Powered By Blogger

2 Kasım 2022 Çarşamba

 

RAZİYE (1990)


Senaryo ve Yönetmen: Yusuf Kurçenli; “Melih Cevdet Anday’ın aynı isimli romanından uyarlama” Görüntü Yönetmeni: Erdal Kahraman Müzik: Arif Erkin Yapım: Mine Film/Kadri Yurdatap Yönetmen Yardımcıları: Gürsel Ateş, Türkân Derya, Sanat Yönetmeni: Deniz Akşekerci, (Fono Film Stüdyosunda hazırlanmış ve seslendirilmiştir.)

Oyuncular: Kâmran Usluer, Yasemin Öymen, Oğuz Tunç, Fuat Onan, Burçay Anger, Burak Davutoğlu, Gürsel Ateş, Güzin Özipek, Ali Fuat Onan

Konu: "Sevdalanmaya gidiyormuşum meğer sözleri ile başlayan kahramanımızın adı konmamış romanda, olaylar kahramanın ağzından anlatılır. Gençlik olaylarına karışmıştır, aranmaktadır, bu yönden dayısının (gerçekte dayısı değil, anneannesinin ilk kocasının ilk karısından olan oğlu) yanına köye gelir bir serüven adamı olan 'çeşitli işler yapmış dayısı şimdi bulunduğu köyü kalkındırmak uğraşındadır. Dayısının evlat edindiği bir de kızı (Vedia) vardır. Dayı öksüz ve yetim kızı yanına almış ve onu modern bir şekilde (Fransızca, roma tarihi, klasik 'özellikle Mozart', görgü kuralları) yetiştirmeye çaIışmaktadır. Oysa Vedia tepkisiz, olumluolumsuz ilgisiz, kendi duyguları ile anlık, doğa içinde doğal yaşamaktadır. Vediaya aşık olur; geçmişi unutan, geleceği düşünmeyen Vedia. aşkı da anlık yaşar. Köyde kül yiyerek yaşayan, Ermiş Yusuf vardır, 'uçacağını' söylemektedir, köylü inanır. inanmayan Dayı Yusuf'u uçmaya zorlar, bu arada köye (ve ormana) yaklaştıklarını duyduğu çingeneleri kovalamak uğraşındadır" köylüleri domuz avlamaya (hatta yemeye alıştırmaya) ikna etmeye çalışır. Bir gece evine gelen birileri dayıdan para isterler, Vedia gelenlerden 'bizimkiler' diye söz eder. Bunun üzerine Dayı Vediayı daha önce geri geldiği okula göndermek ister. O gece köyde bir takım olaylar olur, Yusuf'un uçtuğu söylenir, ama uçarken gören yoktur, çelişik sözler Yusuf'un uçtuğunu kanıtlanamaz duruma getirir. Yusuf uçarsa dayı köyü terk edecektir. aksi halde köyü kendi bildiğince kalkındıracaktır. Olayların bu gelişmeleri sırasında kahramanımız Vedia ile aşkını yaşamaktadır; başka şeyler, aşkın arasında pek anlam vermediği olaylardır. Olayların gelişmesi sırasında dayı Vedia’yı ve yeğenini eve yollarsa da onlar ormana gidip sevişirler. Köyün ileri gelenleri konuyu dayı ile görüşürken, yeğeni köyün keçilerini otlatan nineden Vedia hakkında duydukları ile sorunlarla karşılaşır. Vedia dayısının gerçek kızı mıydı? Dayısının olmadığı bir gece Vedia aslında adının Raziye olduğunu söyler, dayısının küçük iken kendini çingenelerden aldığını çingene olduğunu ifade eder. Dayının kasabada olduğu bir gece domuzlar için hazırlanan sera kimliği belirsiz kişi!erce yakılır, yeğen ile Raziye o gece içki içmiş ve sevişmişlerdir. Dayı serayı yeniden yaptıracağını ve domuz işini sonuçlandıracağını açıklar. Köyün ileri gelenleri dayıyı ziyaret ederler, dayı serayı onların yaktırdığına emin, hepsini yukarıdan bakışlarla ağırlar, Vedia o gün çok çalışmış, çamaşır yıkamış, yemekler pişirmiş yorulmuştur şimdide denizdedir ... dayısına yardım eden köylü Hacı gelerek Vedia hanımın çingenelerle gittiğini söyler... asıl perişan olan 'sevdalanmaya gelen' yeğen değil Dayı olur... “Oktay Ünsel, “Kelimelerden Görüntüye”, syf, 252”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder