OYUN BOZAN (2000)
Yönetmen Nesli Çölgeçen Senaryo: Sait Aytemur, Nesli Çölgeçen Görüntü Yönetmeni Erdal Kahraman Müzik Nadir Göktürk Yapım Erler Film/Türker İnanoğlu ChristoNino Elmacıoğlu (Türk, Yunan Ortak Yapımı) Yetkili Yapımcı: Yılmaz Ekmekçi, Ortak Yapımcılar; Christo Elmacıoğlu, Nino Elmacıoğlu, Yapım Sorumluları: Nurcan Kuran, Nula Kıutela, Işık Şefi: Ercan Durmuş, Sanat Yönetmeni: Selda Ülkenciler, Yalçın Uğurlu, Kurgu: Mehmet Bozkuş,
Oyuncular: Zeki Alasya,
Okan Bayülgen, Nikalaous Sergianapoulos, Dimitra Matsouka, Şafak Sezer, Soner
Ağın, Mert Asutay, Tekin Temel, Melda Arat Mutlu, Marla Stavrakelli, Gül Onat, Üstün
Asutay, Savaş Barutçu, Ferdi Akarnur, Yalçın Otağ
Konu: Taksi şöförü Metin, sekiz yıldır
arabasıyla hastaneye götürmekte olduğu şair ve yazar Kemal Yılmaz ile kelime
türetme oyunu oynarken, yaşamdan ve kendisi de amatör bir şair olduğu için
edebiyattan konuşmaktadır. Kemal Yılmaz, Metin'in nişanlısı Semiha'yı sorar ve
Metin'den bir aşk şiiri okumasını ister. Şiirin bayalığı, şairin keyfini
kaçırmıştır. Yeniden kelime türetme oynamaya başlarlar. Hastaneye vardıklarında
Kemal, Metin' den iki saat sonra kendisini almasını ister. Metin yoldan bir
travestiyi müşteri olarak alır. Adamın hareketlerini aynadan takip ederken,
teybe Ciguli'nin bir kasetini koyar. Arabaya kadın kılığında binen kişi
"delikanlı" bir erkek olarak iner. Metin'in arabasına yeni bir müşteri
daha biner. Trafik sıkışmaya başlayınca Metin, Kemal Yılmaz'a gecikmemek için
müşteriyi indirmek ister. Müşteri ücretin iki katını teklif etse de, Metin
adamı arabadan indirir. Metin tam adamı indirmişken arabaya sarhoş bir adamla
Rus bir fahişe biner. Metin, onları bıçakla tehdit ederek arabadan indirir.
Hastaneye giden Metin, Kema1'i beklemeye başlar. Yaşamak için fazla süresi
kalmamış olan Kemal, doktorun hastanede kalması ısrarına karşın eve gider.
Kemal, en çok da isimleri birer sokak tabelası haline gelmiş ve faili meçhul
cinayetlere kurban gitmiş dostları için üzülmektedir. Metin, Semiha'yı
işyerinden alır ve eğlenmeye giderler. Metin'in tek konusu Kemal Yılmaz'dır. Bu
arada Semiha, babasının ne zaman evleneceklerini sorduğunu söyler. Metin ve Semiha
İstiklal caddesinde yürürlerken fona tinerci çocuklar, dövüşen adamlar ve
pazarlık yapan fahişeler girer. Metin, Semiha'yı evine bırakırken insanlar balkonlardan
ve sokaklarda tezahürat yaparak silahla havaya ateş açarlar. Bu sevinç, ulusal
takımın oynadığı maçı kazanmasından kaynaklanmaktadır. Televizyon seyrederken
uyuyakalan Kemal Yılmaz'ı, eve dönen kızı Aslı, yatağına götürür. Metin evine
döndüğünde annesi ve babası televizyonun karşısında ellerindeki kumandayla
zapping yapmaktadırlar. Kemal, sabah gündelikçi Şeker'in uyandırmasıyla panikle
giyinmeye başlar ve kendisini beklemekte olan Metin'in taksiye binerek
hastaneye gider. Metin, kapıda onu beklerken trafik polisi başına musallat
olur.
Ceza yazmak isteyen polisi ikna etmek için
Metin, adama çay ikram eder. Bu arada kırmızı ışıkta geçen bir arabayı polis
Metin'den takip etmesini ister. Arabayı yakaladıkları bir sokakta,
arabadakilerden biri, arabasına binmek üzere olan bir adamı öldürür. Cinayeti
işleyen adam geri dönerek kendini tehdit eden Metin'in taksisindeki polisi de
öldürür. Panikle kaçmaya başlayan Metin'le adamlar arasında şehrin sokaklarında
çılgınca bir takip başlar. Metin, karakolun yanında arabayı durdurarak karakola
sığınır. Durumu anlattığı komiser onunla arabasına gittiğinde arabanın yerinde
olmadığını görür. Bu arada Metin'i takip eden adamla kadın, onun akıl hastası
olduğunu söyleyerek sırtına dayadıkları silahla Metin'i arabaya bindirirler.
Kemal Yılmaz, hastanede kontrolden çıkmış, ömrünün az kalmasına karşın doktorun
hastaneye yatma önerisini reddetmiştir. Adamlar Metin Kahraman'ı bir eve
götürüp sorgularlar. Metin'i götürmek üzere olan adamların şefi, Metin'in
yalvarmaları karşısında ona cinayet silahlarından biriyle Rus ruleti oynatır.
Adamların şefi, bir depoya cinayetler karşılığında hak ettiği parayı almaya
gider. Parayı veren büyük şef, polisin öldülmesi ve taksi şoförünün olaya dahil
olmasından memnun olmadığını belirtir. Adamlar, Metin'in arabasını TEM
otoyolunda içindeki polisin cesediyle yakarlar. Metin'in ölümü televizyonların
ana haber bültenlerine konu olur. Şefin sevgilisi Sevda, Metin'in saçlarını ve
bıyıklarını keser. Adamlar Metin'i kendi cenaze törenine götürürler. Büyük şef,
şefi eski Galata Köprüsü'ne getirterek Metin'i oyuna dahil etmesinden dolayı
azarlar. Sevda, bir akşam şefin sürekli uyumasından bıkarak Metin'in uyuduğu
odaya gider ve silah zoruyla onunla sevişir. Şef, Metin'e silah talimleri
yaptırmaya başlamıştır. Metin'in ilk işi bir hastanenin 1113 numaralı
odasındaki herkesi öldürmek, şahit bırakmamaktır. Metin'in avı Kemal Yılmaz
çıkmıştır. Şef, Kemal Yılmaz'ı, Metin'i sınamak için öldürtmek istemiştir. Eğer
onu öldürmezse, mevzilendiği karşı apartmanlardan birinin çatısından Metin'i
dürbünlü tüfekle öldürecektir. Metin, Kemal Yılmaz'ı öldüremez ve onunla
hastaneden kaçar. Adamlarla aralarında amansız bir takip başlar. Şefin
midesinin bulanması ve arabayı durdurması yüzünden izlerini kaybettirirler.
Büyük şef, şefi çağırarak polisin aramaya başladığını, hepsini temizlemezse onu
tanımayacağını söyler. Adamlar, Metin'in evini basarak anne ve babasını
sorgularlar. Bir şey bilmediklerini anlayınca onları bağlayarak Semiha’nın
alıştığı yere giderler. Kendilerini sigortacı olarak tanıtıp, ondan Metin'le
ilgili küçük sorunlar olduğunu söyleyerek Kemal Yılmaz'ın telefonunu
öğrenirler. Bu arada Kemal Yılmaz, Metin'in korkularıyla yüz yüze gelmesini
sağlar. Adamlar telefon numarasından onların yerlerini öğrenmişler ve bulundukları
otele gelmişlerdir. Kemal, Metin'in elinden silahı alarak onu gitmesi için
tehdit eder. Metin odadan çıkarken adamlarla karşılaşarak onlarla içeri dönmek
zorunda kalır. Şef, yeniden Metin'den Kemal'i öldürmesini ister. Şef bu arada
sinirlendiği adamlarından birini ve Sevda'yı da öldürmüş, kendisini tokatlayan
Kemal Yılmaz'ı ayağından vurmuştur. Çaresiz kalan Metin, önce şefin adamını
sonrada şefi öldürür. Gelen polisler ve ambülans, Kemal Yılmaz'la Metin'i
götürür. “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş
Yılında Türk Sineması” syf, 260”
& Türk
sinemasının önemli yönetmenlerinden Nesli Çölgeçen'in son uzun metrajlı filmi
Oyun bozan, vizyona girdiğinde beklenilen gişeyi yapmamıştı. Aslında Oyunbozan,
düzeyli sinema anlatımı, özellikle iki kuşağın farklı iki oyuncusu Zeki Alasya
ve Okan Bayülgen'in oyunculuklarıyla öne çıkıyor. Bu bağlamda ayrıca Yunanlı
oyuncu Nikos Sergianapoulos'un başarısını da vurgulamakta fayda var. Nesli
Çölgeçen, filmlerinde anlattığı öykülerin paralelinde bir aydın sorumluluğu
içinde, eleştirilerini dile getiren bir yönetmen. Çölgeçen'in, Sait Aytemur ile
birlikte yazdığı senaryonun merkezine bir gazeteci yazar oturuyor. Yazar Kemal
Yılmaz aracılığıyla, günümüz Türkiye’sinde yaşanan pek çok trajikomik olay da
eleştiri süzgecinden geçiriliyor. Bu eleştirilerin başında faali meçhul cinayetler
ve mafya ilişkileri geliyor.
Film, adından anlaşılacağı gibi aslında oynanmakta olan bir oyunu sergileme amacında. Ama bu oyun, filmin anlattığı öykü bağlamında algılanacak bir masumiyeti içermiyor. Bu oyun, ülkemizde döndürülen oyunların gündeme getirildiği bir oyun. Bu bağlamda yönetmen Nesli Çölgeçen, karakterlerini de son derece başarılı seçmiş. Ama aydın olmanın farkıyla, o siyasetçi, mafya ve devlet ilişkilerinin içine bir yazarı, yani bir aydını da yerleştirmiş. Aslında aydını temsil eden Kemal Yılmaz'da yalnız bir adam. Sevdiği dostlarının bir çoğunu faali meçhul cinayetlerde yitirmiş, hayattaki tek yakını kızıyla olan ilişkisi, modernizmin ağlarına takılmış bir karakter. Kemal Yılmaz'ın, kanser hastalığına yakalanmış biri olarak çizilmesi de tesadüfi görünmüyor. Bu durum aynı zamanda toplumu içinde yabancılaşmış, güçsüz düşmüş aydının durumunu simgeliyor sanki. "Oyun Bozan'ın temel kusuru yaygın deyişle 'faili meçhul cinayetleri' hafife alması. Çölgeçen, gazetecişair Kemal Yılmaz'ın 'faali meçhul cinayetler' hakkındaki merakını öne çıkarırken tedihüli arifane yapıyor, herhalde. Saçlarına ak düşmüş bir gazetecinin meslektaşlarının katillerinden hiç olmazsa birinin kimliğinin açıkça dile getirilmesini, yakalanmasını değil de 'kim' olduğunu bilmek istemesi çok derin ironi. .. Çok derin ... Ayhan Işık ile Sadri Alışık karışımı taksi şoförünün naif dünyası ve mutaassıp aile kızı sevgilisi arasındaki romantizmde orta halli bir Yeşilçam filminden ödünç alınmış gibi duruyor" (Taşçıyan, Milliyet Sinema, 27.10.2000). Bu yanıyla halkı temsil eden taksi şöförü Metin’de, ülkemizin aydınlanma sürecini tam kavrayamamış, doğru bir şeyler yapıldığını hisseden ama, aydınlanmasını tamamlamadığı için kazanımlar hakkında somut bilinci gelişmemiş geniş yığınları simgelerken yüzeysellik sınırını aşamıyor. Diğer yandan Metin'in bir taksi şoförü olarak seçilmesi, hem olay örgüsü hem de aksiyona hizmet ederken, aynı zamanda toplumumuzun göçebe karakterini yansıtıyor ve sürekli değişim içinde olan bir toplumda çok çabuk yer değiştirmeler, temelsizlikler olabileceğini düşündürtüyor. Soner Ağın'ın abartılı oyunculuğuyla gündeme getirilen Büyük Şef'in söylevleri, olayların akışına karşın Kemal Yılmaz karakterinin biraz da temsil ettiği misyonla bağlantılı söylevlerinin dozu fazla kaçmaya başlıyor. "Çölgeçen bu günün karmakarışık Türkiye panaromasından skeçler halinde kareler sunarken filmin kendine ait dokusunu oluşturmayı başaramamış öncelikle. 'FastFood' yaşamaya alıştırılan Doksanlar kuşağının tadına uygun, hızlı, kolay tüketilen beylik esprilerle komediyi arayan ve derinine incelemeden sahneye sürülen ve en azından bu ülkeye ait olmayan kahramanlarıyla eksik bir yorum Oyunbozan" Mizahla dramın içiçe geçtiği bir kıvamda ilerleyen filmin özellikle .araba takibi sahnelerinde iyi bir düzeyi de tutturduğunu vurgulamak lazım. “Prof.Dr.Alim Şerif Onaran/Doç.Dr.Bülent Vardar, “20 Yüzyılın Son Beş Yılında Türk Sineması” syf, 260”
Balkanlardan Bır Esinti
Birçok benzeri çalışmaya imza atan Nadir
Göktürk daha önce de Nesli Çölgeçen'in "lmdat ne Zarife"sinde
yönetmenle çalışmıştı. Kariyerinde müziklerini hazırladığı yüzden fazla
belgesel ve sekiz tane Yesilçam filmi olan Göktürk, Ezginin Günlüğü grubundan
da hatırlayacağınız bir isim ama albümde yalnızca o değil gruptan bir başka
isim daha var. Filmden ismini alan tek sözlü parça Oyunbozan'ı seslendiren
Feyza Erenmemiş aynı zamanda grubun solisti... AIbümün müziğine baktığımız
zaman tıpkı "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar"da olduğu gibi bu albümde de
(hatta bu albümde daha fazla) nefeslilerin ön planda olduğunu belirtmeliyiz. Bu
albümde de dikkat edilmesi gereken isim kIametteki Oğuz Büyükberber ve eski
yılın son döneminde canlı sahne performansını izlediğim Hüsnü Şenlendirici de
nefesli performansında diğer rolü üstleniyor. Film Yunanistan'la ortak yapım
olduğu ve hem film hem de müziği o ülkede de pazarlanacağı için Nadir Göktürk
zaten şu günlerde fazla uzak olmadığımız o komşu ezgileri de albüme
serpiştirmiş. Oyunbozan ile açılışın yapıldığı albümde Göktürk tıpkı Fahir
Atakoğlu'nun yaptığı gibi lokomotif parçasından bölümleri albümün açılışında
tekrar kullanmış. Filmi görenler ve TürkYunan ezgilerini sevenler kaçırmasın.
(Oyunbozan/Yeni Dünya Müzik (sinema D. Şubat 2001 Sayı: 71)
& Filmin asıl sorunu, senaryodaki gedikler den ve öykünün
dinamiklerinden kaynaklanıyor, Çölgeçen filmografisinde bir "yara"
diye değerlendireceğimiz Oyunbozan, yönetmenin önceki filmlerinde alışık
olduğumuz, giderek zenginleşen karakter mozayiğiyle örtüşen bir yapıya sahip
değil ne yazık ki. Özellikle Zeki Alasya'nın canlandırdığı yazar karakterinin
replikleriyle didaktik bir söyleme doğru yönelen film, dostluğun süzgecinden
geçmiş insanların bağlılıklarını sinemaya yönelik bir yapım gibi görünse de
dağınık anlatımıyla zedelenen ve keşke işin içine girmeseydi de taksi şoförünün
"küçük ama büyük" dünyasıyla yetinilseydi dedirten bir Nesli Çölgeçen
filmi. (Murat Özer, Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi, 0309 Kasım 2000)
Oyunbozan'ı nasıl nitelemeli'? Çölgeçen
imzası filme özel ilgi gerektiriyor, Öte yandan git gide piyasayı durdurmaya
başlayan Türk mafya komedilerinin vasat bir örneği oluşu, Agah Özgüç'ün
isabetli deyişiyle "medya arabesk" yapması, Oyunbozan'ı sinema sayfasına
almayıp magazine bırakmak isteği (kolaycılığı) uyandırıyor, Kendi adıma film
dahilinde tek başarılı bulduğıım, Yunanlı oyuncu Sergianapo Ulos, Hem tipi hem
Oyuncu1uğuyla rolüne çok uygun. Ayrıca Türkçe'yi aksansız konuşabilmesi övgüye
değer. (Alin Taşçıyan, Milliyet G., 27 Ekim 2000)
4 Filmde sinematografik
açıdan akılda kalan pek bir sahne yok, Şoför Metin'in sorgulama bölümleri kayda
değer, ki burada da Yönetmenlik gösterisinden çok Okan Bayülgen'in performansı
etkileyici, Araba takip sahneleri ise bu alandaki duyumunu Amerikan filmlerince
sağlamış seyirci için sıradan bir gösteri. Sonraki aşamaları kolayca çözülen
senaryo da filmin handikapları arasında. Ve en önemlisi, Oyunbozan ülkenin
Yakın tarihine damgasını vuran faili meçhul cinayetleri, üç beş zırtapoz matya
bozuntusunun işlediği tezine kendini inandırdığı gibi bizi de ikna etme yoluna
giderken "tarihsel" bir hataya soyunuyor, (Uğur Vardan, Yeni Binyıl
G., 27 Ekim 2000)
Beklentileri
Karşılamayan Film
Doğrusu
Oyun Bozan'dan çok şey bekliyordum. Kardeşim Benim ve ZÜğürt Ağa'nın
yaratıCISI, imdat ile Zarife'den beri suskun kalmış Nesli Çölgeçen'in dönüşü,
Zeki Alasya ve Okan Bayülgen gibi iki ayrı kuşağın karizmatik oyuncuları,
iddialı bir TürkYunan ortak yapımı. ..
Aslında
film oldukça iyi başlıyor. Bıçkın taksi şoförü Metin'in arabasında geçen ilk
bölümler, yani onun devamlı müşterisi, şairköşe yazarı Kemal Yılmaz'la şiirli
atışmaları, kadın biinip erkek inen travesti gibi sahneler gerçekten hoş... Ama
sonra işler karışıyor. Ülkenin birçok gerçeğine değinmeye çalışırken, hemen
hepsini klişelere çeviriyor fılm... Örneğin çeteler ve malum cinayetler, mafya
mı, kontrgerilla mı, yoksa sıradan bir haydut çetesi mi olduğu anlaşılamayan,
yabancı filmlerden kopya tiplerle bir karikatüre dönüşüyor. Yer yer
duygusallaşan, yer yer parodiye dönüşme arzusunu duyumsatan film, toplumsal
gerçeklere ciddi biçimde değinmeye kalkışınca iyice çuvallıyor.
Ama çok da haksızlık etmeyelim. Beklendiği kadar iyi değilse de, işlek bir sinemayla çekilmiş, temel görsel sorunları çözümlenmiş ve belli bir rahatlıkla izlenen bir film, Oyun Bozan. Kalıcı olmayacak, ama güncel işlevini yerine getirip çabucak küçük ekranlara kayacak ... “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş v Rönesans Yılları” syf,126”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder