DURUŞMA (1999)
Yönetmen: Yalçın Yelence, Öykü
ve Senaryo: Umur Bugay, Görüntü Yönetmeni: Güngör Toydemir Müzik:
Melih Kibar Melki Prodüksiyon, Yapım: Bugay Film/Umur Bugay Yardımcı
Yönetmen: Şengül Halat, Yönetmen Yardımcıları: Ferda Aydar, Sema
Aytaç, Şarkı Sözleri: Ebru İlbay, Sanat Yönetmeni: Bengi Bugay, Sanat
Yön. Yardımcıları: Esin Köseoğlu, Başak Bugay, Kamera Asistanları: Feza
Çaldıran, Aras Demiray, Cihan Yılmaz, Deniz Eyüboğlu, Kostüm Yardımcısı: Müberra
Dündar, Post Prodüksiyon: Erdoğan Bugay, Şevket Uysal, Laboratuar
Kontrol: Yusuf Özbek, Film Yıkama: Orhan Turgut, Ersan Gümüş, Ayhan
Kısa, Film Baskı: Mustafa Koç, Negatif Montaj: Selahattin Turgut,
Makyaj: Semra Sarıkaya, Nimet Gölgör, Kuaför: Murat Gültekin (Nis
Kuaför), Işık Şefi: Yusuf Erol, Işık Yardımcıları: Kadir Tiryaki,
Fazlı Sekizler, Faruk Yılmaz, Set Ekibi: Cengiz Yaşar, Mehmet Yaşar,
İzzet Yılmaz, Crain Operatörleri: Ali Dervişoğlu, Gökay Koçalan,
Basın ve Halkla İlişkiler: Cem Sancar, Serdar Bordanacı, Set
Fotoğrafları: İhsan Özçelik, Bando: Behçet Erken Bando Takımı, Elektronik
kameraSet Belgesel: Serdar Armutlu, Demir Gökdemir, Kamera Malzemeleri: Kenmovie,
Kamera: Moviecam, Ses Mühendisi: Mehmet Kılıçel (Select), Boom
Operatörü: Serter Aklaya, Montaj: Şevket Uysal, Muhasebe: Vefki
Tükkan, Ulaşım: Mustafa Yiğit, Miksaj Stüdyosu: İmaj, Miksaj
Teknisyeni: Ray Gillion, Miksaj Ast: Ulaş Ağçe, Ses Editörleri: Osman
Tahsin Erol, Serdar Öngören, Suat Yılmaz, Dublaj Teknisyeni: Serdar
Öngören (İmaj), Ses Süpervizörü: Çağlar Türkmen, Jenerik: Oktay
Kılıç, Yapım Koordinatörü: Dilek Yelence, Yapım Yardımcıları: Metin
Gülhan, Ergun Sımsıkı, Mustafa Erol, Ömer Bugay,
Oyuncular: Meltem Cumbul
(Nazan), Güven Kıraç (Cavit), Zafer Algöz (Selami), Güzin Çorağan (Necla),
Selçuk Uluergüven (Salih), Tanju Tuncel (Safiye), Sevim Çalışgir (Zehra), Mine
Şenhuy Teber (Derya), Güzin Özipek (Melahat), Ercan Yazgan (Hikmet), Erdoğan
Tuncel (Hakim), Savaş Yurttaş (Üfürükçü Raşit), Mehmet Akan (Okuyucu), Ali
Uyandıran (Ziver), Erdinç Dinçer (Selami’nin Avukatı), Cezmi Baskın (Ocakçı
Zeki), Erkan Taşdöğen (Tuncay), Erdal Kuyumcu (Nezih), Erdoğan Bugay (Osman),
Serdar Bordanacı (Ömer), Özgür Yelence (Enver), Meral Çetinkaya (Latife), Oktay
Sözbir (Nazif), Selda Özbek (Okşan), Başak Kökükaya (Belma), Nazlı Tosunoğlu
(Sevinç), Levent Yılmaz (Meyhaneci), Tuncay Akça (Mubaşir), Tuncay Gürel (Katip),
Cengiz Tangör (Garson), Hikmet Karagöz (Müşteri), Sabriye Kara (Müşteri), Ömer
Bugay, Rutkay Aziz (Rafet), Boyacılar: Celal Özdemir, Seyfi Özdemir, Medya
Grubu: Arif Yavuz, Elif Metin, Bihan Durukan, Özlemİpek, Serkan Kumru,
Alparslan Özdemir, Aysun Elçin, Serdar Garan, Belgin Eyel, Mehmet Turan, Evrim
Özen, Suat Keskin, Eray Yumuşaker, İlkay Akdoğan, Gonca Konuklar, Meltem
Özlevent, Engin Koç,
Selami' nin işi becerdiğini
gören Cavit ise, içki sofralarında perişan dolaşmaktadır. Ama bomba çok
geçmeden patlar. Mahalleli Selami'nin üfürükçüye gittiğini öğrenmiştir.
Selami'nin kendisinden hiç şüphesi yoktur ama Nazan'a yanaşamamasına da bir
anlam verememektedir. Ana kızın kendisine büyü yaptıklarını kafasına takmıştır.
Her yerde büyü aramaktadır. Bir taraftan Nazan, isteri krizleri içinde
"ölmek istiyorum" diye pencerelere saldırırken, beri taraftan Selami
çılgın gibi evin içinde büyü arar. Ev tam bir tımarhaneye dönmüştür. Bu durum
yine hemen mahallelinin diline dolanır. Dedikodular, laf çarpmalar ayyuka
çıkar. Selami'yi, en çok da Cavit'in sataşmaları çıldırtır. Sonunda, iş
Selami'nin büyüyü yok edeceğim diye tüm evi yakma hazırlığına kadar gider.
Şimdiye kadar durumu idare etmeye çalışan Necla da artık umutsuzdur. Yine
avukata başvurur boşanma için. Avukatın Nazan'a ilgisi de Necla'yı
cesaretlendirir. Avukat'ı 3. koca adayı olarak görmeye başlar. Davanın açılması
için bir yılın dolması beklenecektir. Bu ilginç olaylar medyanın ilgi odağı
olmuştur. Mahallede atılan her adım medya tarafından izlenmektedir. Bu süreçte
hıncını almaya çalışan Cavit, "dayan... 35 gün kaldı, dayan... 22 gün
kaldı" diye imzasız mektuplarla Selami'yi çıldırtmakta, Necla boşanma
gününe kadar Selami'nin kızına el sürmemesi için, avukatla işbirliği yaparak
çeşitli entrikalar çevirmektedir. Boşanma isteğinden alınarak kendini toplayan
Selami'nin Nazan'ı kıstırma çabaları hep boşa çıkartılır. Sonuçta, bir yıllık
sürenin dolmasına kadar Selami, Nazan'a elini süremez. Böylece, boşanmanın
koşulu yerine gelmiş olur ve mahkeme "bir yıl boyunca erkeklik görevini
yerine getirmediği" gerekçesiyle Selami' yi de Nazan' dan boşar.
ÖDÜL:
12. Ankara Uluslar arası Film Festivali’de
► Meltem Cumbul “En İyi Kadın Oyuncu”
36. Antalya Altın
Portakal Film Festivali‘nde (1999)
►
Ercan Yazgan “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
& Yalçın
Yelence, televizyon formatlarını başarıyla beyaz perdeye aktarabilmiş, irili
ufaklı onlarca rolde yüzleri başarıyla kullanan, bol bol güldüren, sosyal
bireysel yaralara merhem sürmeye çalışan, tadı tuzu yerinde, devamının gelmesi
halinde kolayca beyaz perde dizisine dönüşebilecek bir yapım ortaya koymuş.
Meltem Cumbul, Zafer Algöz, Güven Kıraç üçlüsünün damga vurduğu, Güzin
Çorağan'ın 'kız anası' rolünde çok başarılı olduğu, diğer oyuncuların da
ellerinden geleni artlarına koymadıkarı, ne yalan söyleyelim berber rolündeki
Ercan Yazgan'ın en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Altın Portakal almasını
'biraz fazla' bulduğumuz, yarınlara kalmayacak olsa da bugünleri kurtaran bir
Yalçın Yelence filmi karşımızda (Tunca Arslan, Radikal Cumartesi, 04 Aralık
1999)
* Türk
sinemasında vaktiyle kimi sempatik filmlerin senaryolarını imzalamış olan Umur
Bugay, yıllar sonra yeniden sinema için yazmış. TV dizilerinin kıvrak yönetmeni
Yalçın Yelence ve hemen hepsini yine TV dizilerinden tanıdığımız zengin bir
oyuncu kadrosu da film için seferber olmuş.
Duruşma başından
iki evlilik geçmesine karşın "kız oğlan kız kalan" bir mahalle dilberinin
öyküsünü anlatıyor. Gerek kızın inadı, gerek baskıcı anasının komploları,
gerekse saf Anadolu çocukları olan "düşman kardeşler", damatlarımızın
ruh bekâreti, evliliğin doğal sonucuna ulaşmasını engelliyor. Ve iş mahkemenin
ve de medyanın huzurlarına geliyor.
Duruşma temelde tek esprili bir film. Yani
tüm film, kadın kahramanın bekâreti ve onu iki evlilikten sonra nasıl olup da
halâ koruduğu üzerine!... Kuşkusuz bu çok zengin bir malzeme sayılmaz. Ama
konunun Türk toplumu için önemi ve hâlâ büyük ölçüde taşıdığı "tabu"
niteliği düşünülürse, hoşgörülü olmak mümkün…
Filmin yapımcıları, konunun
kısırlığını zengin kadro ve de popüler bir havayla kırmaya çalışmışlar.
Gerçekten de film bir yandan eski Yeşilçam'ın o ünlü Arzu Film güldürülerini,
Türker İnanoğlu'nun bol oyunculu popüler komedilerini ve öte yandan, zaten
onlardan beslenen son dönemin TV dizilerini andırıyor. Ama yer yer çok
uzatılmış ve aşırı abartılmış bir dizi havası da egemen olmuyor değil.
Durumu
kurtaran yine de oyuncular oluyor. Meltem Cumbul'un artık bilinen fantezi yeteneği
tam yerinde. "İki kafadar" Güven Kıraç ve Zafer Algöz'ün yine TV
dizilerinden başlayıp Salkım Hanımın Taneleri'nde zorlu bir sınavı başarıyla
veren oyunculukları ise seyre değer. Ayrıca filmin ses kaydı açısından son
dönemin en iyisi olduğunu söylemeliyim: standart bir Türk filminin tersine, tüm
konuşmalar çok iyi anlaşılıyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans
Yılları”
4 Duruşma'nın
öncelikle dikkati çeken yanları nitelikli oyunculuğu ve kaliteli teknik
işlemleri. Filmin yönetmeni Yalçın Yelence'nin uzun bir süredir birlikte
çalıştığı Güngör Toydemir'in görüntü yönetimi, çerçeveleme, kamera hareketleri
ve aydınlatma tasarımı da dikkat çekici. Filmin ses işlemlerinin İmaj
stüdyolarında yapılmış olması da filmin biçimsel olarak bir bütünlük taşımasına
katkı sağlamış.
Duruşma, öncelikle bize özgü ve neredeyse
hepimizin aşina olduğu mahalle yaşamından kesitler sunan bir film. Tipik bir
İstanbul mahallesinde, bıçkın olmalarına karşın geleneklerin baskısından
sıyrılamamış gençler, meraklı mahalle kadınları, taksi şoförü ve semt berberi,
kahvehane ocakçısı ve meyhaneci gibi pek çok tip, bu yaşamın içinde resmi geçit
yapıyor. Aslında vurguladığımız tiplerden kahve işleten Selami (Zafer Algöz),
balıkçının oğlu ve bıçkın geçinen, aslında saf biri olan Cavit (Güven Kıraç),
tip tanımlamasının ötesinde karakter olarak başarıyla işlenmiş filmde. Diğer
yandan çok öne çıkmasa da tavır, jest ve mimikleriyle Ercan Yazgan, mahalle
berberini canlandırmada oldukça başarılı görünüyor ve 36. Antalya Altın
Portakal Film Festivali'nde aldığı En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü
yadırgatmıyor.
1990'lar sonrasında Türk sinemasındaki en
önemli gelişmelerden biri, yönetmenlerin öncelikle öykülerini anlatmayı dert
edinme si ve bu bağlamda öykünün akışı içinde mesajlarını iletmeleri. Şüphesiz
bu yaklaşım yönetmenlere göre değişiklik taşıyabiliyor. Duruşma'da Yalçın
Yelence, Umur Bugay'la yıllara yayılmış ilişkilerinin de getirdiği avantajla, Bugay'ın
yarattığı dünyayı, başarılı ve rahat akan bir sinema diliyle işlemiş.
"Umur Bugay ve Yalçın Yelence, birlikte yarattıkları dizilerde
toplumumuzdaki bilumum çarpıklığı, dedikodu kumkuması mahalle yapısını, aile
içi ve komşular arası sorunlu ilişkileri, cinsellikten yoksun aşkları yumuşak bir
mizahla hicveder. Yıllardır sürdürdükleri bu çalışmaları, elbette, televizyonun
gerektirdiği konvansiyonel biçime ve ölçülü içeriğe sahiptir. 'Duruşma' da
kendilerini biraz daha serbest bıraktıkları gözleniyor ... Öte yandan, Bugay ve
Yelence test edilmiş mizah anlayışlarını aynen korumuş. Ekrandan aşina
olduğumuz tam kadro 'Bizimkiler'de 'Duruşma'da rol alıyor. Ancak başroller star
olma yolunda ilerleyen Meltem Cumbul ve sinemada yılın gözde ikilisi Zafer
Algöz ve Güven Kıraç arasında paylaştırılmı özellikle Zafer Algöz'e dikkat
çekmek gerekiyor" (Taşçıyan, Milliyet, 31.12.1999).
4 Film, öykünün akışı içinde
günümüzün yükselen değerlerine, toplumsal yozlaşmaya da eleştirilerini
dokunduruyor. Günümüzde her şeyi belirleyenin medya olduğu, onur, gurur gibi
sanki başka çağda kalmış değer yargılarının yerine, bu değerlerin ve her şeyin alınıp
satıldığı bir dünyada yaşadığımızı vurguluyor. Analar yine kızlarını rahat
ettirecek paralı erkeklere yönlendirirken, diğer yandan kurnaz, medyanın
gücünün farkında olan Rafet gibi avukatların etkisiyle medya ve medyatikliğin
yaşamımızdaki önemini hemen kavrıyorlar. Bunu önceden çözmüş olanlar ise televizyoncuların
bir şeyle ilgilenmesinin ne kadar önemli olduğunu zaten biliyorlar.
Duruşma, 1970'lerin bağırış ve çağırışlarına
dayalı şablon mahalle filmlerinin dışında, aynı temadan yola çıkarak; mahalleyi
bir metafor, yaşadığımız toplumu temsil eden bir simge olarak ele alan ve
ölçülü bir sinema diliyle anlatan bir film. Duruşma'nın öyküsünü aslında Umur
Bugay 1987'de yazmış. İlk yazıldığı zaman iki kocayı Zeki Alasya ve Metin
Akpınar'ın oynaması öngörülmüş. Hikayeyi yeniden ele alarak güncelleştiren
Bugay, Medyaya yansıyan 'kenar mahalle kızlarının yükseliş hikayelerini' örnek
alarak güncelleştirdiği komedi için şöyle diyor, "Türkiye'de insanlar
boşanamıyor, evlenemiyor, çocuk sahibi olamıyor, annebaba olamıyor, karı koca
olamıyor, doğru dürüst sevişemiyor, bir şeye varamıyorlar. Sonunda kendi
kişilikleri elden gidiyor, bir yabancılaşma bu. Bir göçebelik var; bazı şeyler,
etik değerler kurumsallaşmıyor bizde. Bu kadar istikrarsız bir toplumda ancak
hiciv yapılabilir" (Toptaş, Radikal Cumartesi, ” 24.07.1999) “Prof.Dr.Alim
Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması”
syf, 199”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder