Powered By Blogger

6 Ocak 2018 Cumartesi

KÖROĞLU (1968)



Yönetmen: Atıf Yılmaz
Senaryo: Ayşe Şasa
Foto Direktörü: Gani Turanlı
Yapım: Uğur Film / Memduh Ün

Türküler: Hasan Mutlucan, Müzik: Yücel Paşmakçı, Reji Asistanları: Funda Öktem, Ahmet Soner, Erdoğan Akduman, Kamera Asistanı: Ender Turgut, Ar Direktör: Duygu Sağıroğlu, Kostüm ve Sanat Yönetmeni: Niyazi Er, Montaj: Özdemir Arıtan, Sesleri Alan: Tuncer Aydınoğlu, Işık Şefi: Erol Batıbeki, Makyaj: Cemal Gonca, Aksesuar: Ahmet Saatler, Prodüksiyon Amiri: Adnan Uygur, Asistan: Yusuf Çağatay, (Acar Film stüdyosunda seslendirilmiş, Saner Film Renkli laboratuarında hazırlanmıştır).

Oynayanlar: Cüneyt Arkın (Köroğlu), Fatma Girik, Hayati Hamzaoğlu (Bolu Beyi), Reha Yurdakul, Mümtaz Ener, Hüseyin Baradan, Oktar Durukan, Aynur Akarsu, Asım Nipton, Taliha Saltı, Behçet Nacar, İsmet Erten, Adnan Mersinli, Özdemir Aydın, Ahmet Turgutlu, Faruk Panter, Küçük Yıldız: Zafer Karakaş

Konu: Zalim Bolu Beyi at yetiştiren Deli Yusuf adındaki bir seyisten , padişah için çok iyi bir at ister. Seyis atı götürür. Ancak, Bolu beyi atı beğenmez. Bunun üzerine seyisin gözlerine mil çektirip onu kör eder. Seyis evine geldiğinde, oğluna olanları anlatır. Oğlu, babasının intikamını almaya yemin eder ve babasının kör olmasından dolayı kendisine Köroğlu adını alır. Bolu beyinin beğenmediği at olan Kırat`ı kendi istediği gibi yetiştirir ve Kırat ile intikamın yolunu tutar. Ancak, Bolu beyinin güzeller güzeli bir kız kardeşi vardır
.
NOT: Atıf Yılmaz’a asistanlık yapan Ahmet Soner anılarında film hakkında şunları söylemektedir: “Renkli negatif filmler geldi bugün. Her biri 120'şer metrelik toplam 39 kutu film, yani 4.680 metre. Yapımcı Memduh Ün bu malzemeyle filmin bitirilmesini istiyormuş, eğer bitmezse yönetmen kendi cebinden harcamak zorundaymış. Bu kadarcık negatifle tarihi film çekmek olanaksızdı. Önceki siyah-beyaz filmlerde 55-60 kutu negatif harcamıştık. Atıf Abi ile Gani Turanlı kara kara düşünmeye başladılar. Sanat yönetmeni Duygu Sağıroğlu, "Prova yapmadan çekmeyin," dedi. Ben de bir öneri yaptım: "Klaket çekmeyelim." Gani Abi ise, "24 kare yerine 22 kare çekeriz," diye kestirip attı. Hepimiz güldük buna, ama baktık ki o ciddi. "Nasıl olur?" dedik. Gani Abi işi hesaba döktü: "Saniyede iki kare kazanırız. İki kare dört santim eder. Dakikada iki metre, on bir dakikada 22 metre ... On bir dakika üç yüz metre olduğuna göre, böl 14.680'i 300'e, çarp 22 ile, ne eder?" Çarptım, böldüm: 400 metre. Gani Abi, "Demek 400 metre kazanıyoruz, üç kutudan fazla yani," dedi. Ben hesabı sürdürdüm, çünkü kazanılan bu 400 metreden de 35 metre kazanacaktık. O 35 metreden de 2.5 metre... Hesap gittikçe küçülerek uzayıp duruyordu. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder