Powered By Blogger

13 Aralık 2022 Salı

 

SINIR (1999)


Yönetmen: Yaşar Güner, Gürsel Ateş, Hikaye: Gani Rüzgar Şavata, Senaryo: Yaşar Güner, Urya Şavata, Görüntü Yönetmeni: Süha Kapkı, Müzik: Metin Karataş, Yapım: Ey Prodüksiyon/Fulya Eyilik Sanat Yönetmeni: Levent Çakır, Hasan Çobanoğlu, Kurgu: Mevlüt Koçak, Süpervizör: Gani Rüzgar Şavata, Yapım Koordinatörü: Cesur Koçak, Yönetmen Yardımcısı: Yaşar Güner, Negatif Kurgu: Tamer Eşkazan, Işık Asistanı: Murat Okan

Oyuncular: Gani Rüzgar Şavata (Barzan), İlknur Bozkurt (Keje), Eylül Deniz (Helin), Ali Şakar (Poyraz), Yaşar Güner (Hacı Ali Rıza), Ümit Yesin (Battal Ağa), Mehmet Emin Eren (Serker), Nurettin Özer (Reşit Ağa), Ensari Kurtiz (Maho), Ekrem Erkek, Aynur Aydan (Elif), Arzu Kıvanç (Meryem), Vehbi Varol (Cemal), İlhan Keskin (Kemal), Müzeyyer Çalışkan, Arzu Bacaksız, Murat Özlük, Levent Çakır (Komutan), Deniz Akbulut (Moğe)

KONU: 1998'de Kuzey Irak'taki Halepçe katliamında mağdur olan insanlara yardım amacıyla Dicle Üniversitesi'nde okuyan bir grup öğrenci Diyarbakır halkından yardım toplar ve Irak'a yol alırlar. Grubun başını çekenlerden biri SuriyeIrak sınırında yaşayan Kejan Aşireti'nden Battal Ağanın kızıdır. Battal Ağa, kızı Helin'in geri getirilmesi için yeğeni, iki çocuk babası Barzan'ı görevlendirir. Irak'a giden öğrenciler ve Barzan'ın yanı sıra, Suriye tarafından Ceylanpınar'da yaşayan, yine Kejan Aşireti'nden Poyraz da aynı serüveni paylaşır. Kuzey Irak'ta bilinmeyen bir savaşın içinde bulurlar kendilerini... Türkiye'ye geçişleri mümkün olmadığından Poyraz'ın yardımıyla Suriye'ye geçerler. Bu geçiş sırasında birkaç arkadaşını kaybederler. Suriye'de ummadıkları bir macerayla karşılaşırlar. Türk casus sanılarak işkenceye tabi tutulurlar ve tutuklanırlar.

& İşkenceyi konu alan her filme peşin olarak olumlu bakmadığımız gibi, Kürtlerin ve Türklerin kardeşliğini ele alan her filme de peşin olarak olumlu bakmıyoruz. Bizim için önemli olan filmin düzeyi, sinema dili ve sanatı açısından ne olup ne olmadığı. Sınır, taşıdığı iyi niyete karşın son derece yetersiz bir çalışma. Öyle ki sinemanın alfabesi bile yeterince kullanılmıyor ve olaylar, kişiler, siyasal veya psikolojik motivasyonlar yeterince açıklıkla belirmiyor. Ne yazık ki acı gerçek bu ve filmin baş oyuncusunun ödül töreninde "bu jüri satılmış" diye olay çıkarması da bu gerçeği örtecek gibi değil.

Ne yapalım, sırf iyi niyetle veya siyasal bağlanmayla fılm yapılmıyor, kolay kolay Yılmaz Güney de olunmuyor. Bu, yıllar süren sabırlı bir çabanın ve özenli ” bir yaklaşımın ürünü olmak zorunda. Başka yolu yok. .. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 135”

FİLMİ İZLE 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder