TAKVA (2006)
Yönetmen Özer Kızıltan Senaryo Önder Çakar Görüntü Yönetmeni Soykut Turan
Yapım Yeni Sinemacılık
/Sevil Demirci Önde Çakar, Fatih
Akın Klaus Maeck, Andreas Thıel Yönetmen Yardımcıları: Seren Yüce,
Ayhan Hacıhafızoğlu, Ses: Onur Yavuz, Sanat Yönetmeni: Erol
Taştan, Müzik: Gökçe Akçelik, Kurgu Andrew Bird, Yürütücü
Yapımcı: Feridunj Koç, Falk H. Nagel, Yardımcı Yapımcı: Alberto
Fanni, Flaminio Zadra, Baran Seyhyan, Ses : Onur Yavuz, Kamera
Operatörü: Ersan Çapan, Işık Şefi: Kadir Yazıcı, Yönetmen
Yardımcısı: Seren Yüce, Yapım Koordinatörü: Mehmet Davran, Asistanı:
Gökçe Işıl Tuna, Kostüm: Ayten Şenyurt, Makyöz: Nimet İnkaya, Set
Amiri: Melih Sezgin, Yönetmen Yardımcıları: Ayhan Hacıfazlıoğlu,
Tolga Karayılan, Prodüksiyon Amiri: Nihat Emültay, Yapım Grubu:
Benan Baf, Serkan Topal, Deniz Tunacan, Suat Sağlam, Şener Topal, Hakan Orman,
Sanat Grubu: Yunus Emre Yurtseven, Meral Efe, Serhat Altınten, Ömer Elaçmaz, Kamera
Asistanları: Kadir Yalvaç, Hande Cicibaşoğlu, Sena Onar, Emrah Yıldırım, Işık
Grubu: Ahmet Akça, Bülent Sancaklı, Serhat Özcan, Emre Çakır, Yavuz Ustabaş,
Set Ekibi.: Müslüm Bayar, Akın Akgüneş, Yasin Şahin, Laboratuar Kontrol:
Yusuf Özbek, Kopya Baskı: Mustafa Koç, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Film
Yıkama: Orhan Turgut, İlhan Özkan, Bora Büyükdikbaş, Aydın Yeniçeri, Sinan
Kılıç, Süleyman Göktaş, Cengiz Koç, Negatif Montaj: Selahattin Turguıt,
Oyuncular: Erkan Can (Muharrem), Meray Ülgen (Şeyh), Güven Kıraç (Rauf), Settar Tanrıöven (Ali Bey), Engin Günaydın (Erol), Öznur Kula (Hacer), Erman Saban (Muhittin), Murat Cemcir (Mahmut), Feridun Koç (Muzaffer), Müfit Aytekin (Ünal), Hakan Gürsoytrak (Meczup), Selahattin Bilal (Şükrü), Önder Çakar, Tülay Bekret, Suphi Sökücü, Barış Doğrusöz, Aylin Çalap, Gökhan Kıraç, Volga Sorgu, Özgür Deyanç, Yaşar Akın, Taner Şen, Bülent Müftüoğlu, Erdal Parmaksızoğlu, Gürsel Erdoğan, AyhanFaz, Mustafa Pancar, Hüseyin Avni Dede, Gürkan Başbuğ, Gökçe Akçelik, Ararat Mor, Aktan Doğrar,
&
Sinemamızın genç yönetmenlerinden Özer Kızıltan, ilk uzun metrajlı filmi olan
"Takva"da, insanın en azılı düşmanıyla yani kendi kendisiyle
giriştiği mücadeleye odaklanıyor ve kendi halinde bir adam olan Muharrem'in
hayatını alıyor mercek altına. Ailesinden kalma evinde tek başma yaşayan, dar
gelirli, dindar ve dindar olduğu kadar da ahlaklı bir adam Muharrem. Dünya
nimetlerine gözlerini kapayarak, aza kanaat ederek yaşadığı yıllar boyunca,
vicdanıyla hesaplaşmasını gerektirecek pek fazla şeyle karşılaşmamış, dinin
emrettiği gibi 'iyi bir insan' olmaya gayret etmiş, sıradan biri. Muharrem'in
dingin hayatı, zikir gecelerine katıldığı dergahta önemli bir göreve getirilmesi
ile değişiyor. Dergahın sahip olduğu mülklerin idaresini devralan Muharrem, bir
yandan ilk kez bu kadar yakın olduğu dünya nimetlerinin başım döndürme
ihtimalinden, öte yandan işi başaramayıp şeyhini hayal kırıklığına uğratmaktan
korkuyor. Üstelik 'iyi insan' olma kriterlerini egosuyla sınırlamak yerine,
içgüdülerini de denetim altına , almaya
çalışması baskıyı iyice arttırıyor ve ruhsal bir çöküntünün içine atıyor
Muharrem'i. Yıllardır kendi küçük dünyası içinde yaşamaya alışmış olan Muharrem
için, dışarıdaki hayata uyum sağlamak, sorunların sadece itaat ile
çözülmediğini görmek gerçekten zor.
O güne dek hiç inisiyatif kullanmak
zorunda kalmamış olan Muharrem, 'iyi' olmanın her zaman 'adil' olmak anlamına
gelmediğini, tevekkülün reel sorunlarla boğuşurken gerçekleri görmeyi
engelleyen pembe bir gözlüğe dönüşebileceğini, insanın içgüdüleriyle
savaşmasının imkansızlığını anlıyor yavaş yavaş. Kirasını Faz, Mustafa Pancar,
Hüseyin Avni Dede, Gürkan Başbuğ, Gökçe Akçelik, Ararat Mor, Aktan Doğrar,
&
Sinemamızın genç yönetmenlerinden Özer Kızıltan, ilk uzun metrajlı filmi olan
"Takva"da, insanın en azılı düşmanıyla yani kendi kendisiyle
giriştiği mücadeleye odaklanıyor ve kendi halinde bir adam olan Muharrem'in
hayatını alıyor mercek altına. Ailesinden kalma evinde tek başma yaşayan, dar
gelirli, dindar ve dindar olduğu kadar da ahlaklı bir adam Muharrem. Dünya
nimetlerine gözlerini kapayarak, aza kanaat ederek yaşadığı yıllar boyunca,
vicdanıyla hesaplaşmasını gerektirecek pek fazla şeyle karşılaşmamış, dinin
emrettiği gibi 'iyi bir insan' olmaya gayret etmiş, sıradan biri. Muharrem'in
dingin hayatı, zikir gecelerine katıldığı dergahta önemli bir göreve
getirilmesi ile değişiyor. Dergahın sahip olduğu mülklerin idaresini devralan
Muharrem, bir yandan ilk kez bu kadar yakın olduğu dünya nimetlerinin başım
döndürme ihtimalinden, öte yandan işi başaramayıp şeyhini hayal kırıklığına
uğratmaktan korkuyor. Üstelik 'iyi insan' olma kriterlerini egosuyla sınırlamak
yerine, içgüdülerini de denetim altına ,
almaya çalışması baskıyı iyice arttırıyor ve ruhsal bir çöküntünün içine atıyor
Muharrem'i. Yıllardır kendi küçük dünyası içinde yaşamaya alışmış olan Muharrem
için, dışarıdaki hayata uyum sağlamak, sorunların sadece itaat ile
çözülmediğini görmek gerçekten zor.
O güne dek hiç inisiyatif kullanmak
zorunda kalmamış olan Muharrem, 'iyi' olmanın her zaman 'adil' olmak anlamına
gelmediğini, tevekkülün reel sorunlarla boğuşurken gerçekleri görmeyi
engelleyen pembe bir gözlüğe dönüşebileceğini, insanın içgüdüleriyle
savaşmasının imkansızlığını anlıyorhaline getirmiştir. Annesi ve babası
öldükten sonra küçük olan dünyası iyice küçülmüş, nerdeyse tek başına
kalmıştır. Ailesinden kalan küçük eve bile bakamamakta, onlardan kalan ve artık
iyice eskimiş eşyaları bile yeniliyemediğinden onları kullanmaya devam
etmektedir. İşyerinde ise hiç zeka istemeyen çalışma koşullarını 34 yıldır
değişmeden ve yeni bir gelecek kaygısı olmadan sürdürebilmesini yine babasından
kalan bir hatıraya devam edercesine haftada bir gittiği islami bir tarikatın
öğretisinde bulunan mütavazilik, haddini bilmek ve tevekküle uymak gibi mistik
öğretiyle örtmüş ve böylece mutlu olmayı başarabilmiştir. Cinsel yaşamındaki
başarısızlığını ise “uçkuruna sahip
olmak” olarak görmeyi tercih etmektedir. Annesine olan aşırı sevgisi, annesinin
ölümüne rağmen değişmemiş, ev içi yaşamını hala annesinden gördüğü gibi
sürdürmüştür. Yaşamındaki tüm sorunları nerdeyse kendisine unutturan
İslamtarikat öğretisine sımsıkı sarılmış ve bu öğretiden uzaklaşmamak adına
kendi zihninde olağanüstü bir Tanrı korkususevgisi oluşturmuş ve bu
korkusevginin sınırını aşmamaya özen göstermiştir. Kendine ördüğü bu örtü, gittiği İslami
tarikatın da dikkatini çekmiş, Tanrı korkusu sevgisinden oluşan bu örtüden
onlar da yararlanmak istemişlerdir. Büyük bir güven ve dünya malına özenmeme
duygusuna ihtiyaç olan bir sorumluluğu yerine getirebileceği düşünülerek
Muharrem’den tarikatın idari işlerinin bir bölümünü idare etmesi istenmiştir.
Bu sayede Muharrem birden dışa kapalı bir yapıya sahip olan tarikatın dışarıdan
görünen yüzü olmuş, tarikata duyulan mistik saygının ve bunun sonuncunda doğan
maddi gücün görünürdeki temsilcisi haline dönüşmüştür. Artık Muharrem tarikata
ait taşınmaz mülkün tamiri, bakımı, onarımı ve tabi ki gelirlerini takipeden
biri olarak küçük çuvalcı dükkanından, o çok kaçındığı kocaman dünyanın günlük
insan ilişkilerinin içine düşmüştür. Artık hayatında yanlızca yüzyıllık ahşap
mahallesi yoktur; koca İstanbul şehrinin betonlaşmış yeni yüzü ve bu betonlaşan
İstanbul’un beton gibi sert fakat yine beton gibi çabuk dağılan insan
ilişkileri de vardır. Artık eskisi gibi değildir Muharrem’in hayatı. O sakin ve
zaten her bir sonraki gün aynı geçecek hayatı şimdi koşturmacayla ve hiç alışık
olmadığı yeni sürprizlerle doludur. Sürekli bastırmaya çalıştığı cinsel hayatı
kendisine aşırı güven duyan şeyhinin evlenmesini önermesiyle tetiklenmiş,
kendine söylenen her şeyi yerine getirme alışkanlığını ise artık yanında başka
kişiler çalıştırıp onlara buyruk vermeye
dönüştürmüştür. Bu hızlı dönüşüm, Tanrı sevgisi ve korkusu arasındaki
dengeyi Muharrem’in zihninde bozmuş, Tanrı sevgisi azalıp günahlar başlayınca
Tanrı korkusu Muharrem’in zihnini kemirmeye ve sonunda da yok etmeye kadar
varmıştır. …
ÖDÜLLER
14. Adana Altın Koza Film Şenliği
►En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Meray
Ülgen
43. Antalya Film Şenliği
►En İyi Kostüm Ayten Şentürk
►En İyi Müzik Gökçe Akçelik (Pozitif
Edisyon)
►En
İyi Görüntü Yönetmeni Soykut
►En İyi Sanat Yönetmeni Erol Taştan
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü Özer
Kızıltan
►En
İyi Makyaj ve Saç Nimet İnkaya
►En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can
►En İyi Senaryo Önder Çakar
57. Berlin Film Festivali FIPRESCI Ödü lü
Özer Kızıltan
6. İstanbul Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can
12. NürnbergTürkiye/Almanya Film
Festivali En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can
13.
Saraybosna Film Festivali *
►En İyi Film Özer Kızıltan
28. Siyad Türk Sineması Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu Erkan Can
Uluslararası Toronto Film Festivali
►Swarovsky Kültürel Yenilik Özel Jüri Ödülü
Özer Kızıltan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder