılı. Ama tiyatronun ve şarkıcı ile
Nurettin'in ilişkilerinin dramatik yapıda yeri yok. Diğer bir yersiz kaçan da,
İlyas’ın bu ilişki yüzünden Nurettin'i "Devrimci uçkuruna sahip
olmalı" diye uyarması. Bu öğüte ne gerek vardı'" Böyle bir sorun var
mı? Yoksa, işçi hareketiyle birlikte bir ahlak anlayışı da mı öneriliyor?
(Ersin Pertan, Dün-ya. 23 Şubat 1979)
► "Maden" 1942 doğumlu Yavuz Özkan'ın
"Vardiya" isimli orta uzunluktaki TV filmi ve çeşitli nedenlerden
normal dağıtıma çıkamayan "Yarış" isimli uzun filminden sonraki ilk
çalışması ... Söz. konusu filmleri tam sonuca ulaşmayan birer deneme sayarsak,
"Maden" Özkan'ın ilk filmi de sayılabilir. İlyas'a hayatını
yitirtiyor; ama kazanılan artık tüm işçi kitlesinde billurlaşmış birliktelik
duygusudur, sınıfsal bilinçtir, sömürüye dur deme gereğidir.... "
Antalya şenliğindeki ilk ve karmaşık izle-nimden sonra daha nesnel
yaklaşmaya çalışarak ikinci kez izlediğimizde "Maden", bizde Özkan’ın
ilk görüşte eleştirilen bazı naif ve çocuksu motiflere, şematik yaklaşma
örneklerine karşın, temelde önemli, sağlam, güçlü bir sinemayı
gerçekleştirebildiğini gösterdi. Özkan öncelikle sinemamızda ilk kez bir
"kitle filmi" yapmış: Madeni, işçileri iyi tanımak, tüm bir maden
çalışanları kad-rosunu bir film için seferber edebilmek gibi olağanüstü bir
olanağı çok iyi kullanmış. Filmin ünlü oyuncuları birçok sahnede kalabalık işçi
kitleleri arasında yitip gidiyorlar, "Maden" ticari açıdan kuşkusuz
gerekli star oyunculara karşın bir kitle filmi oluyor, gerçek işçilerin
oluşturduğu kalabalık kitlelerin, çadır tiyatrosundan sendika toplantısına,
göçükten cenaze törenine olağanüstü etkin biçimde kullanılması,
"Maden"e sinemamızda benzerine rastlanmamış bir etki gücü
kazandırıyor.
Özkan'ın diğer önemli başarısı, sağlam bir politik mesajı
itici bir slogan sinemasına saplanmadan, hayatın gerçekleri arasına
yerleştirerek vermedeki başarısı.. Çadır tiyatrosunun gelişi, bu tiyatronun
isimleri "Gönül Yazar" "Fatma Girik", "Neriman
Köksal", vb. olan kadınlarının arasındaki kadın açlığı içinde yüzen
işçilerce karşılanışı, Nurettin’le Şükran arasındaki karşılıklı cinsel
çekiciliğe dayanan ama koşullar gereği başlamadan biten ilişki,
"Maden"e çok sağlam, çok duyarlı bir' yaşanmışlık, bir hayatın
içinden süzülüp gelmişlik duygusu ka-zandırıyor. Diğer yandan, bir ölçüde
idealize edilme, bir ölçüde şematik de olsa filmin mesajını vermede gerekli bir
İlyas, işçileri sürekli birleşmeye çağırarak, yalnızca işçinin ekonomik
durumunu biraz iyileştiren bir savaşımla yetinmeyip siyasal çatışmanın da
içinde yan tutmayı öğütleyerek filme günümüz Türkiye'si için geçerli ve önemli
bir bildiri kazandırıyor. İlyas'ın "yalnız ekonomik değil, aynı zamanda
politik savaşım ve sendikanın yanında yan tutmak zorundasınız" sözü,
günümüzde politika dışı kalmak savındaki sendikaların sonuçta gerici bir işlev
gördüğü gerçeğini seyirciye anımsatıyor...
Maden", sağlam, doğru, devrimci bir özün yetkin bir biçimde
seyirciye ulaştırılabildiği önemli bir yapım ... Gerek politik renginin ve
bildirisinin sağlamlığı, gerekse kitle kullanımı açısından sinemamızda bir
dönüm noktası olduğunu yine savlıyorum. Bu temel başarı yanında, Nurettin'le
Şükran’ın karşılıklı anlamsız bağrışmaları, Nurettin'in evini durup yanında,
Nurettin'le Şükran’ın karşılıklı anlamsız bağrışmaları, Nurettin'in evini durup
dururken beyaza boyaması, İlyas'ın kişisel hayatı olamayan şematik tip
görüntüsü gibi eleştirilen yanları ikincil ve önemsiz kusurlar kalıyor.
"Maden" aynı zamanda tam bir ekip çalışmasının da kusursuz örneği..
İzzet Akay'ın seviyeli görüntülerini, Zülfü Livaneli"nin fon müziğini,
Antalya'da ödüllendirilen filmin set ve ışık ekiplerini bir kez daha buradan
kutlarım. Ve oyuncuları da...
Uzun zamandır ilk kez üstün - insan oyunlarından ırak,
gerçek bir devrimciyi can-landıran Cüneyt Arkın, sessiz, edilgin rollerine
büyük bir canlılık kazandıran kadın oyuncular Hale Soygazi ve Meral Orhonsay,
ve de özellikle Tarık Akan ... Sinemamızın "cici çocuğu" Akan, ilk
kez bu filmde her tür kalıptan, klişeden uzak, ayakları yerde bir gerçek insanı
canlandırıyor ... Hem de sinemamızın hastalığı olan her türlü aşırı mimikten,
tikten uzak, nerdeyse yalnız gözleriyle oynadığı sağlam, çağdaş bir
kompozisyonla ... "Maden"in toptan başarısı arasında, Akan'a da
sinemamızın "iyi" oyuncuları arasına hoş geldin diyoruz .
”Atilla Dorsay, “Sinemamızın Umut Yılları”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder