Senaryo: Duygu Sağıroğlu
Görüntü Yönetmeni: Cahit Engin
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün
Yönetmen
Asistanı: Nurettin
Erişen, Kamera Asistanı: Orhan Oğuz, Prodüksiyon Amiri: Sabri
Aslankara, Işık Yönetmeni: Erol Batıbeki, Sesleri Alan: Tuncer
Aydınoğlu, Bican Avşar, İsmail Katrataş, Kurgu: Özdemir Arıtan, Laboratuar:
Recai Karataş, Altan Sertesen, Teknik Elemanlar: Arif Özalp, Osman
Bilen, Adnan Açıkalın, Saadettin Özmutlu, Nevzat Dişiaçık, Bedirhan Koç, Ali
Çiçek, (Acar Film Stüdyosu’nda hazırlanmış ve seslendirilmiştir).
Oyuncular:
Cüneyt Arkın (Ali),
Fatma Girik, Füruzan (Ayşe), Bilal İnci, Behçet Nacar (Recep), İsmet Erten,
Günay Güner, Ahmet Turgutlu, Küçük Oyuncu: Semih Tugay,
Konu: Zaloğlu Hamza köyün suyuna tek başına
sahip olmak ister. Kendisine karşı koyan Ahmet’i öldürür ve olaydan yakasını
kurtarmayı başarır. Iraz kadın oğlu Ali ile sahipsiz kalmıştır. Toprağını
işlemeye devam eder ve oğlunu bu kavganın dışında tutmaya çalışır. Ancak
Zaloğlu yıllar boyunca onu taciz ederek toprağı satmaya zorlar. Oğlunu
düşünerek kocasının intikamından bile vazgeçen Iraz daha fazla dayanamaz ve
küçük Ali’ye intikam yemini ettirir. Ali Zaloğlu’nu vurup hapse girer. On dört
yıl sonra köyüne döndüğünde babalarının intikamı için bilenmiş dört kardeş,
kanını akıtmak için onu beklemektedir. Iraz Ana’nın çileli günleri yeniden
başlamıştır. (www.cuneytarkin.com)
Ödül:
► 2. Adana
Altın Koza Film Şenliği (1970)
► Fatma Girik
"En Başarılı Kadın Oyuncu"
► Bilal İnci
"En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu"
* Evet,
Anadolu'da bir kanş toprak yüzünden cinayetler işlenir... Anadolu'da toprağın
tümünü ele geçirmeye uğraşan ağaIar vardır ve Anadolu'da kan davası yüzünden
aileler birbirini kırmaya devam eder durur... Fıstık satarken üne kavuşup
şarkıcı olan veya köyden gelip hizmetçilik yaparken zengin aile oğlunun gönlünü
çalan dilber hanımların öyküleri yerine bunların anlatılması elbette ki daha
doğrudur, daha namusludur... Ancak, "Büyük Yemin" in senaryosu,
hiçbir yenilik, hiçbir özgün (orijinal) buluş taşımaz...
Paylaşılmayan su,
"Susuz Yaz"dan kalmadır, kan davası, yüzlerce yerli filmde
işlendiğinden farklı bir açıdan ele alınmış değildir, bütün bu zengin (ve
gerçek) malzemeyle, özlenen, beklenen bir eleştiri sineması yapılamaz, sadece
bir kovalamacanın, bir serüven filminin dip motifleri olarak kalır bunlar...
Memduh Ün, uzunca bir susuştan sonra aylarca uğraşarak çektiği bu iddialı
filminde, yer yer sinema dilinin başarılı örneklerini ortaya koyar... Filmin
dramatik bakımdan en yoğun bölümleri olan Fatma Girik'in oğlunu vurmaya
gidenleri vazgeçirmeğe çalışması ile Fatma Girik'e tecavüz bölümleri, gerçekten
başarılıdır...
Ama "Büyük
Yemin"" Ün'ün yıllar önce yine bir intikam öyküsünü büyük bir
akıcılıkla işlediği "Namusum için"e hemen hemen hiçbir şey eklemez...
Vurucu bir biçimde, yalnız dramatik bir öğe olarak kullanılması gereken müziğin
her sahneyi istila etmiş olması (Türk filmlerinin bu en büyük kusurlarından
biri) ve başarısız bir dublaj, çekim sonrası safhasının yetersiz olmasının,
önemsenmeyişinin filmlerimize neler kaybettirdiği bir kez daha kanıtlar...
Filmin dörtte üçünde yaşlı bir kadın olarak görünmeyi kabul etmesi için olsun,
olağan üstü oyunu için olsun, Fatma Girik’i kutlamak gerekir. (Atilla Dorsay,
“Sinemamızın Umut Yılları” syf; 77)
Memduh Ün Anlatıyor:
İranlılarla
ortak yapmıştım bu filmi. Başrolleri Fatma Girik'le paylaşan kadın oyuncu
Firuzan İranlıydı ve ülkesinde büyük bir stardı. Cüneyt Arkın da İran'da büyük
bir star olduğu için İranlı ortaklarım Cüneyt'i özellikle istemişti.
Konu daha önce Bilge
Olgaç'ın yönetiminde Yılmaz Güney'le çekilmişti. Üçünüzü Mıhlarım adını
taşıyordu. Biraz ilkel bir filmdi ama kapı pencere kırmış, özellikle de
Güney'de. Ama iki senaryo arasında . benzerlikler olduğu kadar farklılıklar da
vardı. Muzaffer Arslan bana, Bilge'den çok önce aynı konunun başka bir
versiyonundan bir film önermişti. Ama nedense gerçeklememişti. Bu konunun bir
Meksika filminden alınmış olduğunu duymuştum. Yani Bilge de aslında özgün bir
öyküden yola çıkarak çekmemişti filmini
Film bir kan davası
hikayesiydi. Su meselesi yüzünden kocası öldürülen kadın 10 yaşlarındaki
oğlunun eline silahı verip kocasını öldüreni öldürtüyordu. Çocuk büyüyüp
cezaevinden çıktığında da bu un davası sürüp gidiyordu.
Filmin ticari başarısı 8,5-9
civarında oldu. İran'da da çok iyi hasılat yaptığı için bu film sonrası da
ortaklığımız devam etti İranlılarla. Büyük Yemin'i 30 gün civarında çektim.
Cezaevi ziyaret sahnesinin
dışında, filmin tamamını Antalya'da çektik. Antalya bizim için ulusal platoydu.
Korkunç güzel bir yer bu güney ilimiz, film için çok elverişli. Görüntü olarak,
büyük olanak sunuyor.
Büyük Yemin en çok sevdiğim
filmlerimden biri diyebilirim. Şimdi izlediğimde sadistçe sahnelerle dolu
olduğunu gördüm. Ama benim filmlerim çok duygusal da olabiliyor, çok sadistçe
de. İki kutuplu bir insanım belki, bilmiyorum. Daha çok senaryo hissettiriyor,
ben de bu duyguları resimliyorum.
Filmin kusuru
çevre ilişkilerinin eksik olması, bu, senaryodan geliyor. Senaryoyu okuduğum
zaman bunun farkına bir varmam gerekiyordu. Aynı hatayı Duygu Sağıroğlu'yla
Toprak Ana'da da yapmıştık. Büyük Yemin de filmin kahramanları arasında
soyutlanmış bir hikaye.
Çevrede neredeyse hiç
kimseyi görmüyoruz çünkü. Bir bakkal, bir kahve, bir de köyün dışında yalnızca
bir değirmenci görüyoruz. Ama Büyük Yemin'in görüntülerini, temposunu, konusunu
seviyeli tuttum. Buradaki ilişkiyi çok sahici de buluyorum ayrıca. Kan davası
ülkenin bir yarası çünkü. Gerçi filmde kan davasını fazla irdelemeden üstünkörü
geçmişiz, ama bizim filmlerde kan davası hep bu şekilde anlatılır. Bu nedenle
kan davası izlekli filmlerimle ilgili olumsuz eleştiriler almıştım, yeni bir
bakış açısı getirmiyor, gerekçesiyle. Kimse de getirememiş ki zaten. Ama
yineleyeceğim, ben bu filmi seviyorum.
Ama elbette Büyük Yemin'i
ticari bir film olarak çektim. Bana kalsa Cüneyt'i hem babada, hem oğulda
oynatmazdım. Oğul rolünde Fatma'dan daha yaşlı duruyor çünkü. Başka sakatlıklar
da var senaryoda.
i 0-11 yaşında bir çocuk 14
sene hapse mahkum edilmez mesela. Duygu da atlamış, ben de atlamışım.
İranlılardan bayağı büyük bir para almıştık. Ama getirdikleri kadın oyuncu pek
uygun değildi aslında. Çünkü Firuzan ülkesinde vamp kadın rolleri oynayarak
şöhreti bulmuştu. Biraz zorlandım onunla çalışırken. Türkçe bilmediği için
tercüman aracılığıyla anlatıyorduk birbirimize derdimizi. Ama ayrılırken, size
çok teşekkür borçluyum, sizden çok şey öğrendim demişti. Firuzan filmde yer yer
iyi oynuyor, yer yer de başarısız. Kadında cevher var aslında, ama çok kötü
yönetilmiş herhalde sinema yaşantısı boyunca. Makyajlı bambaşka bir kadındı,
biz saçını başını her şeyini değiştirince, belki de kişiliğinden bir şeyler
eksilttik. Kim bilir. “Memduh Ün Filmlerini Anlatıyor” Vadullah Taş ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder