Powered By Blogger

2 Kasım 2022 Çarşamba

 ROBER’TİN FİLMİ (1990) 

Senaryo ve Yönetmen: Canan Gerede Görüntü Yönetmeni: Jürgen Jurges Müzik: Fuat Güner Kurgu: Albert Jurgenson Ses Kayıt: Alain Curveilier Oyuncu Seçimi: Harika Uygur Yapım: Konsept Film/Onat Kutlar Cinecam (Alman) Valprod (Fransa Ortak yapımı

Oyuncular: Patrick Bauchau, Aslı Altan, John Kelly, Sinan Çetin, Yavuzer Çetinkaya, Menderes Samancılar, Meral Orhonsay

Konu: Savaşın üzerinde bıraktığı etkilerden sıyrılamayan ve ölüm gerçeğiyle yaşayan Amerikalı Robert, Rock şarkıcısı Gogo'yla (Aslı Altan) tanışır. Gogo, elli yaşındaki fotoğrafçıya göre çok genç, buna karşılık anlaştıkları tek yan cinsel yaklaşımlarıdır. Gerçekte Amerikalı hayranı bir Türk olan Gogo, yavaş yavaş başlayan iç çatışmayla Robert'i tüketirken geçirdiği deneyim sonucunda asıl kimliğine kavuşacaktır.

 ► Robert'in Filmi, 1991 Cannes Festivali'nde resmi olarak "Türk filmi" etiketli tek film. Bu film, "Eleştirmenlerin Haftası" bölümünde gösterildi. Canan Gerede'nin bir TürkAlmanFransız ortak yapımı olarak ve Eurimages fonuyla da desteklenmiş filmi Robert's MovieRobert'in Filmi, Türk sinemasının alışılmış kalıplarının dışına taşan bir film... Bir "savaş fotoğrafçısı"nın, İstanbul' da bir Türk "rock şarkıcısı"yla olan ilişkisi ..

 Görmüş geçirmiş, yaşamı tüm boyutlarıyla tanımış, ölümü, tehlikeyi, savaşı ve kıyımı sayısız kez göğüsIemiş olan Amerikalı Robert, bir otoyol kahvesinde tanıdığı ve takma adı Gogo, asıl adı ise Altan olan genç bir kızla garip ve sıradışı bir ilişkiye girer. Robert'in politik çağrışımlı, anlaşılması zor ilişkileri ve GogoAltan'ın genç yaşına karşın yaşam yorgunu, marjinal ve avare varlığı, bu ilişkiyi elbette zordan zora taşıyacaktır ...

Canan Gerede'nin uzun bir hazırlıktan sonra oluşturduğu film, aslında başarılmış bir "ilk film" sayılabilir. Gerede'nin anlatımında temel bir aksaklık, amatörce bir tavır yok. Bir ilk filmden beklenebileceği gibi yönetmen, içinden taşan tüm temaları, yaşam karşısındaki tavrını, zihnini uğraştıran sorunsalları adeta filme yığmış.

Ancak filmin özel bir başarısı da yok. Ne kişileri ve temaları tümüyle özgün, ne de sinemasının özel bir yanı var. Gerede, doğru düzgün çekeyim derken yeterince kişisellik katamamış sanki filmine ... Gerede, sinemamız için değişik, farklı tipler ve ilişkiler getiriyor perdeye (özellikle cinsellik alanında)... Amerikalı eşcinsel sahne sanatçısı John tipi, öykünün/filmin en yaşayan, en inandırıcı kişiliği. Onun olduğu sahnelerde mm belli bir ışıkla aydınlanıyor.

Ama öte yandan Robert'in açık biseksüeliiği, Altan'da bulduğu "oğlansı" yan ve ona sahip oluş biçimlerinin öyküye ne kattığını anlamak kolay değil.

Ezan eşliğinde seks göstermek de belki yürekli, ama filme çok şey katmayan bir "buluş". Sonuç olarak bizleri tam olarak doyurmayan ve yüzümüzü tam anlamıyla güldürmeyen bir fılm. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 129”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder