GECE MELEK ve BİZİM ÇOCUKLAR (1993)
Yönetmen Atıf Yılmaz, Senaryo:
Yıldırım Türker, Görüntü Yönetmeni: İzzet Akay Yapım: Yeşilçam
Filmcilik/Atıf Yılmaz, Yapım Yönetmeni: Bahadır Atay, Yönetmen
Yardımcısı: Şule Başeskioğlu, Makyaj: Zübeyde Erden, Belgin Ömürdağ,
Kuaför: Murat Kara, Işık Ekibi: Gürcan Küçüker, Şerafettin
Karaçelik, Birol İmamoğlu, Set Ekibi: Aziz İnce, Adem İnce, Gürsel
Cebeci, Yardımcı Yönetmen: Fatmanur Sevinç, Kurgu: Mevlüt Koçak, Sanat
Yönetmeni: Mete Özgencil, Ses Mühendisi: Burhan Şahin, Film
Baskı: Uğur Orbay, Veli Burç, Negatif Kurgu: Tamer Eşkazan, Film
Banyo: Ekrem Şen, Arif Şengül, Seslendiirme Yönetmeni: Ersin Sanver,
Aktüel Ses: Mehmet Kılıçel, Ümit Öktem, Ses Mühendisi: Burhan
Şahin, Fotoğraflar: Kubilay Tüntül, Jenerik Semihan Sevinç,
Yapım Yardımcıları: M. Kemal Orhon, Cem Başerskioğlu, Kamera
Asistanları: Nadir F. Özgören, Sanat Yön. Yrd.: Oğuz İçsöz, Ulaşım:
Süleyman Dursun, Ali Demir, Kasting: May Model, Muhasebe: Sami
Osmanoğlu (Şafak Film Stüdyosunda Hazırlanmıştır
Konu: Biri yeni düşmüş, diğeri
deneyimli iki hayat kadınıyla düş kırıklığı yaratan sevvgililerinin öyküsü.
Güzel ve çok Renç bir fahişe olan Serap (Derya Arbaş), aracısız çalışarak
yaşamını sürdürmektedir. Kaldıırım fahişesi Serap, bir polis baskını sırasında
acıyıp evine aldığı eşcinsel bir genççle yaşamını sürdürürken Hakan'la (Uzay
Heparı) tanışır. Hakan'la aralarında başlayan aşk ilişkisi bir süre sonra
pezevenkliğe dönüşür. Yani Hakan, Serap'ı paralı erkeklere pazarlamaktadır. Ve
zamanla Hakan, sevgilisini kıskanmaya başlayınca birlikteliklerinin boyutu
değişir. Aralarındaki bu çatışma sürüp giderken; Serap, Arifin eve getirdiği
pavyoncu dostunu bıçaklayan eski fahişe Melek'le (Deniz Türkali) bitmiştir.
Toplumun dışladığı iki kadın bir ana kız özlemi içinde birbirleriine
sığınırlar. Serap, bir gün Hakan'ı evindeki yatağında bir erkekle yakalayınca
tüm dünyası yıkılır ve ortadan kaybolur. Serap, yıllar sonra terk ettiği sokaklara
lüks arabasıyla döndüğünde sevgilisi Hakan'ı bir pavyonda fedailik ve Melek'i
de bir başka pavyonda tuvaletçilik yaparken bulur.
Ödül:
31. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde (1994)
►Şafak Film Stüdyosu "En İyi Laboratuar",
Magazin Gazetecileri Derneği'nin seçiminde (1994)
►"En İyi Film",
7. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1995)
►Deniz Atamtürk "Umut Veren Yeni oyuncu".
& Beş altı
karakterin iç içe geçen öykücüklerini aktaran, kimisi uzun sekanslarda
bütünlenen bir yapıda kurulu film, "günümüz İstanbul cangılındaki hayat
mücadelesinin, aşkı, en ufak sevgi kırıntısını zamanla nasıl öğütüp eriterek
yok ettiğini gösteriyor... 'Gece, Melek ve Bizim Çocuklar'ın kahramanları,
genelde alışılmış iyi kötü tiplemesinin dışına taşan marjinaller HakanSerap
aşkıyla romantizm rüzgarının savrulduğu bu dostluk, aşk, para, yanlış anlamalar
ve kıskançlıklarla çevrili aykırı alem panaroması, zengin gözlemlerle özenle
işlenmiş karakterlerle ve birbirini bütünleyen ilişkilerle sürüyor Makul bir
finalle noktalanan, oturaklı, sürükleyici ve insani bir deneme. Melek abla
rolündeki Deniz Türkali" Hakan'ın entellektüel eşcinsel arkadaşı Mehmet (Mehmet
Teoman), pavyoncu Osman (Melek' i bıçaklayan) Cengiz Seçici'’nin oyunları kadar
Serap'ı etkileyen hoş, burjuva genci oynayan Kaan Girgin'in oyunları da
övülmeye değer. Atıf Yılmaz, bıçaklama sahnesinde Visconti'nin 'Rocco ve
kardeşlerinden ve arabadaki Popolar Fora sahnesinde Tinto Brass'dan etkilendiği
izlenimi veriyor. Atıf Yılmaz'ın "Düş Gezginleri'nin ardından sinemamızın
halen yorulmayan emektar ustasının yeniden başarıya merhaba dediği ve belki de
son dönemdeki en dişe dokunur çalışması sayılabilir" (Çapan, 01.04.1994).
Herkesin, hepimizin iyi
tanıdığını sandığı, Kimileriin "kurtarmak mazeretiyle, kendince dümdüz
etmeyi tasarladığı, kararıp kararmayacağı tartışılıp duran bu semti anlamak ve
de sinemada anlatmak ne denli zor!
Atıf
Yılmaz'ın filmi Gece, Melek ve Bizim Çocuklar Beyoğlu üzerine yapılmış ilk
ilginç başarılı bir film. Bu, kuşkusuz bu semtin yakından tanıyıp yaşamış
değerli Yıldırım Türker'in parlak senaryosundan kaynaklanıyor önce...
Beyoğlu'nun arka sokaklarının pitoresk marjinallerinden seçtiği simgesel
tipleri karakter düzeyine çıkaran, ilişkileri oya gibi işleye senaryoya,
Yılmaz, bilinen kıvraklığıyla işlerlik kazandırıyor. Akıllıca, oyuncu kadrosu ise,
başta Derya Deniz Türkali, bu ilişkilere aslında filmin sahip olmadığı bir
gerilimi, baştan sona merakla izlenen bir kaderler yumağı niteli
başarıyorlar... Filmin başlıca kusuru, ele aldığı kişilere çok bir sempati ve
sevecenlikle yaklaşması onları çok fazla sevdiğini her an açık etmesi. Biraz
daha gemlenmiş bir duyarlılık, belki seyircinin onları sevmesini, daha da
kolaylaşrırdı diye düşünüyorum ..
Gece
Melek ve Bizim Çocuklar'ı görün.. Anlattığı yaşamlarını beden zevklerine,
cinselliğe ve "günaha" adamış marjinallere sempati duymuyorsanız
bile, hatta özellikle o zaman. Çünkü sevmemek için çok geçerli neden, olsa da,
her türden azınlığa karşı duyulan olumsuz duyguların nefrete dönüşeceğine ve
bunun da ırkçılığa ve faşizme giden yolların anahtarı olduğuna inanıyorum. Ve
her türden ve onların yaşamlarını anlama çabasının çağdaş olmanın ayrılmaz
koşulu olduğunu düşünüyorum “Atilla Dorsay, “Sinemamızın çöküş ve Rönesans
Yılları, syf:74”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder