Powered By Blogger

14 Aralık 2022 Çarşamba

 OYUN BOZAN (2000)  


Yönetmen Nesli Çölgeçen Senaryo: Sait Aytemur, Nesli Çölgeçen Görüntü Yönetmeni Erdal Kahraman Müzik Nadir Göktürk Yapım Erler Film/Türker İnanoğlu ChristoNino Elmacıoğlu (Türk, Yunan Ortak Yapımı) Yetkili Yapımcı: Yılmaz Ekmekçi, Ortak Yapımcılar; Christo Elmacıoğlu, Nino Elmacıoğlu, Yapım Sorumluları: Nurcan Kuran, Nula Kıutela, Işık Şefi: Ercan Durmuş, Sanat Yönetmeni: Selda Ülkenciler, Yalçın Uğurlu, Kurgu: Mehmet Bozkuş,

Oyuncular: Zeki Alasya, Okan Bayülgen, Nikalaous Sergianapoulos, Dimitra Matsouka, Şafak Sezer, Soner Ağın, Mert Asutay, Tekin Temel, Melda Arat Mutlu, Marla Stavrakelli, Gül Onat, Üstün Asutay, Savaş Barutçu, Ferdi Akarnur, Yalçın Otağ

Konu: Taksi şöförü Metin, sekiz yıldır arabasıyla hastaneye götürmekte olduğu şair ve yazar Kemal Yılmaz ile kelime türetme oyunu oynarken, yaşamdan ve kendisi de amatör bir şair olduğu için edebiyattan konuşmaktadır. Kemal Yılmaz, Metin'in nişanlısı Semiha'yı sorar ve Metin'den bir aşk şiiri okumasını ister. Şiirin bayalığı, şairin keyfini kaçırmıştır. Yeniden kelime türetme oynamaya başlarlar. Hastaneye vardıklarında Kemal, Metin' den iki saat sonra kendisini almasını ister. Metin yoldan bir travestiyi müşteri olarak alır. Adamın hareketlerini aynadan takip ederken, teybe Ciguli'nin bir kasetini koyar. Arabaya kadın kılığında binen kişi "delikanlı" bir erkek olarak iner. Metin'in arabasına yeni bir müşteri daha biner. Trafik sıkışmaya başlayınca Metin, Kemal Yılmaz'a gecikmemek için müşteriyi indirmek ister. Müşteri ücretin iki katını teklif etse de, Metin adamı arabadan indirir. Metin tam adamı indirmişken arabaya sarhoş bir adamla Rus bir fahişe biner. Metin, onları bıçakla tehdit ederek arabadan indirir. Hastaneye giden Metin, Kema1'i beklemeye başlar. Yaşamak için fazla süresi kalmamış olan Kemal, doktorun hastanede kalması ısrarına karşın eve gider. Kemal, en çok da isimleri birer sokak tabelası haline gelmiş ve faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş dostları için üzülmektedir. Metin, Semiha'yı işyerinden alır ve eğlenmeye giderler. Metin'in tek konusu Kemal Yılmaz'dır. Bu arada Semiha, babasının ne zaman evleneceklerini sorduğunu söyler. Metin ve Semiha İstiklal caddesinde yürürlerken fona tinerci çocuklar, dövüşen adamlar ve pazarlık yapan fahişeler girer. Metin, Semiha'yı evine bırakırken insanlar balkonlardan ve sokaklarda tezahürat yaparak silahla havaya ateş açarlar. Bu sevinç, ulusal takımın oynadığı maçı kazanmasından kaynaklanmaktadır. Televizyon seyrederken uyuyakalan Kemal Yılmaz'ı, eve dönen kızı Aslı, yatağına götürür. Metin evine döndüğünde annesi ve babası televizyonun karşısında ellerindeki kumandayla zapping yapmaktadırlar. Kemal, sabah gündelikçi Şeker'in uyandırmasıyla panikle giyinmeye başlar ve kendisini beklemekte olan Metin'in taksiye binerek hastaneye gider. Metin, kapıda onu beklerken trafik polisi başına musallat olur.

Ceza yazmak isteyen polisi ikna etmek için Metin, adama çay ikram eder. Bu arada kırmızı ışıkta geçen bir arabayı polis Metin'den takip etmesini ister. Arabayı yakaladıkları bir sokakta, arabadakilerden biri, arabasına binmek üzere olan bir adamı öldürür. Cinayeti işleyen adam geri dönerek kendini tehdit eden Metin'in taksisindeki polisi de öldürür. Panikle kaçmaya başlayan Metin'le adamlar arasında şehrin sokaklarında çılgınca bir takip başlar. Metin, karakolun yanında arabayı durdurarak karakola sığınır. Durumu anlattığı komiser onunla arabasına gittiğinde arabanın yerinde olmadığını görür. Bu arada Metin'i takip eden adamla kadın, onun akıl hastası olduğunu söyleyerek sırtına dayadıkları silahla Metin'i arabaya bindirirler. Kemal Yılmaz, hastanede kontrolden çıkmış, ömrünün az kalmasına karşın doktorun hastaneye yatma önerisini reddetmiştir. Adamlar Metin Kahraman'ı bir eve götürüp sorgularlar. Metin'i götürmek üzere olan adamların şefi, Metin'in yalvarmaları karşısında ona cinayet silahlarından biriyle Rus ruleti oynatır. Adamların şefi, bir depoya cinayetler karşılığında hak ettiği parayı almaya gider. Parayı veren büyük şef, polisin öldülmesi ve taksi şoförünün olaya dahil olmasından memnun olmadığını belirtir. Adamlar, Metin'in arabasını TEM otoyolunda içindeki polisin cesediyle yakarlar. Metin'in ölümü televizyonların ana haber bültenlerine konu olur. Şefin sevgilisi Sevda, Metin'in saçlarını ve bıyıklarını keser. Adamlar Metin'i kendi cenaze törenine götürürler. Büyük şef, şefi eski Galata Köprüsü'ne getirterek Metin'i oyuna dahil etmesinden dolayı azarlar. Sevda, bir akşam şefin sürekli uyumasından bıkarak Metin'in uyuduğu odaya gider ve silah zoruyla onunla sevişir. Şef, Metin'e silah talimleri yaptırmaya başlamıştır. Metin'in ilk işi bir hastanenin 1113 numaralı odasındaki herkesi öldürmek, şahit bırakmamaktır. Metin'in avı Kemal Yılmaz çıkmıştır. Şef, Kemal Yılmaz'ı, Metin'i sınamak için öldürtmek istemiştir. Eğer onu öldürmezse, mevzilendiği karşı apartmanlardan birinin çatısından Metin'i dürbünlü tüfekle öldürecektir. Metin, Kemal Yılmaz'ı öldüremez ve onunla hastaneden kaçar. Adamlarla aralarında amansız bir takip başlar. Şefin midesinin bulanması ve arabayı durdurması yüzünden izlerini kaybettirirler. Büyük şef, şefi çağırarak polisin aramaya başladığını, hepsini temizlemezse onu tanımayacağını söyler. Adamlar, Metin'in evini basarak anne ve babasını sorgularlar. Bir şey bilmediklerini anlayınca onları bağlayarak Semiha’nın alıştığı yere giderler. Kendilerini sigortacı olarak tanıtıp, ondan Metin'le ilgili küçük sorunlar olduğunu söyleyerek Kemal Yılmaz'ın telefonunu öğrenirler. Bu arada Kemal Yılmaz, Metin'in korkularıyla yüz yüze gelmesini sağlar. Adamlar telefon numarasından onların yerlerini öğrenmişler ve bulundukları otele gelmişlerdir. Kemal, Metin'in elinden silahı alarak onu gitmesi için tehdit eder. Metin odadan çıkarken adamlarla karşılaşarak onlarla içeri dönmek zorunda kalır. Şef, yeniden Metin'den Kemal'i öldürmesini ister. Şef bu arada sinirlendiği adamlarından birini ve Sevda'yı da öldürmüş, kendisini tokatlayan Kemal Yılmaz'ı ayağından vurmuştur. Çaresiz kalan Metin, önce şefin adamını sonrada şefi öldürür. Gelen polisler ve ambülans, Kemal Yılmaz'la Metin'i götürür. “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması” syf, 260”

& Türk sinemasının önemli yönetmenlerinden Nesli Çölgeçen'in son uzun metrajlı filmi Oyun bozan, vizyona girdiğinde beklenilen gişeyi yapmamıştı. Aslında Oyunbozan, düzeyli sinema anlatımı, özellikle iki kuşağın farklı iki oyuncusu Zeki Alasya ve Okan Bayülgen'in oyunculuklarıyla öne çıkıyor. Bu bağlamda ayrıca Yunanlı oyuncu Nikos Sergianapoulos'un başarısını da vurgulamakta fayda var. Nesli Çölgeçen, filmlerinde anlattığı öykülerin paralelinde bir aydın sorumluluğu içinde, eleştirilerini dile getiren bir yönetmen. Çölgeçen'in, Sait Aytemur ile birlikte yazdığı senaryonun merkezine bir gazeteci yazar oturuyor. Yazar Kemal Yılmaz aracılığıyla, günümüz Türkiye’sinde yaşanan pek çok trajikomik olay da eleştiri süzgecinden geçiriliyor. Bu eleştirilerin başında faali meçhul cinayetler ve mafya ilişkileri geliyor.

 Film, adından anlaşılacağı gibi aslında oynanmakta olan bir oyunu sergileme amacında. Ama bu oyun, filmin anlattığı öykü bağlamında algılanacak bir masumiyeti içermiyor. Bu oyun, ülkemizde döndürülen oyunların gündeme getirildiği bir oyun. Bu bağlamda yönetmen Nesli Çölgeçen, karakterlerini de son derece başarılı seçmiş. Ama aydın olmanın farkıyla, o siyasetçi, mafya ve devlet ilişkilerinin içine bir yazarı, yani bir aydını da yerleştirmiş. Aslında aydını temsil eden Kemal Yılmaz'da yalnız bir adam. Sevdiği dostlarının bir çoğunu faali meçhul cinayetlerde yitirmiş, hayattaki tek yakını kızıyla olan ilişkisi, modernizmin ağlarına takılmış bir karakter. Kemal Yılmaz'ın, kanser hastalığına yakalanmış biri olarak çizilmesi de tesadüfi görünmüyor. Bu durum aynı zamanda toplumu içinde yabancılaşmış, güçsüz düşmüş aydının durumunu simgeliyor sanki. "Oyun Bozan'ın temel kusuru yaygın deyişle 'faili meçhul cinayetleri' hafife alması. Çölgeçen, gazetecişair Kemal Yılmaz'ın 'faali meçhul cinayetler' hakkındaki merakını öne çıkarırken tedihüli arifane yapıyor, herhalde. Saçlarına ak düşmüş bir gazetecinin meslektaşlarının katillerinden hiç olmazsa birinin kimliğinin açıkça dile getirilmesini, yakalanmasını değil de 'kim' olduğunu bilmek istemesi çok derin ironi. .. Çok derin ... Ayhan Işık ile Sadri Alışık karışımı taksi şoförünün naif dünyası ve mutaassıp aile kızı sevgilisi arasındaki romantizmde orta halli bir Yeşilçam filminden ödünç alınmış gibi duruyor" (Taşçıyan, Milliyet Sinema, 27.10.2000). Bu yanıyla halkı temsil eden taksi şöförü Metin’de, ülkemizin aydınlanma sürecini tam kavrayamamış, doğru bir şeyler yapıldığını hisseden ama, aydınlanmasını tamamlamadığı için kazanımlar hakkında somut bilinci gelişmemiş geniş yığınları simgelerken yüzeysellik sınırını aşamıyor. Diğer yandan Metin'in bir taksi şoförü olarak seçilmesi, hem olay örgüsü hem de aksiyona hizmet ederken, aynı zamanda toplumumuzun göçebe karakterini yansıtıyor ve sürekli değişim içinde olan bir toplumda çok çabuk yer değiştirmeler, temelsizlikler olabileceğini düşündürtüyor. Soner Ağın'ın abartılı oyunculuğuyla gündeme getirilen Büyük Şef'in söylevleri, olayların akışına karşın Kemal Yılmaz karakterinin biraz da temsil ettiği misyonla bağlantılı söylevlerinin dozu fazla kaçmaya başlıyor. "Çölgeçen bu günün karmakarışık Türkiye panaromasından skeçler halinde kareler sunarken filmin kendine ait dokusunu oluşturmayı başaramamış öncelikle. 'FastFood' yaşamaya alıştırılan Doksanlar kuşağının tadına uygun, hızlı, kolay tüketilen beylik esprilerle komediyi arayan ve derinine incelemeden sahneye sürülen ve en azından bu ülkeye ait olmayan kahramanlarıyla eksik bir yorum Oyunbozan" Mizahla dramın içiçe geçtiği bir kıvamda ilerleyen filmin özellikle .araba takibi sahnelerinde iyi bir düzeyi de tutturduğunu vurgulamak lazım. “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması” syf, 260”

 Balkanlardan Bır Esinti

Birçok benzeri çalışmaya imza atan Nadir Göktürk daha önce de Nesli Çölgeçen'in "lmdat ne Zarife"sinde yönetmenle çalışmıştı. Kariyerinde müziklerini hazırladığı yüzden fazla belgesel ve sekiz tane Yesilçam filmi olan Göktürk, Ezginin Günlüğü grubundan da hatırlayacağınız bir isim ama albümde yalnızca o değil gruptan bir başka isim daha var. Filmden ismini alan tek sözlü parça Oyunbozan'ı seslendiren Feyza Erenmemiş aynı zamanda grubun solisti... AIbümün müziğine baktığımız zaman tıpkı "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar"da olduğu gibi bu albümde de (hatta bu albümde daha fazla) nefeslilerin ön planda olduğunu belirtmeliyiz. Bu albümde de dikkat edilmesi gereken isim kIametteki Oğuz Büyükberber ve eski yılın son döneminde canlı sahne performansını izlediğim Hüsnü Şenlendirici de nefesli performansında diğer rolü üstleniyor. Film Yunanistan'la ortak yapım olduğu ve hem film hem de müziği o ülkede de pazarlanacağı için Nadir Göktürk zaten şu günlerde fazla uzak olmadığımız o komşu ezgileri de albüme serpiştirmiş. Oyunbozan ile açılışın yapıldığı albümde Göktürk tıpkı Fahir Atakoğlu'nun yaptığı gibi lokomotif parçasından bölümleri albümün açılışında tekrar kullanmış. Filmi görenler ve TürkYunan ezgilerini sevenler kaçırmasın. (Oyunbozan/Yeni Dünya Müzik (sinema D. Şubat 2001 Sayı: 71)

& Filmin asıl sorunu, senaryodaki gedikler den ve öykünün dinamiklerinden kaynaklanıyor, Çölgeçen filmografisinde bir "yara" diye değerlendireceğimiz Oyunbozan, yönetmenin önceki filmlerinde alışık olduğumuz, giderek zenginleşen karakter mozayiğiyle örtüşen bir yapıya sahip değil ne yazık ki. Özellikle Zeki Alasya'nın canlandırdığı yazar karakterinin replikleriyle didaktik bir söyleme doğru yönelen film, dostluğun süzgecinden geçmiş insanların bağlılıklarını sinemaya yönelik bir yapım gibi görünse de dağınık anlatımıyla zedelenen ve keşke işin içine girmeseydi de taksi şoförünün "küçük ama büyük" dünyasıyla yetinilseydi dedirten bir Nesli Çölgeçen filmi. (Murat Özer, Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi, 0309 Kasım 2000)

Oyunbozan'ı nasıl nitelemeli'? Çölgeçen imzası filme özel ilgi gerektiriyor, Öte yandan git gide piyasayı durdurmaya başlayan Türk mafya komedilerinin vasat bir örneği oluşu, Agah Özgüç'ün isabetli deyişiyle "medya arabesk" yapması, Oyunbozan'ı sinema sayfasına almayıp magazine bırakmak isteği (kolaycılığı) uyandırıyor, Kendi adıma film dahilinde tek başarılı bulduğıım, Yunanlı oyuncu Sergianapo Ulos, Hem tipi hem Oyuncu1uğuyla rolüne çok uygun. Ayrıca Türkçe'yi aksansız konuşabilmesi övgüye değer. (Alin Taşçıyan, Milliyet G., 27 Ekim 2000)

4 Filmde sinematografik açıdan akılda kalan pek bir sahne yok, Şoför Metin'in sorgulama bölümleri kayda değer, ki burada da Yönetmenlik gösterisinden çok Okan Bayülgen'in performansı etkileyici, Araba takip sahneleri ise bu alandaki duyumunu Amerikan filmlerince sağlamış seyirci için sıradan bir gösteri. Sonraki aşamaları kolayca çözülen senaryo da filmin handikapları arasında. Ve en önemlisi, Oyunbozan ülkenin Yakın tarihine damgasını vuran faili meçhul cinayetleri, üç beş zırtapoz matya bozuntusunun işlediği tezine kendini inandırdığı gibi bizi de ikna etme yoluna giderken "tarihsel" bir hataya soyunuyor, (Uğur Vardan, Yeni Binyıl G., 27 Ekim 2000)

 

Beklentileri Karşılamayan Film

Doğrusu Oyun Bozan'dan çok şey bekliyordum. Kardeşim Benim ve ZÜğürt Ağa'nın yaratıCISI, imdat ile Zarife'den beri suskun kalmış Nesli Çölgeçen'in dönüşü, Zeki Alasya ve Okan Bayülgen gibi iki ayrı kuşağın karizmatik oyuncuları, iddialı bir TürkYunan ortak yapımı. ..


Aslında film oldukça iyi başlıyor. Bıçkın taksi şoförü Metin'in arabasında geçen ilk bölümler, yani onun devamlı müşterisi, şairköşe yazarı Kemal Yılmaz'la şiirli atışmaları, kadın biinip erkek inen travesti gibi sahneler gerçekten hoş... Ama sonra işler karışıyor. Ülkenin birçok gerçeğine değinmeye çalışırken, hemen hepsini klişelere çeviriyor fılm... Örneğin çeteler ve malum cinayetler, mafya mı, kontrgerilla mı, yoksa sıradan bir haydut çetesi mi olduğu anlaşılamayan, yabancı filmlerden kopya tiplerle bir karikatüre dönüşüyor. Yer yer duygusallaşan, yer yer parodiye dönüşme arzusunu duyumsatan film, toplumsal gerçeklere ciddi biçimde değinmeye kalkışınca iyice çuvallıyor.

 

Ama çok da haksızlık etmeyelim. Beklendiği kadar iyi değilse de, işlek bir sinemayla çekilmiş, temel görsel sorunları çözümlenmiş ve belli bir rahatlıkla izlenen bir film, Oyun Bozan. Kalıcı olmayacak, ama güncel işlevini yerine getirip çabucak küçük ekranlara kayacak ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş v Rönesans Yılları” syf,126” 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder