Powered By Blogger

20 Aralık 2022 Salı

 

İKİ GENÇ KIZ (2004) 


Yönetmen: Kutluğ AtamanGörüntü Yönetmeni: Emre Erkmen, Müzik: Replikas, Yapım: Yalan Dünya Film, Yönetmen Yardımcıları: İlke Abur Erçin, Burcu Baki, Kamera Asistanları: Jürgen Daum, Derya Erkenci, Işık Şefi: Kaan Korkmaz, Işık Asistanları: Hatip Karabudak, Necmettin Akdeniz, Sanat Okulu Asistanı: Meltem Balta, Kurgu: Zeynep Zilelioğlu, Aziz Günhan İmamoğlu, Lev , Ses: Julio Rodrigez, Özgün , Senaryo Danışmanı: Yıldırım Türker, Sanat Yönetmeni: Emel Güntaş, Yapım Koordinatörü: Nükhet Özel, Kostüm Sorumlusu: Güneş Çapan, Mekan Sorumlusu: Sezan Tanacan, Devamlılık: Deniz Can Şahin, Boom Operatörü: Timur Serengil, Ses Tasarımcısı: Erol Adilce, Ses Kurumu: Umut Şenyol, Gökhan Alat (Demo Prodüksiyon), Çiğdem Uygur, Ses Miksaj: Turgay Yalçın (Demo Prodüksiyon), Optik Ses Sorumlusu: Eyüp Yıldız, Laboratuar Sorumlusu: M. Mustafa Oruç, Mustafa Şahin, Kimyager: Ferda Yılmaz, Jenerik: Şafak Mıhlaç, Negatif Aktarım: Aytekin Birkan, Negatif Renk Düzenleme: Erol Şahin, Kopya Baskı: Zekeriya Şahin, Osman Yıldız, Renk Düzenleme: Cenk Erol, Yapım Asistanları: Alaz Akdoğan, Ali Kılıç, Gülşah Köse, Elif Refiğ, Makyöz: Emine Türk, Kuaför: Ayhan Akyurt, İmran Şahin, Set Fotoğrafları: Emine Derkan, Post Prodüksiyon Yöneticisi: Ayla Oygur, Teknik Hizmet Sorumlusu: Şener Onar, 8mm Filmcilik, Ulaşım: Kontur Turizm, Güneş Nakliyat, Prodüksiyon Avukatı: Süheyla Bingül, Basın Danışmanı: Şeyda Taluk, Grafik Görsel Danışman: Boran Güney, Prodüksiyon Sekreter: İşper Güventürk, (Fono Film laboratuarlarında hazırlanmıştır),

Oyuncular: Hülya Avşar (Leman), Feride Çetin (Behiye), Vildan Atasever (Handan), Tuğçe Tamer (Çiğdem), Sezgi Mengi (Erim), Uğur Baltepe (Burak), Murat Prosçiler (Tufan), İpek Bilgin (Eczacı), Can Kolukısa (Fotoğrafçı), Ufuk Akkuzu (Çetin), Yeşim Ceren Bozoğlu (Patrfümeri/Tezgahtar), Gülşah Köse (Kitapçı/Kasiyer), Alpcan Nedim Bircan (Ceket Satıcısı), Emrah Kolukısa (1. Bekçi/Üniversite), Gökhan Özkul (2. Bekçi/Üniversite), Ömer Aktaş (Dersane Müdürü), Sinan Yüce (Taksi Şoförü), Demet Genç (Genç Anne), Tekin Temel (Genç Baba), Lara Sevdik (Kız Çocuk), Konuk Oyuncular: Savaş Akova (Salim), Gönen Bozbey (Nevin), Hikmet Körmükçü (Yıldız), Aysun Metiner (Şevket Sevgili), Cengiz Sezici (Şevket)

Konu: 18 yaşlarındaki akıllı, sert, çevresine karşı öfkeli ve yalnız bir genç kız olan Behiye ile güzel, göz alıcı, sıcak, sevgi dolu, yumuşak Handan´ın bir kaçış öyküsünü perdeye taşıyor: Handan (Vildan Atasever) ve Behiye (Feride Çetin) tesadüfen tanışan ve tanıştıkları anda sıkı fıkı dost olan iki genç kızdır. İstanbul´un farklı bölgelerinde yaşayan ve farklı sosyal sınıflardan gelen iki kafadar, bulundukları durumdan bıkmış ve hayatlarını değiştirmek istemektedirler. Handan´ın annesi Leman (Hülya Avşar) ise 35 yaşlarında güzel, alımlı bir kadındır. Kendisine ve kızına bakmak için metreslik yaparak geçinmektedir. Behiye´yi Handan´dan kıskanmaya başlayan Leman, bu arkadaşlığı kendince engellemeye çalışır. Handan´ın amacı kendisini ve annesini seneler önce terk eden, Avustralya´da yaşayan babasının yanına gitmektir. Asi tavırlarıyla dikkatleri üzerine çekmeye çalışan ve dar gelirli bir ailenin kızı olan Behiye de kendisine bir yol arkadaşı bulduğunu düşünerek, hayal ederek planında Handan´a yardım eder.

 Ödül

42. Antalya Altın Portakal Film Festivali (24 Eylül1 Ekim 2005)

►En İyi Yönetmen

►En İyi Kadın Oyuncu

►En İyi Görüntü Yönetmeni

 

& UĞUR VARDAN 29.4.2005 Radikal

Arıza başımda duman

Tüketim toplumunun albenisine kapılarak ayakta durmaya çabalayan ve bu yolda her şeyi mubah sayanlar... İki sezon önce izlediğimiz iki Amerikan gençlik filmi, 'Onüç' (Thirteen) ve 'Kötü Kızlar' (Mean Girls) aynı sularda yüzüyordu. Catherine Hartwicke imzalı 'Onüç', meseleyi gerçekçi ve zekice kaleme alınmış bir öykünün yanı sıra görsel açıdan da yer yer MTV tarzı çok hızlı, günün seyircisine seslenen bir üslupta ele alıyordu. Mark S. Waters'ın 'Kötü Kızlar'ına gelince, bildiğimiz mesajları tekrarlayan, klasik lise filmlerinin taze bir karışımı niteliğindeydi. İki filmi aynı parantezde buluşturan öğeler sadece gençliğe eğilmeleri değil; ana karakterlerinin, öykündükleri bir alanda var olabilmek adına gerçek kimliklerinden vazgeçebilmeleriydi.

Behiye'nin öfke nöbetleri Kutluğ Ataman'ın '2 Genç Kız'ı da, bu iki filme, Türkiye cephesinden eklemleniyor sanki. Mesele aynı; kendi kabuğunu kırmak için çabalayan varoşların anarşist kızı Behiye, hayatını 'mış' gibi yaparak yaşayan Handan'ın hikâyesine dahil oluyor. Üniversite çağındaki iki kız, kısa bir tanışma faslı ve birbirlerine ısınmanın ardından ilişkilerini derinleştiriyor. Daha doğrusu Behiye, bohçasını kapıp Handan'ın evine çörekleniyor. Evli bir erkekle metres hayatı yaşayan ve kendi özlemlerini, bir nebze kızının hayatında gideren Handan'ın annesi Leman, bu taşınma eylemini pek onaylamıyor ama kızının gül hatırına katlanıyor. Sonrası mı? Bu da filmin yatağını belirliyor...

'2 Genç Kız'a kaynaklık eden Perihan Mağden'in romanını okumadım, dolayısıyla sadece film üzerinden konuşabilirim; Ataman'ın filminde ilk elde 'İki ana karakter birbirlerine neden bu denli yaklaşıyorlar ve biri, diğerinin hayatına bir gün içinde nasıl bu kadar çabuk adım atıyor' sorusu zihinlerde beliriyor ve bence bu soru, öykü boyunca çok net açıklanmıyor. Her ne kadar film, bu meselenin farkında olduğunu anne Leman'a aynı soruyu sordurarak gösteriyor ve alınan cevabı tatminkâr bularak yoluna devam ediyor etmesine ama bence çok da ikna edici olamıyor. Öte yandan öfke nöbetlerine çok çabuk kapılan Behiye'yi, bol 'sikt..'li jargonu yanında (bu arada Burger King, Boğaziçi ve F tipi sikt..'li cümlelerden payını alıyor), küçük dünyasında tanıyoruz önce: Odasında bir Pazartesi dergisi görmek mümkün (yani bir feministtir o). Ama yeri geldiğinde geleneksel ailenin bir parçası oluyor ve elinde bezi, kızıl saçlarıyla taşları ovalarken buluruz onu.

Asi, bu diyarlardan gitmek istiyor ama film boyunca küfürlerin dışında iki kez aykırılığına rastlıyoruz: Boğaziçi'nin havuzuna dalarken ve sokakta, çeşmenin içinde çırpınırken. Bu eylem esnasında Handan'a sesleniyor: 'Birazcık cesaret'. Handan'ın cesaretine ise her gün gittiği kozmetik dükkanında tezgâhtar kıza diklenirken şahit oluyoruz. Biraz da Behiye'den destek alıyor ve sesini yükseltiyor. Handan'ın aslında formülü belli: zengin bir koca bulmak. Çevresinde bu unvana layık tek bir isim var; Erim. Erim'in ise niyeti çok açık: bu bakire kızı becermek ve sonra da arkadaşına peşkeş çekmek.

Erim ve arkadaşından başlayarak şunu rahatça söylemek mümkün: '2 Genç Kız', belki ana karakterleri arasındaki ilişkinin derinliği konusunda ikna edici değil ama erkeklere bakışı açısından fikri net: İstisnasız bütün erkekler kötüdür. Nasıl mı? Karakterlere bakalım: Onları indirdikten sonra çaktırmadan ellemeye çalışan taksi şoförü, her alışverişte asansörde mastürbasyon yapan bakkalın çırağı, anne Leman'ı aldatan, doğum gününü bile es geçen Şevket bey, Behiye'ye kan kusturan ve Para dergisi okumaktan başka bir şey yapmayan ağabeyi, onun sözüne kanıp kızına yapılan zulme sesini çıkarmayan babası ve her şeyden önemlisi, anakızı bırakıp Avustralya'ya kaçan Behiye'nin babası (ki bu nokta, öyküdeki 'baba figürü'nü de karşılıyor aynı zamanda). Film bir de o ünlü 'atasözüne' gönderme yapıyor sanki: İki karakteri ele alırsak, hikâye kızını dövenle dövmeyeni anlatıyor bir bakıma.

Molped reklamındaki gibi... Gelelim oyunculuklara... Bu film dolayısıyla tanıdığımız iki genç isim de oldukça başarılı ama Handan rolündeki Vildan Atasever, daha zor bir sınava soyunmuş ve canlandırdığı karakteri, hiç bir ihtilafa mahal bırakmazsızın inandırıcı kılmış. Behiye'yi canlandıran Feride Çetin ise, özellikle öfke nöbetlerinde sanki rol yaptığını belli ediyor gibi. Ya Hülya Avşar? Bence Hülya Avşar'a ilişkin bir türlü keşfedilemeyen ve gerçek değerini bulamayan bir yıldız muamelesinden artık vazgeçelim. Geçmişten, 'Benim Sinemalarım' ve 'Berlin in Berlin' filmlerinden kalan ve zihinlerdeki yeri son derece muğlak olan performanslarının dışında bir türlü iyi oyunculuğuna şahit olmadığımız (ve bana kalırsa şahit olma olasılığımızın son derece küçük olduğu) Hülya Avşar, hayatımızı gereksiz yere işgal ediyor. '2 Genç Kız'daki Hülya Avşar da son derece klişe, özensiz ve de vasat. Molped reklamında, genç kızlarla aşık atan kadının ötesine geçemiyor.

Dinamik bir üslubun peşinde

Ya reji? Yer yer müzikten beslenen ve doğru seçilmiş şarkılarla sahnelerini zenginleştiren bir anlatım (özellikle Handan'ın Erim'in yazlığından döndüğü sahne bir doruk noktası) tutturan Kutluğ Ataman, dinamik, genç bir üslubun peşine takılmış; ki bence bu seçim olumlu sonuçlar vermiş. Zaten '2 Genç Kız'ın üslubunda problem yok; ama yine de kişisel olarak beni Kutluğ Ataman'ın bir önceki filmi 'Lola + Bilidikid' daha çok heyecanlandırmıştı. Giriş kısmındaki 'Onüç'le bağlayayım: Catherine Hartwicke'in yapıtı, kız çocuğuna sahip her ebeveyn için gerçek anlamda bir 'horror' (gerilim) filmi tadındaydı. '2 Genç Kız'ın 'kıssadan hisse' gibi bir amacı yok ve karakterlerine sahip çıkmaktan da korkmuyor. Ama yine de bu öykü bizi biraz gerseydi, daha bir memnun olurdum, kendi adıma...


FİLMİ İZLE 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder