Powered By Blogger

15 Aralık 2022 Perşembe

 

ŞELLALE (2001) 


Senaryo ve Yönetmen: Semir Aslanyürek, Görüntü Yönetmeni: Hayk Kirakosyan, Müzik: Sunay Özgür, Yapım: Şellale Film  IFR / Yalçın Kılıç  Ezel Aka Kamera Asistanları: Mehmet Zengin, Eyüp Bor, 2. Kamera Asistanı: Serdar Güz, Şaryo: Ali Dervişoğlu, Kreyn Operatör Yrd.: Oktay Koçalan, Kurgu: Senat Preşeva, Mustafa Preşeva, Ses Teknisyeni: Burak Akbulut (Gramofon), Boom Operatörü: Halil Çığır (Gramofon), Işık Şefi: Kadir Yazıcı (Orion), Işık Asistanları: Engin Altıntaş, Levent Yiğit, Serdar Türkoğlu, Eyüp Taşçı, Cengiz Topuz, Mumin Balcı, Halil Demir, Bülent Bayraktar (Orion), Set Amiri: Adnan Aydın, Set Asistanları: Cüneyt Kayar, Hamdullah Erdoğan, Set Fotoğrafçısı: Serdar Aşkın, Özel Efektler: Özcan Yıldız, Emir Özer, Erman Yıldız, Çaycı: Hasan Demir, Set Görevlileri: Hasan Türkmen, Aytekin Rica, Emrah Türkmen, İbrahim Rica, Mehmet Rica, Mahmut Ünal, Gmkhan Büyükaşık, Serkan Genç, Serdal Genç, Şoförler: Sabit Kabaali, Ali Kartal, Hikmet Aslan, İskender Yüceşan, Tahir Kabaali, Ali Ezer, Mehmet Veznedar, Fehmi Uzun, Yunus Yücel, Ali Demir, Şemsettin Albak, Tevfik Çoban, Post Produksiyon Sorumlusu: Banu İmset, Murat Şenyüz, Film Laboratuarı: Sinefekt, Laboratuar Kontrol ve Program: Yusuf Özbek, Film Yıkama: Orhan Turgut, Ersan Gümüş, Ayhan Kısa, Negatif Kesim: Selâhattin Kısa, Burcu Doğanay, Renk Düzeltme: Yusuf Özbek, Film Baskı: Mustafa Koç, Murat Kendir, Görsel Efektler (Sinefekt): Kerem Kurdoğlu, Emre Aypar, Özgür Toparlı, Bülent Ergün, Merih Öztaylan, Yasemin Ülgen, Jenerik: Emre Aypar (Sinefekt), Jenerik Aktarma: IMAJ, Fregman Grafik Tasarımı: Özer Feyzioğlu, Ek laboratuar İşlemleri: Bavaria Bild &Tonbearttbeitung, Dolby Digital Miksaj Stüdyosu: Taylan Oğuz (İmaj), Ender Akay (Kedi), Dublaj: Prodüksiyon Amiri: Enis Özkul, Ahmet Kısacık (İstanbul), Prod. Ast (Antakya): Olcay Güven, Alp 1. Aksu, Başat Erengezgin, Prod. Ast.ları :(İstanbul) Eyüp Kırbaş, Türker Akkuş, Mekan Sorumlusu: Murat Pekin, 1. Yönetmen Yrd: Murat Şenöv, 2. Yönetmen Yrd.: Levent Kaçar, 3.Yönetmen Yrd.: İlksen Başarır, Devamlılık: Filiz Gülmez, Video Assisty: Elif Çakırlar, Oyuncu Seçimi: Harika Uygur, Barış Çakmak, Tuncay, Uğurlu, Sanat Yönetmeni: Levent Uysal, Set Dekorasyonu: Murat Çelebi, Ressam: Saim Dursun, Aksesuar Sorumlusu: Özgür Aslanyurt, Heykeltraş: Nurettin Bektaş, Set İnşası: Semir Güleryüz, Necmi Güleryüz, Hikmet Aslanyürek, Kostüm: Özlem Azkarpat, Terzi: Mediha Aslanyürek, Terzi Yrd: Arzu Aslanyürek, Makyaj: Semra Sarıkaya, Makyaj Ast: Aysel Aydın, Kuaför: Süheyla Büyükleyla, Kuaför Ast: Gözde Büyükleyla, Dublaj: Erkan Altınok, Seslendirenler: Sema Mağara (Madam Dumas), George Dounmergeus (Mösyö Dumas), Umut Özçorlu (Ayhan Öğretmen), Ses Tasarım: Ender Akay (Kedi), Müzik: Kedi Müzik Stüdyosu, Müzisyenler: Vurmalılar: Fahrettin Yarkın, Ferruh Yarkın, Yaylılar: Cihat Aşkın, Bahar Meriç, Aida Boydağ, Reyent Bölükbaşı, Fora Baltacıgil, Ney: A. Şenol Filiz, Ali Naci Gündoğdu, Klarnet: Toygun Sözen, Saz: Akın Eldes, Kaval (Semir Aslanyürek, Diğer Nefesliler: Selim Aslanyürek, Şarkılar: Sunay Özgür (Şellale Girişi – Rüya – Yol – Kaçma Halep Fahişesi – Süt Rüyası – Müze – Defne’nin Göz Pınarı – Postallı Süt  Deyyus), Tanıtım ve Dağıtım Sorumlusu: Serkan Çakarer, Grafik tasarım: Mucizeler Dükkanı, Basın ve Halkla İlişkiler: Bizim Stüdyo, Poster İllustrasyonu: Şahin Karakoç,

 Oyuncular: Hülya Koçyiğit (Semra), Tuncel Kurtiz (Kel Selim), Aykut Oray (Yusuf Usta), Ali Sürmeli (Süleyman), Eniz Aslanyürek (Küçük Cemal), Zuhal Tatlıcıoğlu ), Ege Aydan (Sarhoş Sami), Nurgül Yeşilçay (Nergis), Fikret Kuşkan (Yetişkin Cemal), Savaş Yurttaş (Münir Ağa), Can an Hoşgör (Cemile), Erdibç Olgaçlı (Okul Md. Aziz),Altay Özbek (Haydar), Ana Oyuncular: Ezel Akay (Kasap Callud), Turgut Yasalar (Mr. Johnson), Ali Naki Gündoğdu (Topal Habip), Mithat Öztürk (Müteahhit Bekir (Vecih Öztürk), Zeynep Bilgin (Nihal Öğretmen), Serkan Ercan (Laz jandarma), Güner Özkul (Azgın Anne), Ömer Cihangir (Muhtar), Semir Asalanyürek (Mösyö Dumas), Misafir Oyuncular: Hamdi Alkan (Sarhoş), Pelin Batu (Nihal), Donatella Piatti (Madam Dumas), Murat Şensoy (Turist), Abdo Konuksever, Ab dulkadir Mansuroğlu, Adil Helvacıoğlu, Ahmet Abacıgil, Ahmet Rica, Alaattin Bahar, Alaattin Doğruel, Ali Ateş, Ali Eskiocak, Ali Ezer, Ali Gezgin, Arman Kart, Aytekin Rica, Aziz Paklacı, Halil Şenyüz, Hanefi Koşar, Hasan Akdenmir, Hasan Duman, Hasan İşyer, Hasan Tatlıcı, Hayriye Yılmaz, Hikmet Aslanyürek, Leveny Kaçar, Levent Nur, Mahmut Sezer, Mahmut Şener, Mehmet Ali Çavuş, Sabri Doğan Yetişen, Salih Yener, Salih Zeki Boğa, Selim Aslanyürek, Semire Karabıyık, Serdar Çoban, Serpil Aslanyürek, Servet Miroğlu, Seval Dikkaya, Süleyman Yeşiltepe, Süreyya Çoban, Şakir Yıldızbaş, Tahsin Renda, Tansel Doğruel, Tarzan Şenol, Bekir Haliloğlu, Cemil Başıbüyük, Cem il Kaya, Dilara Coşkun, Ecem Uygun, Ender Özcan, Fatih Aslanyürek, Fizuli Caferof, Halil Bayraktar, Mehmet Alvanoğlu, Mehmet Konak, Mehmet Yiğit, Melek Aslanyürek, Mithat Aslanyürerk, Murat Tahhisoğlu, Müslim Kabadayı, Neşe Baykent, Nihat Yılmaz, Özcan oduncu, Özer Aslanyürek, Sabahat Aslanyürek, Turan Uçucu, Ufuk Duman, Vecdi Koçak, Yıldırım Ekşi, Yılmaz Büyükkasım, Yusuf Başıbüyük, Yusuf Çalışkan, Yusuf Yeşiltepe, Zemzem tatlıcıoğlu,

KONU: Olaylar 1960 yılında 27 Mayıs askeri müdahalesinden bir buçuk ay önce Antakya’da geçer. O günlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve politik kriz, bir ailenin duygu ve mizah yüklü öyküsünde hayat bulur. Film, başarılı bir ressam olan Cemal’in memleketine geri dönmesi ve tüm hayatında iz bırakan çocukluk yıllarını anımsamasıyla başlar. O günlerde biri DP’li biri CHP’li olan babası ve amcası arasındaki sürekli çekişme ironik bir dille yansıtılırken arka planda Antakya’nın ünlü şelalesinin şiirsel öyküsü anlatılır.

Biri DP li, diğeri ise CHP li olan Cemal’in babası ile amcası arasında, farklı partilere mensup olmaktan kaynaklanan devamlı bir kavga vardır. İki kardeş birbirinin yüzünü bile görmemek için evlerinin bulunduğu ortak avluyu, yüksekçe bir duvar inşa ederek bölerler. Fakat bu duvar iki kardeşin birbirine sataşmalarını ve duvara merdiven dayayıp duvarın tepesinde birbirini hırpalamalarını engellemez...

Aile efradı arasındaki devamlı kavgalar, birbirini suçlamalar ve nedenini bilmedikleri nefret ironik bir dille anlatılırken, kasabalıların rüyalarını anlattıkları Harbiye Şelalesi'nin öyküsü, lirik bir şekilde araya girer. Kasabada şelaleye rüya anlatma geleneği mevcuttur, çünkü onların deyimiyle “rüyalar sadece akan suya anlatılır ve yorumları Yusuf Peygamber'e mahsustur”. Bu geleneğe bağlı olarak Cemal de kız kardeşi Şehra ile sık sık şelaleye giderek rüyalarını anlatır.

Kasabanın önemli kişiliklerinden birisi olan, Cemal’in çıraklığını yaptığı kasabanın berberi Kel Selim, I. Dünya Savaşı'nda Yemen’de savaşmış, gizli bir Stalin hayranıdır. Kel Selim’in her müşterisi için bir usturası vardır. Çalışırken devamlı olarak memleketteki kötü gidişatı, ABD'nin yaptığı Marshall yardımını, Kore’ye asker gönderilişini ve okullarda öğrencilere zorla içirilen, onun deyimiyle “Amerikalıların küçük çocuklarımızı aptallaştırmak için gönderdikleri eşek sütünü” eleştirir. Bu özelliklerinden dolayı Kel Selim, kasabada sevilen ve biraz da deli gözüyle bakılan birisidir.

Bir gün baraj yapmak için şelalenin ağzını genişletmeye kalkan bir inşaat ekibi, şelale ağzındaki kayaları dinamitleyince kayalar yarılır ve şelale suyunun önemli bir kısmı kaybolur. Bu olaya en çok kızanlardan biri Kel Selim'dir. Fakat bir daha rüya anlatamayacakları endişesiyle Küçük Cemal ile kız kardeşi Şehra da çok üzülmüşlerdir.

Ülkedeki karışık durumu anlatan 1 Mayıs bahar şenliğinde şelalenin azalan suyu içine oturup içki içip eğlenen tüm kasabanın kavgası filmin doruk noktasını teşkil eder. Hemen ardından bir stadyum inşaatında ustabaşı olan Cemal’in babası, iktidarın adamı olmasına rağmen ücret almak için yapılan direnişten dolayı gözaltına alınır. Cemal’in ailesi ise, içine düştükleri kavgalı dönemden ve o sırada gerçekleşen 27 Mayıs darbesinden çok daha derinden etkileneceklerdir

 

ÖDÜL:

34. SİYAD seçiminde (2002)

►"En İyi Görüntü Yönetmeni" (Haik Kirakosian) Sadri Alışık Oyuncu ve Onur Ödülleri (2002)
    ►" "En İyi Erkek Oyuncu" (Tuncel Kurtiz)
    1. Şile Büyülü Fener Film Festivali (2002)

► " "En İyi Görüntü Yönetmeni" (Haik Kirakosian),

► " "En İyi Erkek Karakter Oyuncusu" (Serkan Acar),

► " "En İyi Sanat Yönetmeni" (Levent Uysal).

 

& Türk sinemasında tuhaf şeyler oluyor. Çok farklı sanatçı kimlikleri taşıyan yönetmenler, eski Yeşilçam'dan da, bugünkü TV ünlüsü/ manken/tanıtım üçgenine dayalı ve ne pahasına olursa olsun popüler olmayı amaçlayan filmlerden de çok farklı şeyler yapıyorlar. Hepsi de başarılı oluyor denemez, olanların da başarı düzeyi tartışılır. Ama bu yenilenme ve çeşitlenme gözden kaçacak gibi değil..  

Eski Sovyetler Birliği'nde sinema okuyan, yıllar önce Vagon adlı Rusya'da çekilmiş filmini bayağı garipsediğimiz ve uzun zamandır yeni bir projenin peşinde olan Semir Aslanyürek'in filmi, sanırım Antakya'yla ilişkili kendi anılarına dayanıyor. Yönetmen bizlere, 1960 devriminin hemen öncesinde bir şelalenin hemen yakınındaki bir köyde yaşayan bir büyük ailenin ve de çevresindekilerin öyküsünü anlatıyor.

Filmin sonradan ressam olmuş kahramanı o günleri hatırlıyor. Böylece biri Demokrat, öbürü Halkçı oldukları için ölümüne düşman olan iki kardeşi, komünist, aynı zamanda saz şairi bir berberi, türlüçeşitli yolsuzlukların içindeki kasaptan muhtara çeşitli kişileri, şelale başında eski efsaneleri yad eden kadınları, ceberut bir okul müdürü ve ona karşı çıkan özgürlükçü öğretmenleri, filmi bir leitmotiv gibi baştan sona kateden ve elinde satır genç ve civelek karısını kovalayan bir deliyi, vb. kişileri izliyoruz. Bir de, kuşkusuz, tüm olanların odak noktasında, her şeyin onun gözlerinden verildiği küçük Cemal ve de kız kardeşi var. Semir Aslanyürek, tuhaf ve de oldukça yadırgatıcı bir kıvam tutturmaya çalışmış. Birlikte katıldığımız çeşitli panellerde Hollywood sinemasına olan nefretini adeta haykıran sanatçı, Amerikan tarzı bir dram anlayışına tümüyle sırtını çevirmiş. Filmde gerçek anlamda bir öyküden çok, küçük olaylar, renkli kişilikler, anılar ve izlenimler var.

Filmin genel havası, biraz eski Sovyet, özellikle de Gürcü komedilerini ve onlardaki Gogol'dan gelen bürokrasi ve eşraf eleştirisini anımsatıyor. Yönetmen bu güldürü tarzına, sürekli kavga eden, küfreden, sarhoş olan, türlü çeşitli kesici aletlerle kedileri, horozları, eşekleri ya da birbirlerini kovalayan gürültücü insanları da katarak, bir tür RusAkdeniz mizahı sentezi elde etmeye çalışıyor.

Yönetmen bu amacına yer yer ulaşıyor. Ama her zaman değil.. Ayrıca, örneğin şelale önündeki eğlence, Fikret Kuşkan'lı tüm açılış bölümü, müze gezisi gibi bölümlerde ustalığı beliriyor ve sineması çıtayı hemen yükseltiyor. Aslanyürek'in bir başarısı da oyuncu yönetimi. Tuncel Kurtiz ve Hülya Koçyiğit elbette çok iyiler. Ama kendi adıma, Ali Sürmeli ve hele Aykut Oray'ı bu kadar sağlam rollerde hiç görmemiştim.

Şellale (filmin iki “L” ile yazılması sanırım yerel telaffuzdan kaynaklanmış), çok farklı, seyri sabır ve özen isteyen, ama sonunda insanı ödüllendiren bir yapım, çok farklı duyarlılıklarla kotarılmış bir film ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 141”


FİLMİ İZLE 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder