BİR ERKEĞİN ANOTOMİSİ (1996) "Anatomy of a Man"
Senaryo ve Yönetmen: Yavuz Özkan, Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay Müzik: Müzikotek/Can Atilla Yapım: Z1 Film Atölyesi/Aycan Çetin, Yavuz Özkan, Korhan Kurdoğlu Yönetmen Yardımcısı: Cevdet Mercan, Kamera Asistanı: Mehmet Zengin, Bahadır Eren, Kurgu: Ayhan Ergürsel, Sanat Yönetmeni: Yavuz Özkan, “Efes Pilsen ve Ata Menkul Kıymetler A.Ş. katkılarıyla”
Oyuncular: Ayda Aksel
(Selma), Uğur Polat (Taner), Tilbe Saran (Saime), Taner Birsel, Deniz Uğur,
Aslı Seçkin, İştar Gökseven, Tarık Ünlüoğlu, Müge Ochadowski, Selahattin Duman,
Sinan Levi, Funda Şirinkal, Mustafa Şimşek, Ergun Üğlu
Konu: 90'ların Türkiye'sinin kaotik
ortamını fon alan film, özel ve iş yaşamı çalkantılı, hırslı, bencil bir avukat
olan Taner'in, insani değerlerin yerini hoşgörüsüzlük, iki yüzlülük ve şiddetin
aldığı, toplumun korkutulup sindirildiği bir düzene baş kaldırması çerçevesinde
gelişir. Taner, bir yandan çıkmaza girmiş evliliğini kurtarmaya çalışırken bir
yandan da kendisi gibi avukat olan en yakın arkadaşının karısıyla aşksız bir
ilişki yaşamaktadır. Kendisiyle birlikte yaşayan, tekerlekli sandalyeye mahkum
duygusal kız kardeşi Saime'den başka huzur kaynağı yoktur. Bir gün, karanlık
işlere bulaşmış bir müvekkilinin kendisine bıraktığı, mafya devlet ilişkilerini
ortaya seren gizli belgeler içeren bir dosya yüzünden başt derde girer.
Belgeleri ele geçirmek isteyen çete üyeleri Taner'in peşine düşmüştür. Genç
adam, dosyayı çeteye teslim etmektense direnmeyi seçer ve belgeleri çoğaltıp
medya kuruluşlarına iletir. Ardından can güvenliğini tehlikeye attığı
yakınlarını, kız kardeşini, karısını, avukat arkadaşıyla karısını çocukluğunun
geçtiği metruk eve gönderir. Bu arada, bir semt radyosunda gece programları
hazırlayan Selma'yı da serüvenine dahil eder. Programı aracılığıyla her gece
dertli dinleyicilerine moral vermeye çalışan Selma, küçük oğluyla birlikte
yaşamını sürdüren yalnız ama umudunu yitirmemiş bir kadındır. Dosyanın medyada
beklediği patlamayı yapmaması üzerine öfkesi iyice artan Taner, peşindeki çete
üyelerini atlatmaya çalıştığı bir gece boyunca, Selma'nın programına peş peşe
telefon eder. Yüzünü hiç görmediği Selma'nın sesinde dostluk, aşk, ilgi ve
destek arar. Bu arada "Kaos" kod adıyla yaptığı coşkulu, hiddetli
konuşmalar onu bir medya kahramanına dönüştürecektir
Ödül:
9.Ankara Film Festivali'nde (1997)
► Deniz
Uğur "Umut veren kadın oyuncu" .
& Yavuz Özkan, 'Anatomi' üçlemesinin ikinci halkasında,
90'ların başında tutturduğu çizgiyi, gerek konu ve karakterler, gerekse de
anlatım yönünden 'aynen' sürdürüyor. Özellikle 'Büyük Yalnızlık', 'İki Kadın',
'Bir Sonbahar Hikayesi', 'Yengeç Sepeti' ve 'Bir Kadının Anotomisi'nde çizilen
çerçeve bu son filmde de karşımıza çıkıyor. Yavuz Özkan sinemasının temel belirleyicileri; aile içinde zaman zaman çok şiddetli yaşanan kadın erkek
sorunları, iletişimsizlik yabancılaşma, yalnızlık, toplumdan hoşnut olmama,
geçmişin tüketilmesinin kavranamaması geleceğin belirsizliği gibi temalar 'Bir
Erkeğin Anatomisinin zeminini oluşturuyor. Bol paralı, rahat yaşam süren ama
hep belli bir sıkışmışlık içinde çırpınan bireylerin gözlemcisi sonrasında
'değişen' ülkemiz kadınının kendisiyle yüzleşmesinin tanığı demek mümkün Özkan
hakkında ...
&… "Bir Erkeğin Anatomisi, sürükleyici bir
televizyon tefrikasına konu olacak kadar yoğun, zengin ve güncel bir malzemeye
el atıyor. Çok şey anlatmak istemiş Özkan. Fonda, şiddet, kan, dehşetten
geçilmeyen 'reality show' programlarıyla yarışan TV haber bültenlerinden
yansıyan, fokur fokur kaynayan, kaosun eşiğindeki ülkemiz. insanların
korkutulup sindirildiği, değerlerin, ilkelerin çiğnendiği, pis kokular yükselen
düzene Don Kişot'ça kafa tutmaya kalkışan bir "korkak kahraman avukat.
Gizli çeteler, karanlık ilişkiler. Dirençli, gayretli avukatın umarsız
mücadelesi aracılığıyla günümüzde yaşadıklarımızı anıştırıp çağrıştıran,
sustukça sıranın kendilerine geleceğinin pek farkında olmayan sessiz çoğunluğu
sanki üstüne serpilmiş ölü toprağından silkeleyip kurtarmak isteyen özene
bezene ve kuşkusuz iyi niyetle kotarılmış filmde, avukatla yakınlarının kaba
hatlarıyla basma kalıp tasvirinden sonra güncel siyasetten kaynaklanan
heyecanlı bir kaçma kovalamaca serüvenine dalıyoruz ... özenti senaryosunun
aksayan yanlarının da sırıtmasıyla 'Bir Erkeğin Anatomisi'nin etkileyici bir
başarıya eriştiğini söyleyebilmek olası değil. Beylik anlatım kalıplarına
sıkışmış, genel geçer standartların dışına taşmayan ve sonuçta doyurucu bir
bireşime ulaşamayan filmde tiyatro kökenli oyunculardan Uğur Polat kendini
yinelerken, yalnız değilsiniz mesajları veren radyo programcısı Ayda Aksel'le
ilk kez izlediğim, felçli kız kardeş Deniz Uğur öne çıkıyor. Senaryo zaaflarına,
nutuk atan diyaloglarına dayanıldığı ölçüde ilgiyle seyredilen, gücünü
aktüaliteden alan bu yeni 'yoğun' Yavuz Özkan filmini anlamlı, iyi niyetli
bulabilirsiniz, ama önemli ve başarılı saymak çok zor sonuçta" (Sungu
Çapan, Cumhuriyet, 28.02.1997). Yavuz Özkan sinemasında fazla bir değişiklik
yok. Yönetmen yine aktüaliteyi yakından izliyor (birinin bir yerde dediği gibi,
"kulağını haberlere vermiş dinliyor"), Türkiye'nin gündemini yakın
takibe alıyor.
Hatta bu kez bu gündemin önüne
bile geçiyor: öyle ya, gerek devletle iç içe çetelerin varlıgı, gerekse bir
radyo istasyonunun önayak olmasıyla başlayan "korna çalarak toplu
protesto" olayı, daha Susurluk olayı patlamadan ve "temiz toplum için
bir dakika karanlık" girişimleri ufukta bile yokken tasarlanmış ve
çekilmiş!. . .
Yavuz Özkan yine geveze: kişileri bol bol
konuşuyor ve konuşarak iletişim kuruyorlar (daha doğrusu kuramıyorlar!). Güncel
temalar yine ön planda: başı bir dosyanın basına intikalini önlemek isteyen
birileriyle dertte olan, yönetmenin deyişiyle "zeki, inatçı, hırslı,
romantik ve bencil bir avukat", ülkemizde birden patlayan özel radyoların
birinde sabaha karşı ölüm ve yaşam üzerine konuşmalar yapan ve hayatı
sorgulayan bir kadın spiker... Kadın erkek ilişkileriyse Yavuz Özkan'ın son
filmlerinde hep sorguladığı ezen, hakim olan maço erkeğin gölgesinde ve gitgide
kişilikleri gelişen, varlıkları pekişen kadın kahramanlarla sürüp gidiyor.
Öyle
ki, bu filmde de eylemci erkek kahramanlar, hikayenin belki daha edilgin, ama
sonuç olarak daha güçlü ve etkileyici kadın kahramanları karşısında sanki
siliniyorlar. Ama tüm bu güncel olma ve ülkenin nabzını yakalama girişimi,
sonuç olarak yine belli bir yapaylığa ve hemen hiçbir noktasıyla tam olarak
inandırıcı olamayan bir filme yol açıyorsa... Acaba Özkan'ın bu tür filmlerinde
(en azından ikisi ortaya çıkmış üçlemesinde) kullandığı temel yöntemleri
sorgulaması ve yalnızca güncelliği yakalama çabası ve çok konuşan kişilerle
gerçeklik duygusuna ulaşılıp ulaşılamayacağını sorması gerekmiyor mu? Bir
Erkeğin Anatomisi bu çelişkileri, giderek bu açmazları içinde taşıyor ve
Özkan'ın işlek, işlevsel ve de naif sinemasının tam anlamıyla hedeften
vurmasına ciddi bir engel oluşturuyor. “Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve
Rönesans Yılları” syf, 47”
______________________________________FİLMİ İZLE ______________________
Subject: Funding the chaotic environment of 90's Turkey, the film
develops within the framework of Taner, an ambitious, selfish lawyer whose
private and business life is turbulent, rebelling against a system in which
human values are replaced by intolerance, hypocrisy and violence, and society
is intimidated and intimidated. While trying to save his marriage, which has
come to a deadlock, Taner, on the other hand, has a loveless relationship with
the wife of his best friend, who is a lawyer like himself. He has no other
source of peace than his emotional wheelchair-bound sister, Saime, who lives
with him. One day, he gets into trouble over a file containing confidential
documents left to him by a client who is involved in shady affairs, revealing
mafia-state relations. The gang members who want to seize the documents are
after Taner. The young man chooses to resist rather than handing over the file
to the gang and copies the documents and forwards them to the media outlets.
Then, he sends his relatives, his sister, his wife, his lawyer friend and wife
to the derelict house where he spent his childhood. Meanwhile, he includes
Selma, who prepares night shows for a neighborhood radio, into his adventure.
Selma, who tries to cheer up her troubled listeners every night through her
program, is a lonely but hopeless woman who lives with her young son. Taner,
whose anger increased when the file did not make the explosion he expected in
the media, calls Selma's program one after the other during a night trying to
get over the gang members after him. He seeks friendship, love, attention and
support in the voice of Selma, whose face he has never seen. Meanwhile, his
enthusiastic, angry speeches with the code name "Chaos" will turn him
into a media hero.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder