ÇIPLAK (1992)
Yönetmen:
Ali
Özgentürk Senaryo: Sadık Karlı
Ali Özgentürk, Görüntü Yönetmeni: Vilko Filac, Müzik: Wolfgang
Amadeus, Bach,Yapım: Asya Film/Ali Özgentürk Costa Ferris, (Türk - Fransız -Yunan Ortak
Yapımı). Görevli Yapımcılar: Ali Akdeniz, Sabahattin Şenyüz, Yönetmen
Yardımcıları: Fatma Nur Sevinç, Şule Başeskioğlu, Sadık Karlı, Yeşim
Çamlıoğlu, Kamera Asistanları: Sönke
Hansen, Muzaffer Turgut, Sanat Yönetmeni: Veli Kahraman, Oyuncu
Seçimi: Harika Uygur, Işık Şefi: Aslı Salim Yaşar, Işık Grubu: Kadir
Dökmeci, Murat Büyük, Ramazan Akgün, Hamit Fenerli Set Amiri: Enver
Kündem, Set Grubu: Ercan Tuman, İsmail Dilaver, Çevre Düzeni: Veli
Kahraman, Erol Taştan, Kostüm Aksesuar: Harika, Ses Kayıt: Tuncer
Aydınoğlu, Kurgu: Mevlüt Koçak, Film Yıkama: Yusuf Özbek,
Miksaj: Alain Garnier,
Oyuncular: Sumru vrucuk,
Erdal Küçükkörmükçü, Adnan Tönel, Hülya Karakaş, Meral Çetinkaya, Sami
Hazinses, Kutay Köktürk, Ayten Uncuoğlu, Işık Aras, Oya İnci,
Konu: Akademi'de kocaları Yadigar ve
Hüseyin'den gizlice çıplak modellik yapan Ayla ile Seher'in öyküsü. Bir süre
sonra Yadigar, karısının bu işini öğrenir. Ardından sürekli karısını gözler. Bu
gözetleme sırasında birden Hüseyin'in karısı seheri görür. Seher'in ve
Hüseyin'in karısının yaptığı işten haberdar olduklarını ve bu gerçeği
kendisinden sakladıklarını düşünür. Oysa Hüseyin de gerçeği yeni öğrenmiştir.
Birden yaşadıkları toplumun geleneksel ahlak değerleri karşısında kendilerini
suçlu hisseden iki erkek ne yapacaklarını bilemezler. Şaşkındırlar. Önce
şiddete başvurup, ressamlara çıplak pozlar veren karılarını öldürmeyi
düşünürlerse de, olaylar beklenmedik bir sona doğru ilerleyecektir.
Ödül:
►Vilko Filac "En İyi Görüntü Yönetmeni",
6. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde (1994)
►Ali Salim Yaşar "En İyi Işıklandırma",
&
Sinema diliyle, gerçeküstüne oldukça yakın duran Ali Özgentürk, çoğu yerde
görüntü karmaşasından da kurtaramamış filmini. Bir "taş" daha atalım
Özgentürk'e ... Üç çıplak modelin birlikte göründüğü sahnede, adı sanı pek
duyulmamış oyuncuları çırıl çıplak soymakta sakınca görmeyen yönetmeni Sumru
Yavrucuk’u çarşaflara dolayarak neden kayırmış acaba? Anlamak Zor. (Tunca
Aslan, “Yenilikçiliğin uzağında soğuk bir çaba” Aydınlık G. 15.3.1994)
& Ali Özgentürk, finisyonu çok iyi yapılmış, çok "mamul",
tam anlamıyla "bitmiŞ" filmleri sevmiyor. Bir filmi bir büyük
deneyim, bir çaba, bir bul yap oyunu gibi görüyor. Onu seyirciyle birlikte
çözümlemek, hatta onunla birlikte oluşturmak istiyor. "Sokak
Tiyatrosu"nda geçirdiği yıllar ve bu deneyimden gelen
"happening" duygusuyla birleşince, her seyircinin farklı biçimde
yorumlayıp kafasında oluşturacağı, sanki ham malzeme halindeki Özgentürk
filmleri ortaya çıkıyor. Bu tavır, özellikle Hollywood usulü
"kusursuz" filmlerin perdeleri kapladığı günümüzde onaylanmayabilir,
sevilmeyebilir. Ama bu tavrın özgünlüğü ve kişiselliği de tartışma ötesidir
sanırım.
Çıplak, işte yine böyle bir film ... Bu
film hakkında Antalya Şenliği'nden sonra sorduğum ve basına yansıyan kimi sorular
vardı. Şöyle yazmıştım: "Neydi bu garip, gerçeküstücü dokunuşlarla
donatılmış kendine özgü film? 'Sanat' dediğimiz şeyle sokaktaki adam arasındaki
kapanmaz çelişkinin öyküsü mü? Resim sanatı üzerine bir düşünme mi? Çöken
İstanbul ve yok olan kentsel değerlerimize yakılmış bir ağıt mı? Hızla değişen,
'modernleşen' ahlak anlayışımız ve kadınerkek ilişkileri üzerine bir kara mizah
denemesi mi? Yoksa hepsi birden mi?" Bunlara başkaları da eklenebilir.
Kuşkusuz kolay kolay tanımlamaya gelmeyen bir film, Çıplak... Güzel Sanatlar
Akademisi'nde çıplak poz veren iki kadın ile bu taraklarda bezi olmayan, "gariban"
takımından kocalarının peşine takıldıkları bu garip ve gerçeküstücü serüven,
toplumumuzdaki çok farklı oluşumlara, tümüyle çelişkili ahlak, estetik,
politik, toplumsal vb. değerlere bir gönderme olduğu kadar, bir sanatçının
Türkiye'de yaşanan kaosa kendi kişisel ve özgün bakışı olarak da nitelenebilir.
Önemli olan, bu özgün bakışa katılmak, Özgentürk'ün bize açtığı kapıdan içeri
girip bu farklı dünyada gezinme sabrını göstermek ... Böyle bir sabır,
seyirciyi ödüllendirebilir.
Sinemanın, örneğin JeanMarie Straub, Bertrand Blier veya Jon Jost
gibi "aykırı" yönetmenlerinin filmlerinden alınan, mantıkla ve
oluşmuş beğenilerle pek açıklanamaz, hafiften "sapkın" bir keyfi, bu
filmden de alabilirsiniz.
Kuşkusuz ki bu, filmi tümüyle savunmak
anlamına gelmiyor. Özgentürk, daha genel geçer seyirciyi düşünse ve örneğin
genelev kadınlarının çıplak modellerin kocalarına acıyıp dövünmeleri veya
polislerin resimleri "tutuklamaları" sahnelerindeki kara mizahı daha
iyi işleyip filmine daha iyi sindirebilse, belki çok daha popüler olacak bir
film kotarabilirdi. Kuşkusuz, kişisellik ile kitleselliğin bir noktada
kesişmesi ve de Özgentürk'ün o noktayı daha iyi gözetmesi gerekiyor ... “Atilla
Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları”
& Yönetmenin
açıklamalarına göre "kendisiyle filmin kahramanlarıyla, sinemayla
başarıyla kimi tabularla, çıplaklık ve erotizmle dalga geçtiği, birçok sahnede
bilinçli bir şekilde farklı sinema türlerine Çıplak" ilginç nitelemesini
hak ediyorsa da son tahlilde, zayıf kalıyor. İki "çift" kahramanın
konumlarını sorgulayışlarını görüntülere dökerken, filmin sanata ve akademiye
yaklaşımı, sade gibi geldi. (Sungu Çapan, "Çıplak Ciddi Olmayan Kötü bir
film”' Cumhuriyet, 18.3.1994)
* 1979
yılında çektiği ilk filmi 'Hazal' ile başlayan sinema serüveninde, sinemamızı
yurt dışında en çok temsil eden yönetmenlerden biri olan Ali Özgentürk Çıplak'
ile beşinci filmine imza atıyor. Pek çok ülkenin sinema ve televizyonlarında
gösterilen 'At', 'Bekçi', 'Su da Yanar' gibi 'Çıplak' da bir ortak yapım.
Özgentürk, Yunanlı sinemacı Kostas Ferris'in de içinde bulunduğu bir ortak
yapım sağlamış bu kez ... Sinema diliyle, gerçek üstüne oldukça yakın duran Ali
özgentürk, çoğu yerde gönüllü karmaşasından da kurtaramamış filmini. Bir taş daha
atalım Özgentürk'e, üç Çıplak modelin birlikte göründüğü sahnede, adı sanı
duyulmamış oyuncuları çırılçıplak soymakta sakınca görmeyen Yönetmen, Sumru
Yavrucak'ı çarşaflara dolayarak neden 'kayırmış' acaba? Anlamak zor. Öte
yandan, Emir Custirica'nın bütün filmlerinin kameramanlığını yapan Vilko
Filaç’ın da pek farkına varamadık Çıplak'da ... Nerede, “Babam İş Gezisinde”
nerede “Çingeneler Zamanl', nerede 'Arizona Rüyası' ve nerede “Çıplak”
gerçekten nerede Vilko Filaç" ... (Tunca Arslan, Aydınlık G, 15.03.1994)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder