Görüntü Yönetmeni: Aytekin
Çakmakçı
Özgün Müzik: Serdar Yalçın
Yapım: Varlık Film/Lokman
Kondakçı
Oyuncular: Perihan Savaş (Aylin), Berhan Şimşek
(Seyit), Gülsen Tuncer, Oktar Durukan, Kemal İnci, Şener Gezgen
Konu: Bir Tır'la şirin bir köye getirilip
bırakılan, beline kadar uzanan ipeksi saçlarıyla çevrenin dikkatini çeken
gizemli bir kadın. Köylülerin sevecenlikle kulübeye yerleştirmeleri, kadının
kulübesini süsleyen nakışçıya aşık olması. Bir fahişenin değişmeyen yazgısını,
çevresindeki insanların çelişkilerle dolu iki yüzlü yaklaşımlarını konu alan
bir film.
v Bilge Olgaç, talihsiz bir yönetmen...
Filmleri bir türlü doğru dürüst gösterime çıkamıyor. "Gülüşan",
sinemalarda oynamadan TV'de (kesilmiş olarak) gösterildi. "Kaşık
Düşmanı", Fransa'da ticari sinemalarda oynadığı halde Türkiye'de
oynamadı. "3 Halka Yirmi beş" de öyle... Son filmi "İpekçe"
Antalya'da (bizce haksız biçimde) elendi, şimdiyse İstanbul'da tek bir sinemada
oynuyor. Dilerim ilginizi çeker, çünkü "İpekçe" bunu hak ediyor...
v
“İpekçe"
sanki çağdaş bir masal, BiIge Olgaç'ın Osman Şahin'in çok güzel hikayesinden
yaptığı senaryo/film çalışmasının temel başarısı, bizce bu "masal"
yanını koruyabilmesi oluyor. Daha ilk andan beri İpekçe'nin İpekçe olmadığını,
onun başka, bambaşka, olasılıkla "kötü yazgılı" bir kadın olduğunu, o
"ipekçe" saçların da "takma" olduğunu duyumsuyorsunuz. Ama
film boyunca İpekçe'yi Adatepe köylüsünün gözüyle görmekten, sanki bir mucize
beklemekten, sanki bir masal yaşamaktan da kendinizi alıkoyamıyorsunuz, seyirci
olarak... Olgaç, kimi zaman sakın, durağan, kimi zaman ise elde gezen, kıpır
kıpır bir kamerayla, özel merceklerle sağlanmış dışa vurumcu etkileri de
savsaklamaksızın bir "İlliusion", bir yanılsama olayını
sinemalaştırmayı başarıyor. Bu alanda çok önemli bir desteği de, Serdar
Yalçın'ın değişik müziğinden alıyor.
Bilmiyorum, Yalçın'ın ilk film müziği
çalışması mı bu? Ama bir film bestecisi kazandığımızı söyleyebili-rim,,.
"İpekçe"nin kuşkusuz kimi kusurları da var. Filmi izlerken, keşke
senaryo biraz daha çalışılsaydı da başta İpekçe'yi getiren ve son kerte yumuşak
davranan, adamla, sonra almaya gelen ve alabildiğine şirretlik eden adam ayrı
kişiler olsaydı, keşke o ırmakta yıkama/yıkanma sahnesi 2 kez yenilenmeseydi.
keşke o "duvarları yıkma" düş sahnesi daha tutarlı olsaydı, keşke
nakışçının duvar resimleri daha zengin olsaydı diyorsunuz. Ancak bu eksikliklere
karşın, "İpekçe" ilginç, özgün bir film, sinemamızda yeni bir tat.,.
Filmin başarısında Aytekin Çakmakçı1nın görüntülerinin ve Perihan Savaş'ın
filmin havasına iyi uyan stilize oyunuyla, yeni bir oyuncunun, Berhan Şimşek'in
yalın kompozisyonunun da katkısı var. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları ve
Sinemamız”
v Filmin Teknik olarak
başarılı olduğunu hemen zikredelim. Berhan Şimşek!in candırdığı köy nakışçısı
tipi ve köylülerin dere kenarında çamaşır yıkama sahneleri son derece başarılı
otantik sahneler. Olgaç’da bunun farkına varmış ve bu sahneyi oldukça uzun
tutmuş. Görüntüleri temiz ve standart üstü oluşu da dikkate değer. Sonuç olarak
şunu söyleyelim ki, İpekçe geç kalmış masum köylüler ve toplumun kötülüğü
üstüne sade fakat yanlış yaklaşımla bir film olmuş. (Coşkun Çokyiğit, Toplum
kulbanı İpekçe, Tercüman 8 Ocak 1988)“Agah Özgüç, “Türk Filmleri Sözlüğü”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder