MUM KOKULU KADINLAR (1996)
Yönetmen: İrfan Tözüm, Senaryo: Mete Özgencil, İrfan Tözüm, Görüntü Yönetmeni Aytekin Çakmakçı Müzik: Can Hakgüder Yapım: Muhteşem Film/İrfan Tözüm Görüntü Yönetmen Yrd.: Önder Yetkin, Cüneyt Denizer, Yardımcı Yönetmen: Arslan Kacar, Sanat Yönertmeni: Annie Geelmuyden Pertan, Montaj: Ayhan Ergürsel, Cast Ajans: Ali Zebil, Işık Ekipmanı: Paşa Gündoğdu, Işık Şefi: Selahattin İnal, Işık Yardımcıları: Hakan Gündoğdu, Burçin Özsuna, Set Amiri: Nazif Kündem, Set Yardımcıları: Hamdi Sonsuz, Çetin Gündoğdu, Makyaj: Serap Çakaloğlu, Kuaför: İhsan Beyoğlu, Set Fotoğrafçısı: Volkan Enyüce, Afiş Tasarımı: Alp Gökçe, Seslendirme Yönetmeni: Ersin Sanver, Ses. Yön. Yrd.: Yaşar Özdemir, Efektör: Ayhan Arlı, Jenerik: Özkan Sevinç, Grafik: Print A.Ş., Nurşen Öztürk, Muhasebe: Cafer Emir, Ulaşım: Süleyman Polat, İsmail Özer, Laboratuar: Şafak Film Stüdyoları, Renk Düzeltme: Türker Vatan, Uğur Orbay, Film Banyo: Ekrem Şen, Arif Şengül, Film Baskı: Veli Burç, Uğur Orbay, Negatif Montaj: Tamer Eşkazan, Ses kayıt miksaj: Erkan Esenboğa, Yapım Sorumlusu: M. Sagutay Çetin, Yapım Yapım Yönetmeni: Ardahan Uzunatağan, Yapım Yardımcıları: Hülya Bilben, Aysel Aytaç,
KONU: İhsan Bey (Halil Ergün) gençlik
yıllarında, bir konsolos kızı olan Natalie'yle tutkulu bir aşk yaşamıştır.
Ailesinin ülkelerine geri dönme kararı üzerine, büyük aşkından ayrılmaktansa
ölmeyi yeğleyen Natalie'nin intiharından sonra İhsan Bey, ailesinden kalma
bakımsız konağında odasına kapanır ve dış dünyayla ilişkisini yalnızca
dürbünüyle çevresini gözetleyerek sürdürür. Bir zamanlar evin evlatlığı olan ve
kardeş gibi büyüdükleri Fatma (Selma Güneri), hem İhsan Bey'in bakımını
üstlenmiştir hem de her gün ona mahalleden haberler aktarmaktadır. Fatma, kadın
çamaşırları satan ve 18 yaşındaki kızı Belkıs'ı arzulayacak kadar gözü dünmüş
bir adam olan Ahmet'le evlidir. Konağa komşu oturan avukat Gül Hanım (Sevtap
Parman), hamiledir ve kocasının kendisini aldattığını düşünür. Mahallenin diğer
bir mutsuz kadını ise evde kalmış banka memuru Gülizar'dır (Yasemin Alkaya).
Sorunlarının odak noktası erkekler olan bu dört kadın, kendi yalnızlıklarına
çözüm yolu ararken, yıllardır konaktan dışarı adımını atmamış olan İhsan,
tavsiyelerde bulunmak üzere onlara koruda randevu verir... Bu sırada kendisini
sürekli taciz eden babasına yönelik planlar yapan Belkıs, olayların akışının
Fatma üzerinde yoğunlaşmasına neden olacaktır
33.Antalya Film Festivali (1996)
► En İyi Kadın Oyuncu "Yasemin Alkaya" ve "Hande
Ataizi"
► Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü "Mum Kokulu Kadınlar"
10. Adana Altın Koza Film Festivali (1996)
►En
iyi 2. Film",
►"En İyi Erkek Oyuncu (Halil Ergün),
► "En iyi Kadın Oyuncu" (YaseminAlkaya),
► "En İyi Müzik Ödülü" (Can Hakgüder),
►En İyi Görüntü Yönetmeni" (Aytekin Çakmakçı)
► "Türkan Şoray Özel Ödülü" (Hande Ataizi);
İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi "1996'nın Baaşarılı İletişimcileri Ödülü
► "En İyi Senaryo" (İrrfan Tözüm),
► "En İyi
Kadın Oyuncu" (Hande Ataiizi);
Magazin
Gazetecileri Derneği Altın Objektif Ödülü (1996)
►"En İyi Kadın Oyuncu Ödülü" (Yaasemin Alkaya);
8. Orhon M. Arıbumu Ödülleri (1997):
►"En İyi 3. Film",
►"En İyi Erkek Oyuncu" (Halil Ergün),
►"Ferda
Ferdağ Juri Özel Ödülü" (Ceren Erginsoy);
ÇASOD (Çağdaş Sinema Oyuncularıı Derneği) seçiminde (1997)
►"En İyi Erkek Oyuncu" (Halil Ergün),
►"En İyi Kadın Oyuncu" (Selma Güneri, Yasemin Alkaya).
&
"Mum Kokulu Kadınlar hakkında ne yazabileceğimi, ne anlatabileceğimi
düşündüm. Kimseyi üzmek, protestolara uğramak, şu ya da bu biçimde
'cezalandırmak' gibi bir niyetim; ya da kimseyi üzmemek, protestolara uğramamak
vb. kaygılarım yok kuşkusuz... Çağdaş Bir Köle, Rumuz Goncagül, Fazilet,
Melodram, ikili Oyunlar, Devlerin Öcü, Cazibe Hanım'ın Gündüz Düşleri, Kız
Kulesi Aşıkları gibi filmleri düşünüldüğünde Tözümün grafiğindeki çok hızlı ve
inanılmaz düşüsü, sanatsal boyutu çok tartışmalı farklı mecralara kayışı fark
etmemek mümkün deşil. Her film, bir öncekini aratıyor adeta. işin tuhafı, Rumuz
Goncagül ve Cazibe Hanım’ın... oyunculuktan beslenen kısmı başarısı bir yana;
Tözüm, ne anlattığını bilememeyi, izleyiciyi sıkıntıdan patlatmayı, hastalıklı karakterleri,
hiçbir düşünsel çaba harcamayıp 'entellektüellik taslamayı, tuhaf diyalogları,
şizofreni takıntısını, ucuz felsefe yapmayı, cinsellik sömürüsünü, anlamsız
buhranları, piyasa güldürüsünden öteye gidememeyi bir tarz olarak sinemamıza
kabul ettirmiş durumda. Ama gerçekten uzatmaya, üzerinde durmaya gerek yok.
'Soyut bunalım filmi' olmanın çok ötesinde bir örnek Mum Kokulu Kadınlar.
Aldığı ödüllerle sinemamızın başka hastalıklarına da işaret eden yüksek ateşli
bir film. Oyunculuk konusuna ise hiç girmemeyi tercih ediyorum. diye soruyordu.
Aynı durum sinemada da geçerli. " (Tunca Arslan, “Mum Kokulu Kadınlar”,
Radikal g, 6.11.1996)“ Okan Ormanlı, “Türk Sinemasında Eleşririler” syf, 136”
Vaktiyle gencecik bir adamken,
deli gibi sevdiği konsolos kızı Natalie’nin ayrılma olasılığı karşısındaki
intihardan beri hiç kadın sevmemişe benzeyen emekli Ihsan Bey, mahalleye üstten
bakan penceresinden dürbünüyle sürekli etrafı gözetler: yaşamın yerine
röntgenciliği geçirmiş bir bezgin kişidir o ... Ama kadınlarda hep mum kokusu
aramasının nedeni pek anlaşılmaz: acaba
yaşamını önünde geçirdiği yanmış mumlar tutkusundan gelen bir dürtü müdür bu?
Ondan çok farklı kişiler
gözükseler bile, öyküdeki diğer erkekler de sanki İhsan Bey çeşitlemelerinden
başka bir şey değildir: gözü gencecik (üvey) kızında olan işsizgüçsüz Ahmet ya
da zaman zaman öyküye karışıveren, gönül ilanlarıyla kadın arayan zampara veya
sokak satıcısı gibi.. Tüm bu kişilikler, bir kadın kahramana, "Hepiniz
aynı bokun soyusunuz," dedirtecek kadar benzer özelliklerle donanmış
erkek, daha doğrusu Türk erkeği karakterleridir. Bu nedenle hepsini aynı
oyuncunun, artık oyunculuk serüveninin doruklarında gezinen Halil Ergün'ün
oynaması iyi bir buluştur. (İhsan ile Ahmet'in aynı oyuncu tarafından
oynanması, filme özellikle başlarda belli bir karışıklık getiriyorsa da!)
Ama kadınlar? Filmin asıl ilgi alanı olan
kadınlar? Onlar, kimi ortak özelliklere rağmen farklı, kişilikli, giderek
muhteşemdirler. Mum koksalar da, kokmasalar da ... Boşta gezer Ahmet'in
gündelikçiliğe giden özverili karısı Fatma (Selma Güneri), kızları, yeni
yetmeliğin tüm taze kışkırtıcılığını taşıyan Belkıs (gerçekten yepyeni bir
yetenek olan Hande Ataizi), bir türlü ortalarda gözükmeyen, ileri yaştaki son
şansı olan hamileliğini bile ilgisizlikle karşılayan kocasından sonunda
ayrılmayı başaran güzel dava avukatı Gül (Sevtap Parman) ... Ve de, çekingen ve
beceriksiz "evde kalmış" kızlıktan güçlü kadına doğru ilginç bir
kayış yapan banka memuresi Gülizar benzersiz (Yasemin Alkaya).
İrfan Tözüm, kendi yazıp yönettiği bu filmle,
kadınların dünyasına, maçolukla damgalanmış kadınerkek ilişkilerine oldukça
alaycı ve keyifli bir dalış yapıyor. Türk sinemasında görmeye pek alışık
olmadığımız hınzırca bir 'humor"la bezeli tüm film ...
Örneğin Gülizar'ın
"aybaşı lekesi" sekansını, bankadaki soygunda yaralanan tek kişi
olmasını, bir cafe' de gazete ilanıyla buluşmasını, dört kadının İhsan beyle
ormandaki hesaplaşmasını veya başka sahneleri düşünüyorum. Filmin hemen tümüne
yayılan, yer yer hafif gerçeküstücü, epik bir tavırla (İhsan Bey'in kameraya
doğru konuşmaları) donanmış o fantezi havası, filmin gündeme getirdiği önemli
temaları bir mizah tülüyle sarıyor. Ve filmin izlenmesini ve popüler bir
tüketim maddesine dönüşmesini kolaylaştırıyor.
Ve bu
fantezi, o şaşırtıcı finalde de sürüyor: dramatik, ama sanki yine gerçeküstücü
bir fiinal bu... Bu karmaşık öyküyü sağlam biçimde noktalayan ... Mum Kokulu
Kadınlar, bence Tözüm'ün şimdiye dek yaptığı en iyi film, sinemamızın da son
dönemdeki en özgün ve kişisel filmlerinden biri. Gerek anlatımı, gerekse
oyuncuları için izlemeye değer ... (“Atilla Dorsay, “Sinemamızda Çöküş ve
Rönesans Yılları” syf, 120”)
“Ayrıca bknz. Uğur Vardan, "Mum Kokulu Kadınlar", Aktüel, 0713.11.1996; Tamer Baran. "Bunlar Kimin Fantazisi" Antrakt, Aralık 19960cak 1997; Zeynep Saygı, "Bir Düşün ilk Mumu Yandı", Cumhuriyet, 04.08.1996; Bülent Vardar, "Mum Kokulu Kadınlar .ya da Toplumsal Hayatımızın izdüşümü", Antrakt, Sayı 60, Ocak 1997; Hasan Pulur, Mumlar ve Kadınlar", Milliyet, 07.11.1996
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder