METROPOL KABUSU (2003)
Senaryo ve
Yönetmen: Ümit
Cin Güven, Görüntü Yönetmeni: Bahadır Eren, Müzik: M. Kaan Ergün,
Yapım: MGD Filmcilik Ümit Cin Güven, Murat Baran Kameraman: Vedat
Aydın, Kurgu: Yakup Baysal, Sanat Yönetmeni: Halil Küreş, Yardımcı
Yönetmen: Selin Kılıçarslan, Prodüksiyon Amiri: Güler Baybora,
Yapım Sorumlusu: Murat Baran, Genel Koordinatör: Mesut Gülveren,
Oyuncular: Mine Çayıroğlu,
Timur Ölkebaş, Murat Baran, Mustafa Uzunyılmaz, Hasan Mullaoğlu, Ayla Algan,
Halil İbrahim Kuzucu, Murat Bayar, Aynur Diz, Mesut Gülveren, Banu Çiçek, Halil
Küreş, Aziz İzzet, Döndü Deniz Yılmaz, Begüm Solmaz, Özlem Durmaz, Mustafa
Üstündağ, Mesut Gülveren,
Konu: Mazlum, Eşkıya ve Şahin fakirlik
içinde büyüyen ve yolları Kapkaççılıkla kesisen 3 arkadaştır. Çocuk yuvasında
büyüyen Eşkıya'nın ailesi yoktur. Doğu'dan göç ederek İstanbul'a gelen Mazlum,
babasını kaybetmiştir. Ailesini geçindirmek için hırsızlık yapan Mazlum,
Kapkaççı çetesinin başı ve babasının hapisteyken yardım ettiği Şahin'le
tanışır. Şahin'in babası kendisini aldattığı İçin karısını öldürmüştür.
Annesini kaybeden Şahin, babasını da cezaevinde bırakmıştır. Annesi hasta olan
Mazlum, onun iyileşmesini ister. Şahin de ona kol kanat gerer.
14. Orhan Arıburnu Ödülleri
►En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu “Hasan
Mullaoğlu”
... 80 dakikalık küçük bir
film olan Metropol Kabusu'nun iyi yanları var, eksik yanları var. Önce kendimce
eksikleri sayayım. Konusuna temiz ve ödünsüz bir yaklaşımı gerçekleştirmekle
birlikte, film çokluk yeterince vurucu olamıyor. O kapkaç sahneleri birbirine
çok benziyor ve fazla mizansen kokuyor. Bu alt sınıf insanları, bu sokak
çocukları, üstelik hiç küfretmiyor ve aşırı düzgün konuşuyorlar. Çok daha üst
toplumsal sınıf gençlerini anlatan Okul'daki küfür düzeyine bakınca, bu tavır
daha göze batıyor. Elbette Okul'daki küfürler de aşırı, hatta özenti olarak
görülebilir. Ama bu film de tam zıt uçta bir örnek! ...
Öte yandan, Mine Çayıroğlu çok
iyi oynamış olsa da, o uyuşturucu kuryesi silahlı genç ve güzel kız figürü bana
biraz düşsel gözüktü. Sanki Kill Bill'den fırlamış bir Uma Thurman'ın alaturka
çeşitlemesi!... Filmin genel gerçekliği içinde sırıtan bir motif ...
Buna karşılık, oyuncular iyi seçilmiş, iyi
yönetilmiş. Karşımıza bir düşler İstanbul'u getiren görüntü çalışmasını ve
iddiasız, sade, ama filme çok iyi uyan müziği de çok beğendim. Ümit Cin Güven,
anlaşılan bildiği bu çevreyi anlatmaya devam edecek. Bu yanına saygı duyuyorum.
Ondan elbette bir Türk Tarantino'su olma hevesi de beklemiyorum. Ama yine de
sinemasına biraz daha şiddet, enerji ve deyim yerindeyse 'edepsizlik'
gerekiyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 120”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder