Senaryo: Sadık
Şendil
Kamera: Cahit
Engin
Yapım: Gültekin
Film / Sırrı Gültekin
Oyuncular: İzzet Günay, Semiramis Pekkan, Münir Özkul, Ali Şen, Hüseyin
Zan, Alp Aslan, Özdemir Han, Taliha Salem, Faik Coşkun, Selahattin İçsel
Konu: İlle
de İstanbul. Buralarda ekmek kalmadı bize. Köyde ne anam ne bacım ne de dikili
bir ağacım var. İstanbul’un taşı toprağı altınmış, Dediği İstanbul’a, kamyon
kasasında ve vapurla gidiyoruz.
İş aramakla geçen zor günlerin birinde Boğaz’a bakan surlarda
dinlenirken kendisine ‘bir çorabın diğer teki kadar benzeyen’ kişi ile
karşılaşır.
Taşralı olanı ne kadar cesur ve kalender ise İstanbullu
benzeri o kadar kumarbaz ve neredeyse gölgesinden korkan biridir. Film
ilerledikçe dış görünüşleri dışında çapkınlıklarının da ufak bir fark (!)
dışında aynı olduğunu anlayacağız. (İstanbullu olanı Lili ile iki saat beraber
olurken taşralı bu süreyi beş saate çıkarıyor.) İstanbullu, Baş Patron’un
çetesine, kumar nedeniyle oldukça yüklü miktarda (500 bin) borçludur. Neyse ki,
amcasından kalan iki milyonluk kalıt imdadına yetişir. Ama, o kadar savruk ki
vasiyetnameyi kaybettiği gibi Noterin de kim olduğunu unutmuş. Benzeri ile
karşılaştığında çeteden kaçıyordu. İlk şaşkınlık atlatıldıktan sonra taşralı
sorar “Başınız dertte mi yoksa? Size bir yardımım olabilir mi?” Elbiselerini
değiştirirler. İstanbullu tam haydutlardan paçasını kurtardığı için sevinç
içindeyken bir tren kazası ile yaşamından olur.
Benzeri, uşağı Mücteba’nın da yardımı ile metresleri (Lili ve
Fifi), (aşık olacağı) ‘karısı’ ve ‘borçlu olduğu’ çete ile ‘tanışır’. Hem güzel
karısını hem de nerede olduğunu bilmediği vasiyetnameyi çarçur etmesin diye
genç kadın saklamış). Baş Patron ve çetesinden korumak için canını dişine
takmış uğraşırken bile, iş bulmaya debelendiği günlerdekinden daha şanslı
olduğunu düşünüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder