Powered By Blogger

13 Aralık 2022 Salı

 

RENKLİ TÜRKÇE (1999) 


Yönetmen: Ahmet Çadırcı, Senaryo: Osman Cavcı, Görüntü Yönetmeni: Erol Civan, Müzik: Baba Zula Yapım: Galata Film/Ahmet Çadırcı, Osman Cavcı, Mehmet Celâl Nakipoğlu Sanat Yönetmeni: Mehmet Cemal, Kurgu: Ayhan Ergürsel,

Oyuncular: Nilüfer Aydan, Osman Cavcı, Akasya Asıltürkmen, Mustafa Uzunyılmaz, Erdinç Olgaçlı, Rıza Sönmez, Ercüment Balakoğlu, Ahmet Çadırcı, Turhan Duru, Ali Gül

Konu: Öğretmen olan Arif, zaman zaman seks filmleri oynatan Yıldız diğerine sinemasının yanında seks dergileri satmaktadır. Turgay tombalacı, Muhteşem ise otopark görevlisidir. Mustafa seks filmleri gösteren Yıldız sinemasında teşrifatçıdır. Sabit ise, sinemada çalışan bir garibandır. Celal sinemanın makinistidir. Patron Celal'in istediği parayı veremeyeceğini söyleyerek her şeyi Sabit'e öğretmesini ister. Sabit'in bütün yaşamı sinemada geçmiştir. Sinemada bir kaç metrekarelik küçük bir odası vardır. Turgay, Mustafa ve Arif, Sabit'in işi beceremeyeceğini düşünmektedir. Muhteşem, evi ve parası olmadığı için uykusuz olduğu zamanlarda sinema kapanıncaya kadar orada uyur. Sabit ilk kez Beyoğlu 'na film almak için gitmeden önce, Arif ve Turgay onun kaybolabileceği düşüncesiyle helalleşmek isterler. Elindeki film kutularıyla Sabit, eski bir apartmandaki film işletmecisi Şadi'nin bürosuna gelir. Sabit'in gözü büroda oturmakta olan bir kadına takılmıştır. Kadın Sabit'in kendisine takılan bakışlarından rahatsız olmuştur. Sabit sinemaya dönerken bir bara uğrayıp kendisine bira söyler. Barda oturmakta olan bir genç kız Sabit'e bakmaya başlar ve onun yanına gelerek oturur. Akademi öğrencisi olan genç kız, Sabit'e rock şarkıcısı olduğunu söyler ve ondan kendisine bir bira ısmarlamasını ister. Sabit geciktiğini söyleyerek bardan ayrılır. Sabit'i sinemanın önünde Arif, Mustafa ve Muhteşem karşılar. Sabit, Mustafa'ya Zerrin Öz'ü görmüş olabileceğini söyler. Soğuk ve yağmurlu bir gecede Turgay ve Muhteşem Sabit'e kapıyı açtırarak sinemaya sığınır. Sabit onlara yeniden Zerrin Öz'ü görmüş olabileceğini anlatır. Muhteşem, Yıldız sinemasının babasının anlattığına göre bir Ermeni vakfına ait olduğunu ve sinemanın altında tünellerin olduğundan bahseder. Sabit, Muhteşem'in anlattıklarının etkisiyle sinemanın bodrumundaki bir kuyuya fenerle bakar. Sinemada bir gösterim sırasında bir seyircinin sarkıntılık etmesiyle çıkan olay sonrasında polisler sinemaya gelerek Sabit'den porno parçaları vermesini ister. Polisler, Sabit'in seyirciye göstermediği ve kendisi için hazırladığı film parçalarından oluşan bobini alarak giderler. Sinema on beş gün kapatılmış, Sabit dışarıda kalmıştır. Sabit rockcu kızla tanıştığı bara gider ve orada karşılaştığı kızla sohbet eder. Kızın isteği üzerine Sabit, onu gizlice sinemaya sokar. Birlikte esrar içerlerken Zerrin Öz hakkında konuşurlar ve Sabit kız için bir film oynatır. Aslında eski bir yapımcı ve yönetmen olan Sacit'in bürosuna uğrayan Sabit, ona Zerrin Öz'le ilgili anılarını anlattırır ve adamın kısa bir süre oda dışında olmasını fırsat bilerek telefon defterini çalar. Zerrin Öz'e telefon açan Sabit'in karşısına daha önce Sacit'in ofisinde gördüğü kadın çıkar ve telefonu onun yüzüne kapatır. Bu arada patron para yedirerek. Yıldız sinemasını açtırmıştır. İki adam sinemayı satın almak için görmeye gelmiştir. Zerrin Öz ise Beyoğlu'nda eskiden tanıdığı Cengiz'le karşılaşmış, ona sinemaya dönmek istediğini söylemiştir. Zerrin Öz'ü yolda gören yönetmen Şefik ona yeni başlayacağı bir filmde rol teklif eder. Şefik'in yazılı senaryosu yoktur ve filmi altı günde bitirmeyi düşünmektedir. Zerrin'e küçültücü tekliflerde bulunan Şefik'i Zerrin reddeder. Öğretmen olan Arif, sinemanın kapısında öğrencileriyle karşılaşınca üzülmüştür. Bir gece sinemayı kapatmak için temizlik yapan Sabit koltukta uyuduğunu düşündüğü Muhteşem'in öldüğünü fark eder. Cenaze için Turgay çevreden para toplar. Muhteşem'in ölümünden sonra onun hırıristiyan olduğunu öğrenmişlerdir. Sabit, Sacit'ten afiş alma bahanesiyle Beyoğlu'na çıkarak Zerrin Öz'ün evine gidip çıkışını bekler ve onu takip eder. Mustafa bir gün sinemada Sabit'i çağırarak ona Zerrin Öz'ün gazetede intihar girişiminde bulunduğunu okuduğunu söyler. Eski seks yıldızı yüksek dozda uyku ilacı alarak intihar girişiminde bulunmuştur. Sabit, Zerrin Öz'ün kaldırıldığı hastaneye gittiğinde kadının taburcu olduğunu öğrenir. Zerrin Öz'ün evine giden Sabit, gizlice kadının evine girer ve evinden onun bir peruğunu alarak çıkar. Sinemaya gelen akademili kıza gizlice Zerrin'in evine girdiğini anlatır. Sacit'le birlikte yaşayan Zerrin, kahvaltı ederlerken, adamın hakaretlerine dayanamayıp onu bıçaklar. Polisler, Sacit cinayetini soruşturmaya başlarlar. Şüpheler Sabit'in üzerine yoğunlaşmıştır. Sabit ise ortadan kaybolan Zerrin'i aramaya başlamıştır. Cinayetin gazetelerde yazılmasıyla ortaya çıkan Zerrin'i polisler sorguya çekerler. Sorgu sırasında Zerrin, Sacit'in gay kulüplerine gittiğini öğrenir. Zerrin sorgusu sırasında yıllar önce gençken Şefkatli İrfan denilen bir komiser tarafından aşağılanarak çekildiği sorguyu anımsar. Bu arada Sabit'in patronu cinayeti öğrenmiştir. Sabit, Zerrin'e telefon ederek ona yardımcı olmak istediğini söyler ve kadına sinemada randevu verir. Sacit sinemaya gelen Zerrin'e yardım etmek istediğini ve sinemanın altındaki tünelde saklanabileceklerini söyler. “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması” syf, 234”

 Ödül

37. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde (2000)

►Nilüfer Aydan “en iyi yardımcı kadın oyuncu”

 

& Doksanlı yılların Türk sinemasının en önemli artılarından biri, film yapmanın tüm zorluklarına karşın, ortaya çıkan yeni yönetmenlerin, anlatmak istedikleri öyküleri her şeye karşın anlatan sanatçı adaylarının sayısındaki artıştı. Bu yönetmenlerin hemen hepsi de neredeyse "bağımsız" kategorisi içinde filmlerini gerçekleştiriyorlar. Bağımsız sinema yapan yönetmenlerin ortak özelliği hem filmlerinin yapımcılığını üstlenmeleri, hem de Yeşilçam dönemindeki gibi sümetedarik koşullardan yılmadan, bu koşullarda film çekmeleri. Bu zincire eklenen halkalardan biri ise, yönetmen Ahmet Çadırcı'nın ilk uzun metrajlı filmi olan RenkliTürkçe. Film, eski bir seks filmi oyuncusunun yaşlılığında yaşadığı hazin olayları ve ona tutkun ve biraz akıl yoksunu bir sinema makinistinin üzerine yoğunlaşıyor. Bu çerçevenin içinde ise, toplumumuzda lümpen olarak tanımladığımız insanların küçük dünyaları, cinsel açlığın pençesinde hala daha yıllar önceden kalma seks filmlerinden medet uman erkeklerin hali vb. gibi olgularda filmden yansıyan diğer ayrıntıları oluşturuyor.

Renkli Türkçe, içinde yaşadığı dünyanın etkisiyle seks filmlerini yaşamının odağına koyan bir gençle, aslında biraz cahillik biraz da çaresizlikten bu filmlerde oynamış bir artist eskisinin iç dünyalarını analiz etmeyi hedeflemiş gibi görünüyor. Ama ne yazık ki bu irdeleme de bir başarı tutturamıyor. Sabit, aslında Türk sinemasının şekillendiği ortamda sıklıkla rastlanabilecek tiplerden biri. Bunların çoğunluğu 'hayatım roman' söylemini yaşam felsefesi yapsa da, aslında Çadırcı doğru bir yaklaşımla Sabit' i bize naif ve daha erdemli bir tip olarak sunuyor. Fakat buna karşın Sabit'in bu dünyaya meyli, Zerrin Öz'e olan tutkusu yeterince temellendirilmiyor. Onun yaşamı da, zaman zaman mastürbasyon yapması, küçük odasında bolca sigara içmesi, tutkun olduğu kadını gözetlemesi ve film almaya gitmekten oluşuyor. Aslında bu dünyanın açılmasına akademili genç kız biraz hizmet edermiş gibi görünse de, filmde ne işe yaradığı anlaşılmayan bir figür olarak duruyor. Aslında Ahmet Çadırcı, iyi niyetli bir çalışmayla, toplumsal yaşamımızdaki defoları eleştirmek isterken, çoğu zaman şablonlardan kaçınamamış. Örneğin; akademili kızın zorunluymuş gibi aşırı harbi olması, esrar ve içki içmeye yatkın ve her türlü ilişkiye açık görünmesi gibi. Ayrıca Sabit'in aklını karıştıran, onun yaşama ilişkin görüşlerine katkıda bulunan Muhteşem'in de, yalınkat geçilmesi gibi.

Çadırcı bir dönemin gerçeği olan seks filmleri olgusuna yaklaşırken, doğru bir tavır izlediği duygusunu vermesine karşın, günümüzdeki değişimin "entel" filmlerini ortaya çıkardığını ve salt geçerli moda oymuş gibi lanse ederek, ortaya koymaya çalıştığı olumlu tavrı zora sokuyor. "RenkliTürkçe, Hollywood gibi olmaya öykünen, yapay gündemden beslenip komedilerle seyirciyi cezbetmeyi hedefleyen yerli sinemadaki yeni akım içinde belli bir tavrı, duruşu olan, önemli bir film. Bunun dışında, fazla incelemeden köşeye atılmış Türkiye gerçekIerinden birine, 197480 arası topluma damgasını vurmuş seks filmleri furyasına da ilginç göndermeleri, açılımları var Renkli  Türkçe'nin" (Canbazoğlu, Cumhuriyet, 26.01.2001). “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması” syf,235


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder