Senaryo : Hakan Aytekin, Nesli
Çölgeçen, İrfan Eroğlu
Görüntü Yönetmeni: Ertunç
Şenkay
Müzik: Serdar Ateşer
Yapım: Arzu Film/Nahil Ataman,
Erler Film/Türker İnanoğlu
Yönetmen Yardımcısı: İrfan
Eroğlu, Nazan Çölgeçen, Kamera Asistanı: Hakan Gürtop, Dublaj
Yönetmeni: Ersan Uysal, Işık: Mustafa Koçyiğit, Laboratuvar: Yahya
Öztürk, Negatif Kurgu: Erol Şahin, Renk Uzmanı: Adnan Şahin,
Ses: Gökhan Şıracı, Yapım Koordinatörü: Selahattin Koca,
(Fono Film Stüdyosunda hazırlandırılmıştır).
Oyuncular: Şener Şen, Ali Uyandıran,
Üstün Asutay, Uğur Yücel, Güzin Çorağan, Can Kolukısa, Cengiz Tünay, Celal
Perk, Tayfun Çorağan, Ayla Aslancan, Bican Günalan, Tuncay Akça, Faruk Savun, Ahmet Açan, Serap
Çölgeçen, Işık Aras, Ahmet Pınar
Konu: Cumhurbaşkanının trenle yurt
gezisine çıkacağını öğrenen Selamsız ilçesinin belediye başkanı, hemen
belediye meclisini toplar. Kasabanın dertlerini anlatmak için Cumhurbaşkanına
bir merasim düzenlenecektir. Bir bando kurulur ancak bu bandonun başına bir şef
gerekmektedir. Şef İstanbul'dan getirilir. Cumhurbaşkanı karşılanır bando
çalar ancak tren durmadan devam eder. Halk ve belediye başkanı büyük bir
üzüntüye kapılırlar. Tatlı bir komedi.
" Şüphesiz hoşluklar ve
boşluklar mevcut filmde. Örneğin Bay Başkan'ın şefle birlikte dolaşıp esnafı
bir enstrüman çalmaya zorladığı bölüm, ya da sonra Uğur Yücel'in trenin
yanısıra koşarak cumhurbaşkanının ineceği varsayılan merdivene halı yetiştirme
çabası ne kadar görülmeye değerse, futbol maçı ile ilgili bölümler de o kadar
özensiz ve kötü.
Çölgeçen, bir kasabadan yola
çıkarak ülkenin geneline tutmaya çalışıyor ka-merasını. Bay Başkan'ın sürekli
göz kamaştıran takım elbiselerle gezmesinin nedeni de bu olsa gerek. Toplumsal
eleştiriye ironik bir anlatımla varmaya çalışıyor yönetmen. Ancak zeka payı
kısılınca ironi yerini siyasal yergiye bırakıyor ve kaba bir sembolizme. itiraf
etmek gerekir ki bütün olumsuzluklarına karşın gidip rahatlıkla izlenebilecek
bir film. Bol güldürü, kaliteli oyunculuk var. (Serdar Öztürk, Zurnanın
"zırt" dediği yer, Nokta, S.: 7, 21 Şubat 1988).
"Selamsız Bandosu" ilk bakışta
yüzey-sel bir güldürü gibi görünüyor. Ama, Nesli Çölgeçen - Hakan Aytekin -
İrfan Eroğlu'nun ürünü olan senaryo, pek o kadar "toplumcu" olmasa
da, giderek bir Aziz Nesin öyküsü akıcılığı, kıvraklığı kazanıyor. (Kerim
Evren, Bir Yıldız Yönet-men Nesli Çölgeçen, Haftanın Sesi, S.: 8, 19 Şubat
1988).
v "Selamsız Bandosu" filmine
'İtalyan komedisi' düzeyini yakıştıranların aklına şaşarım. Ucuz ve yavan
tecihlerin dışına çıkmamış olan bu "iyi niyet", heves edenlerin
kursağında kalmış. (Sezer Tansuğ, Şener Şen kendinden korkuyor, Güneş, 18 Şubat
1988).
v Büyük bir titizlikle gerçekleştirilen
film, hemen söyleyelim bir atmosfer filmi. Çölgeçen, daha ilk iki üç sahneden
itibaren beyaz perdede Selamsız'ı bize yaşatmaya başlıyor. Gerçeklik duygusunu
seyirciye vermede bir falso yok. Her şey mantıklı olarak (yaşanabilirliği
bağlamında) doğru. Bize komik gelen, fakat yaşayanların dramını yapan
hadiselerin derece derece kahkahaya dönüşmesi ise çok sade ve başarılı bir
ifadeyle veriliyor. Ve burada uzun bir tartışma açabilecek bir ikilem
oluşturuyor Çölgeçen. Hem mantıklı, hem komik! .. (Coşkun Çokyiğit, Başarılı
bir ekip çalışması, Tercüman, 19 Şubat 1988).
v Türkiye'de siyasal yergi
denen şeyin kuşkusuz ki saygın bir geleneği var. Edebiyatımızda ve basınımızda
Nef’i den Neyzen Tevfık'e, Aziz Nesin'den Şinasi Nahit Berker'e bu alandaki üretim
azımsanamaz. Sinemada özellikle Atıf Yılmaz'ın 1950-60' lardakİ o ilginç köy -
kasaba güldürülerinde siyasal değinmeler olduğu gibi,
"Selamsız
Bandosu" cumhurbaşkanımızın geçeceği haberi yayılan Selamsız kasa-basının
bu vesileyle bir bando oluşturma çabalarını anlatıyor. Kimi çok popüler
belediye başkanlarımızdan çizgiler taşıyan (veya bilinmez, oyununda belki
onlardan da esinlenen) Şener Şen'in oynadığı "Bay Başkan",
bakkallıkla başkanlığı birlikte yürüten, yeterince "hinoğlu hin",
halk çıkarlarıyla particiliği kendince kaynaştırmış bir politikacıdır. İlanla
bulunan "bando şefi" ise, en büyük tutkusu olan mesleğini alkol
düşkünlüğü yüzünden bırakmak zorunda kalmış, önüne gelen bu son fırsatı
değerlendir-meye çalışan duygusal zayıf bir kişiliktir. Belediyenin bütçesi
şeften ve gerekli çalgılardan başka şeye yetmediği için, kasaba halkının
bandocu olarak yetiştirilmesi çabaları başlar... Önceleri olanaksız gözüken
(aslında da olanaksız olan) bu iş, türlü çeşitli engellerden ve olaylar dan
sonra başarılacaktı. Çünkü filmimiz, ne de olsa bir politik masal "dır!..
"Selamsız
Bandosu", "Kardeşim Benim" ve "Züğürt Ağa" ile iki
başarılı film yapmış olan Nesli Çölgeçen'in üçüncü sinema denemesi.
"Züğürt Ağa'nın başarısı, Çölgeçen'i yeni filminde de bu türü sürdürmeye
itmiş... "Selamsız Bandosu", düzeyli ilginç, büyük bir keyifle
izlenen bir film,.. Ama bir "Züğürt Ağa" düzeyinde değil. (Bu hele
"Muhsin Bey" filmini de yazıp yönettiği göz önüne alınırsa,
"Züğürt Ağa"nın asıl başarısının senaryo yazarı Yavuz Turgul'a ait
olduğunu düşündürtmüyor da değil.
Selamsız Bandosu",
ilginç konusuna karşın, bir türlü beklenen espri patlamasını yapamıyor,
beklenen keskinliğe ulaşamıyor. Oldukça ağır geçen bir ilk yarıdan sonra,
filmin asıl başarılı bölümleri geliyor. Özellikle, "müstakbel" çalgıcıların
işi bırakmaya karar verdikten sonra, dayanamayıp yeniden çalgılarına el
attıkları bölümler ve şefin bir gece dolaşmasında bunu keşfettiği bölüm,
olağanüstü başarılı. Bir zamanların bu türdeki Çek veya Macar başyapıtlarını, örneğin
Milos Forman'ın 'Koşun İtfaiyeciler"! vb. filmleri düşündürüyor. Ne yazık
ki, bu iki bölüm arasında, senaryo yetersizliği nedeniyle (füme tam anlamıyla
yedirilememiş olan şefin alkol tutkusu sahnelerinde) film adam akıllı sarkıyor
ve bu bölümlerin keyfine tam anlamıyla varılamıyor. Kimi sahnelerde (karşılama
töreninde muhalefetin yeri gibi) beklenen espriler bir türlü patlamıyor. Ancak
tüm final bölümünün (trenin geçip gidişi) yine çok hoş olduğunu da belirtmek
gerekir...
"Selamsız
Bandosu" seyri hoş bir film, ancak başta belirttiğimiz gibi, edebiyat,
basın ve sinemamızda zengin örnekleriyle var olan bir alana pek yeni bir şey
katamıyor. Filmin ustaca seçilip yönetilmiş oyuncu kadrosu içinde özellikle
yeni tanıdığımız Ali Uyandıran (bando şefi) ve Üstün Asutay'ın (muhalif başkan
adayı) ilginç kompozisyonları dikkat çekiyor. “Atilla Dorsay, “12 Eylül Yılları
ve Sinemamız”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder